Devlet bey: Direniş Türkiye
Sayın Bahçeli’nin son TBMM Grubu konuşmasını dinledikten ve defalarca okuduktan sonra; daha doğrusu sözlerinin bende bıraktığı tesirin icrayı ahkâmından dolayı şöyle düşündüm…
Bir Ülküye Adanmış Hayat’ın sahibi;
Mustafa Kemal Atatürk ve Başbuğ Türkeş ideallerinin tamamlayıcısı; Evlatlarının ufku ve lideri; Türkçülüğün-Türk Milliyetçiliğinin siyasi plandaki müceddidi ve Türk Milletinin sadece aklını değil gönlünü de verdiği Lider Devlet Bahçeli kimdir, nerede durmakta ve döneminden geleceğe doğru mührünü nasıl vurmaktadır?
***
Hayatının kronolojik seyri bir tarafa, yirmi yedi yıldır sürdürdüğü liderliği Türk Siyasetini nasıl etkilemektedir?
Devletin kuruluş kodlarının kaybolduğu, milletin kimlik sorgulamasının(!) yapıldığı dönemlerden bugünlere, yani, Türk Yüzyılı’na geldiğimiz noktada Lider Bahçeli’nin fikir ve düşünce sistematiği, siyasi duruşu ve devlet adamı kişiliği hangi olumsuzlukları gidermiştir?
O’nun, “benim aklım hep Türkiye’dir.” ve “Önce Ülkem ve Milletim, sonra partim ve ben.” vecizeleri, birer cümleden çok daha öte bir değerler dizisi, bir siyaset pratiği ve felsefi olarak Türk Siyasetinde nasıl bir örnek oluşturmaktadır?
***
Bu açıdan baktığımızda, Sayın Bahçeli;
Kavramlarımızı yeniden ihya ve ikmal etti.
Tutarsızlıkların ve anlamsızlıkların üzerine şerh düştü!
Cehalet ve art niyet sahiplerini ikaz etti!
Türkiye yerine; durduğu yeri ve döndüğü yönü gizleyenleri ortaya çıkardı!
Niyetlerini, planlarını ve gizli hedeflerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edenlerin önünde set oldu.
Vahşetle kana boyanan coğrafyamızı ve “hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı dünyamızı” Türkçe okudu, yorumladı ve tarif etti.
Kapımıza dayanan tehdidi, vatanımızı hedefe koyan canileri defalarca tespit ve tasnif etti!
Mazlumun ve masumun; bir yudum sudan mahrumun, bir lokma ekmeğe muhtacın, zulme uğramışların sesi, nefesi ve çaresi oldu!
Herkes susarken, haykıran; herkes dururken azamet ve celadetle yürüyen Lider oldu!
Milli meselelerdeki dikkati ve hassasiyeti ile suret-i devamla İç Cephemizi tahkim etti.
Milli mukavemeti güçlü tutarak emperyalizmin karşısında her daim teyakkuzda olan bir Milli Direniş başlattı.
Meseleleri değerlendirirken sergilediği soğukkanlı, lakin çetin; sakin ve dahi etkin tavrı ile olaylar karşısında nasıl davranılacağını öğretti…
Lideri olduğu Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in kadrolarını Türk Devlet’in şahdamarı haline getirdi.
Mücadelesiyle “milli şuur, milli akıl ve milli ülkü” kavramları yeniden hayat buldu.
İleri görüşlülüğü, stratejik adımları ve bilgeliği ile Türk Devletine sapmayacağı bir yön tayin etti.
Avrupa ortalarından Japon denizine kadar uzanan Türk Dünyası’nı Türk Devletleri Teşkilatına dönüştürme yolunda fikri ve fiili temelleri attı.
***
Devlet nedir, bildi ve bildirdi…
Cumhuriyet nedir, Atatürk kimdir tanıdı ve tanıttı!
Milli Değerleri yaşadı ve yaşattı…
Türk’ü ve töreyi; maziyi ve atiyi;
Mukaddesatı ve maneviyatı millet hayatına nakşetti.
Türk’e Ülkü, Kızıl Elma ve Turan mefkûrelerini yeniden hatırlattı ve kazandırdı…
Onlar parçalarken O bütünledi. Onlar dağıtırken O bir araya toparladı!
Mezhep ayrılığı ve etnik farklılık tuzaklarını bozdu. Milli birlik ve bütünlüğü korudu.
Binlerce yıllık mirasımıza hakkaniyetle; gelecekle ilgili umutlarımıza ve ülkülerimize liyakatle sahip çıktı…
Bölücü, ayrılıkçı ve paralel terör yuvalarına; lobilere ve komprador burjuvaziye karşı mücadeleden bir an bile vazgeçmedi.
Bir adım değil bin adım, bir yıl değil on yıl, yüz yıl sonrası için milli hedefler belirledi, yol gösterdi!
Ve bütün bu müdahalelerine hala devam ediyor Sayın Bahçeli…
***
Evet, o konuşma bir durum değerlendirmesi, bir harekât kılavuzu ve bir taarruz planı olarak önümüzde duruyor…
Lider Bahçeli’yi ömrümüz yettiğince takip edeceğiz ve hep bunları düşüneceğiz…