Yerli sosyal medya

Yerli sosyal medya platformları her zaman gündemde olan bir konu, özellikle de uluslararası platformlarda yaşanan sorunlar bu tartışmayı yeniden alevlendiriyor. Son on yılda bu alanda birkaç girişim de oldu; halen aktif Yaay gibi platformlar var. 

Teknik açıdan yerli bir sosyal medya platformu oluşturmak elbette mümkün; Türk mühendisliği bunu rahatlıkla başarabilir. Ancak asıl zorluk, bu platformun kullanıcılar tarafından tercih edilip edilmeyeceğinde yatıyor. Instagram gibi platformlar dünya çapında kullanıldığı için tercih ediliyor. Sizin paylaşımınızı görecek milyarlar var. Yerli bir sosyal medya platformu ise doğru planlanmaz ve yalnızca Türkiye’yi hedefler ise bu küresel etkileşimden yoksun olacak ve bu durum, kullanıcıların bu tür bir platformu tercih etmemesine yol açabilir maalesef. 

Demek ki aslında konu teknik değil, konu pazarlama, iş fizibilitesi, kabullendirme, yaygınlaştırmadır. Buna Amerika’dan örnek vermek istiyorum. Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey’in Twitter’dan ayrıldıktan sonra yönetimine girdiği Bluesky da, Twitter hesabı kapatıldıktan sonra Trump’ın kurduğu Truth Social da, Instagram’ın Threads platformları da X karşısında başarı kazanmış değil. Bu platformların yaygınlığı ve kullanıcı sayıları gösteriyor ki, mesele sadece bir platform geliştirmek değil, kullanıcıların bu platformu benimseyip benimsemeyeceği.

Konuya bir de tersten bakmamız lazım. Yani yabancı sosyal medyayı Türk vatandaşları kullanmazsa ne olur? 

Bu konuda önemli olan husus kültürel aktarımlar ve algı yönetimidir. Sosyal medya, uluslararası alanda bir ülkenin imajını şekillendirme gücüne sahip. Türkiye’ye karşı oluşturulan olumsuz algılara karşı mücadele etmek, ancak bu platformlarda var olarak mümkün olabilir. 

Zeytin Dalı ve Barış Pınar Harekâtı zamanlarını hatırlayalım. Bu harekât zamanları Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili, Suriye'deki, Irak'taki Kürtlere sanki bir zulüm yapıyormuş gibi bir algı İngilizce sosyal medyada oluşturulmaya çalışılmıştı. Buna karşı da Türkiye'deki sosyal medya kullanıcıları yoğunlukla yazdıkları yorumlarda gerçek durumu anlatan paylaşımlarla, gerçek fotoğraflarla, bu durumun teröre karşı mücadele olduğunu, Türkiye'ye düşen roketlere karşı yapılan hukuki ve meşru bir harekât olduğunu anlatmıştı. Sonuçta bakın burada aslında bir kültür oluşuyor, dijital kültür. Bu da aynı tarih gibi nesilden nesile akıyor. İnternet kullanan 3 milyar insanın ulaşılabildiği mecralarda, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine herhangi bir şey yazıldığında buna karşı mukabele etmek ancak o medyalarda bulunmakla mümkün. 3 milyar eksi 85 milyonun bizim hakkımızda ne düşündüğü de bu “küresel” dünyada önemli.

Bu noktada unutulmamalı ki yapay zekâ devrimi de her soruya verdiği bilmiş cevapları internette açık içeriklerden öğreniyor. Kendi görüşlerimize uygun içerik ne kadar çok ve erişebilir olursa yapay zekâ o kadar “bizden yana” olacak. 

Sonuç olarak, yerli bir sosyal medya platformunun başarılı olabilmesi için geniş bir vizyonla hem Türkiye’de hem de Türkiye’nin etki alanında kabul görebilecek bir şekilde tasarlanması gerekir. Bu çalışmalardaki ana yatırım teknik yatırım değil bu mecranın pazarlanması ile ilgili yöntemler, araçlar ve bunların maliyetleri olacaktır. Bununla birlikte, global sosyal medyada da var olmaya devam etmek, Türkiye’nin uluslararası imajını ve haklı dijital kültür oluşumunu korumak adına hayati önem taşır.