Yeni Milli Ülkü: Türk Barışı
“Osmanlı İmparatorluğu yerel kültürleri ve etnik toplulukları bünyesinde nasıl bir arada tutup barış ve sükûnet ortamını tesis etmişse, ecdadımızın ayak izlerini takip ederek Türk Barış devrinde aynısı yaşanabilecektir.” Lider Devlet Bahçeli
***
Yine MHP Lideri Sayın Bahçeli hatırlattı.
Unuttuğumuz kavramlardan biriydi “Türk Barışı”…
Türklerin tarih boyunca kurduğu büyük devletlerle gösterdiği bu “Medeniyet Tecellisi” neden yeniden inkişaf etmesin?
Atatürk “Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafıyla, atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.” dememiş miydi?…
***
Büyük devletler kuran bizler için bir mevhibe Türk Barışı. Allah vergisi. Her millete nasip olmayan, gayretimizle kavuştuğumuz bir nimet. Allah’ın “bu benim lûtfumdur, dilediğime veririm” ayetleriyle hükmettiği bir şeref.
“Yüce Tanrı Devlet Güneşini biz Türklerin omuzlarına doğurmuş” diyor Kaşgarlı Atamız. Bu güneşin ışığı ile Cihan Devletleri kurulmuş. O devletler de çok büyük ve çok farklı coğrafyalarda; birbirine benzeyen veya benzemeyen insan topluluklarını barış içinde yaşatmış atalarımız.
İslam öncesi dönemlerde Türklerin inandığı Tanrı şöyle tanıtıyor kendini: “Ben Karayol Tanrı’sıyım küskünleri barıştırırım…”**
Töre de esasen buydu. İnsanları adaletle ve barış içinde yaşatmak. Töre konuşunca Han da Divan da susardı!
Hun, Avar, Göktürk, Selçuklu, Osmanlı vb. Cihan Devletleri hep Türk Barışının tecelligâhı.
Onlardan bize miras Türk Barışı…
Barış Medeniyetimizin en son örneği de Sayın Bahçeli’nin dikkat çektiği gibi Osmanlı Cihan Devleti. Osmanlı Türk’ünün sınırlarının içinde ve dışında oluşturduğu barış hattı yüzlerce yıl huzur verdi insanlığa. Hem de dinleri ayrı, dilleri ayrı, renkleri ayrı; birbirinden farklı yetmiş iki millete...
BATI VAHŞETİNİN SEBEBİ
Fakat Batı böyle değil. Kan var tarihinde. Vahşet ve soykırım var medeniyetinde. Hz. İsa’yı(!) çarmıha geren kim? İşte kölelik! İşte Birinci Cihan Harbi, İşte 2. Cihan Harbi… İşte Beyrut ve Gazze!
Yahudi’ye göre Yehova sadece onların ilahı. Dünya da, cennet de sadece onların hakkı! Diğer insanlar da her an öldürülen birer köle…
Hıristiyan inanışına göre de durum pek farklı değil. Kurulacak Cennetin Krallığı’nda başkasına yaşam hakkı yok! Onlara göre de diğerlerini katletmek mubah!
İnançlarının temelinde vahşet olanlardan “barış” beklenir mi?
TÜRK ÖZLENENDİR
Fakat biz onlardan değiliz!
Türk Milleti, Devleti Allah’tan bilir demiştik. İslam anlayışına göre Allah; Rabb’ül Allemin’dir; Âlemlerin Rabbi. Yani her şeyin, herkesin Rabbi…
Türk Devlet Felsefesi bu inanca dayanır. Devleti Allah’tan bilen Türk, devlet sınırları içinde yaşayan herkesi “Adaletle” idare eder? Çünkü Allah “Adl ve Hakk”tır?
Bu sebeple Türk Cihan Devletleri sınırları içinde onlarca farklı insan topluluğunu barış içinde koruyarak yaşatmış, din ve vicdan hürriyeti; gelenek ve görenek hürriyeti; dil ve kültür hürriyeti vermiştir.
Batıda bunu göremezsiniz. Asimilasyon ve soykırım batı tarihinin alemet-i farikası…
***
Fetih öncesi Papa’dan yardım istenmesine karşı çıkan Grandük Notaras’ın “Bizans’ta Latin külahı görmektense Türk sarığı görmeyi tercih ederim” demesi de boşa değil.
Çünkü Türk Beklenendir! Türk Barışı özlenendir!
***
Hülasa; Türkiye Büyük Devlet olmak zorunluluğundadır. Bu potansiyel tarihten şevk ve güç alarak harekete geçmiştir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli Beyefendi’nin ifade buyurup hedef gösterdikleri gibi;
“Milli hedefimiz, tıpkısının aynısıyla Osmanlı Barışı’na benzer bir Türk Barış kuşağının kale duvarları gibi etrafımıza çekilmesi, Türk coğrafyalarının ve insanlığın tam bir huzura kavuşmasıdır.”
Mademki bir yola çıktık, mademki Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine yürüyeceğiz öyleyse önce milli birliğimiz güçlendirmeli, iç barışı sağlanmalı ve “iç cephemizi tahkim” edilmelidir.
Atılan adımların, uzatılan elin bir manası da budur.
KÜRT REŞO VE DİYAP AĞA
Hatırlayalım… İstiklal ve Cumhuriyet mücadelesi verdiğimiz dönemlerde Kürt Reşo, Diyap Ağa, Hacı Bedir Ağa da vardı, Ş. Sait ve S. Rıza da…
Birileri ilahi şan ve şeref kürsüsünde milletin gönlünde dualarla anılırken, birileri de yakalarına takılan rus madalyasıyla birer yezid gibi hatırlanıyorlar…
Bazıları bu tercihi yapmak zorundadır. Ya hayırla anılacaklardır ya da lanetle. Tercih onlarındır.
Türk Devleti’nin varlığından tavizi yoktur ve sarı torba ise bir gerçek vardır!
Dipnot:
1) Türk Barışı Kavramına evvela Kuvva-i Milliye’nin güçlü gazetesi “İzmir’e Doğru”da rastlıyoruz. Balıkesir’de Hüseyin Vasıf Çınar ve Mustafa Necati Uğural tarından çıkarılan bu gazete Yunan İşgali’ne karşı büyük mücadeleler vermiştir. 2) Kavram ikinci olarak da 2007 Tarihinde elim bir trafik kazasında kaybettiğimiz Merhum MHP İstanbul Milletvekili Prof. Cihat Özönder tarafından işlenmişti.
** Irk Bitik. 9. Yy’kalma bir Uygur Kitabından alınmıştır. Kitap iyi ve kötü çelişkisi üzerine oturtulmuş nasihatler içermektedir.