İsrail ve ABD, Orta Doğu’da kana doymuyor
18 Mart 2025 sabahı İsrail, ateşkesi bozarak Gazze Şeridi'ne tekrar saldırmaya başladı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları hakkında açıklama yapan Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, saldırılarla ilgili ABD’nin önceden bilgilendirildiğini ve İsrail’in saldırmadan önce ABD Başkanı Donald Trump’a danıştığını ifade etti.
19 Ocak günü yani Trump resmi olarak ABD Başkanlığını devralmadan bir gün önce Hamas-İsrail arasındaki ateşkes devreye girmiş ve bu kapsamda 9 Şubat günü İsrail Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile güneyini birbirinden ayıran Netzarim koridorundan çekilmişti. Trump ise başkanlık koltuğuna oturur oturmaz Gazze ile ilgili yaptığı ilk açıklamasında Gazze Şeridi’nin boşaltılması gerektiğini ifade etmiş ve tam da İsrail’in koridordan çekilmeye başladığı tarihte “Gazze'yi satın almaya ve sahiplenmeye kararlıyım” diye kabul edilemez bir açıklamada bulunmuştu.
15 Mart günü ise Trump, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamasında “Bugün Birleşik Devletler ordusuna, Yemen'deki Husi teröristlere karşı kararlı ve güçlü bir askeri harekât başlatma emri verdim.” İfadeleriyle Yemen’e saldıracağını ilan etti. Bundan üç gün sonra da İsrail, ABD’nin bilgisi dahilinde Gazze’ye saldırmaya başlamıştır.
Ne İsrail, ne ABD Suriye’de istediğini elde edememiştir. Her ikisi içinde istikrarsız, toprak bütünlüğünü sağlayamamış, kargaşa ve kaosa mahkum olmuş bir Suriye gerekliydi fakat bekledikleri olmadı. Özellikle de Türkiye’nin ortaya koyduğu irade ile teröre karşı bölge devletleriyle geliştirdiği iş birliği ve bunun sonucunda da terör örgütlerinin silah bırakma kararı alması ABD’nin bölgede yine terör örgütleri üzerinden kurguladığı senaryoları boşa düşürmüştür.
Bu şartlar altında ise ABD-İsrail ortaklığı Orta Doğu için aralanan huzur iklimini tekrar bozmak için tasarladıkları senaryoları oyuna koymayı amaçlamaktadır.
Konu sadece Orta Doğu ile sınırlı değildir. Gazze’nin boşaltılmak istenmesi, Kızıldeniz ve civarında oluşturulmaya çalışılan gündem, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin İsrail ve ABD tarafından silahlandırılmaya başlaması, ABD’nin çarpık tutumları esasında Doğu Akdeniz’deki hayata geçirilmek istenen karanlık senaryoları da işaret etmektedir.
Zira ABD’nin önümüzdeki 30 yıllık süreç içerisinde Doğu Akdeniz’de bir dünya savaşı için hazırlık içerisinde olduğu iddiaları da gündeme gelmeye başlamıştır.
Bir yandan Yunanistan ile yürütülen gündem, bir yandan Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne yapılan yığınaklar diğer yandan da Gazze’nin ABD tarafından işgal edilmesi planıyla karanlık bir senaryo uygulanmak istenmektedir.
