Ateşkes ve ABD hesabı
10 ayı aşkın süredir İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırımda 40 binden fazla masum hayatını kaybederken diğer yandan bazı çevrelerin Ortadoğu’daki karanlık ve çarpık zihniyeti ise daha da derinleşmektedir.
İsrail’in yaptığı zulmün son bulması adına çabalar devam etmekte bu bağlamda bir ateşkes anlaşmasının imzalanması için taraflar arasında makul bir zemin aranmaktadır. ABD yönetimi geçen Çarşamba günü yaptığı açıklamada Gazze’de ateşkes anlaşmasının yüzde 90'ının tamamlandığı ancak Selahaddin (Philadelphia) Koridoru ve tutuklularla esirlerin takası konusunda taraflar arasında müzakerelerin sürdüğü aktarılmıştır. Hamas ise yaptığı açıklamada “Yeni önerilere ihtiyacımız yok, Netanyahu anlaşmayı ‘Philadelphi’ ile engelliyor” ifadelerini kullanmıştır. Diğer yandan İsrail’de Netanyahu ve yönetimine karşı protestolar ise giderek artmaya koyulmuş İsrail yönetiminde çatlaklar olduğu öne sürülmektedir. Bu durum İsrail yönetimine karşı baskıyı da yükseltmiştir.
İsrail hem artan baskı hem de Filistin halkını kontrol edebileceği şekilde ablukasını genişletmek üzere Selahaddin Koridorundaki işgalini sürdürmekte ısrarcı davranmaktadır. 14,5 kilometre uzunluğunda bulunan koridor 1979 yılında İsrail ve Mısır arasında imzalanan “Camp David” anlaşması çerçevesinde oluşturulmuştur. Koridorun amacı insani yardım ve insan geçişini kontrol etmekti. İsrail 2005 yılında Gazze’den çekilene kadar buranın kontrolünü elinde tutmuş daha sonra 2007 yılında Filistin’de Hamas’ın iktidara gelmesiyle beraber denetimi eline almıştır. Günümüzde ise koridor İsrail işgali altındadır.
Gelinen aşamada Hamas-İsrail arasında ateşkesin sağlanması amacıyla ABD’nin “öncülük” ettiği müzakereler sürerken Selahaddin (Philadelphia) Koridoru anlaşmanın çıkmazı olarak nitelendiriliyor. Geride bıraktığımız gün konuyla ilgili olarak Biden ve Netanyahu arasında gerçekleşen bir görüşme sonrası Netanyahu’nun ilk aşamada olmasa bile ikinci aşamada İsrail askerlerini koridordan çekeceğinin konuşulmaya başlandığı iddiaları gündeme gelmiştir.
Malum olduğu üzere ABD her anlamda İsrail’e koşulsuz destek vermektedir. Bilindiği üzere geçtiğimiz hafta İngiltere İsrail’e kısmi bir silah ambargosu kararı almıştı. ABD yönetimi ise durumun ateşkes çabalarına zarar vereceğini öne sürerek İngiltere’nin bu kararına tepki göstermişti. ABD izlediği her politika ile İsrail’e destek vererek katliamın suç ortağı olurken ve diğer yandan da Ortadoğu’daki karanlık emellerini uygulamaya koymak için çarpık zihniyetini sürdürürken, taraflar arasında ateşkese öncülük etmeye çalışması samimiyetten uzak olduğu kadar akıllara da farklı konuları getirmektedir.
ABD’nin öyle ya da böyle nihai hedeflerinden birisi Ortadoğu’daki varlığını türlü gerekçelerle sürdürmektir. Sürdürülen ateşkes görüşmelerinin Selahaddin (Philadelphia) Koridoru üzerinden çıkmaza sokulması ise perde arkasında farklı hesapların olabileceğini ifade etmektedir. İhtimal o dur ki işin sonunda ABD arabulucu rolü ile koridorda askeri varlık bulundurma teklifi ile tarafları ikna etmeye çalışacak, İsrail koridordaki varlığına son verecek, Hamas da İsrail’in koridordan çekilmesi öne sürülerek anlaşmaya zorlanacak ve taraflar koridorun ABD kontrolünde olması yoluyla ikna edilecek. ABD, Ortadoğu’da varlık göstermek adına resmi anlamda yeni bir kazanım elde ederken, Filistin ise İsrail-ABD ablukası altına girecek.
Bu boyutuyla bakıldığında ateşkes önündeki engel olarak koridorun öne sürülmesi ile Türkiye-Mısır ilişkilerinin yeni bir döneme girdiği sürecin eş zamanlı olması da dikkatlerden kaçmamıştır.