05 Kasım 2024
weather
9°
Twitter
Facebook
Instagram

Düşüncelerine sponsor mu aldın İlber Ortaylı?

YAYINLAMA:
Düşüncelerine sponsor mu aldın İlber Ortaylı?

Mevlana’nın “İnsanlar kitap gibidir. Gerçek karakterlerini kapağına bakınca değil, zamanla sayfalarını okudukça anlarsınız.” şeklinde insanların karakterlerinin zamanla daha iyi anlaşılacağını ifade eden bir sözü var. Dün ile bugünü içeren zaman çizelgesinde bazı insanlar değişebiliyor, gösterdiği yüzü göründüğünden farklı olabiliyor. Bu hali her insan hayatında mutlaka yaşıyor yahut tecrübe ediniyor.

2019 yılından itibaren “kapağına bakınca değil, sayfalarını okudukça” anladığımız bir karakter ortaya çıktı. Kim mi bu karakter? İlber Ortaylı…

Milli tarih, kültür, coğrafya bilgisiyle bize bir Türk bilgesi gibi görünen İlber Ortaylı’ya ne olduysa 2019 yerel seçimleri atmosferinde oldu. Ondan sonra bir daha da iflah olmadı.

İlber Ortaylı, CHP’nin en gayri millî isimlerinden biri olan Tunç Soyer’e sahip çıkarak ve onun için MHP’yi bile karşısına alarak bir karakter değişim macerasına girdi. Şimdiki hali adeta Yahya Kemal Beyatlı’nın “Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç; Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!” şiirindeki anlamı taşıyor.

İlber Ortaylı ilk başlangıç olarak, 12 Eylül 1980 ihtilali sonrası cezaevindeki Ülkücülere vicdanın, aklın ve hukukun kabul etmeyeceği ölçüde işkence yaptıran askeri Savcı Albay Nurettin Soyer’i ve onun oğlu Tunç Soyer’i savunmakla yetinmemiş, bir de bunları savunmak için “MHP’liler takımına tam gülünür” ukalalığında bulunmuştu.

 

İlber Ortaylı’nın bu savunmayı yaptığı günlerde Tunç Soyer’in sicilinde “Sur’a bizi almıyorlar, bir şey yapamamak bizi kahrediyor.” (Çukur eylemlerindeki PKK’lılara destek) Sur’a kayyum darbedir, HDP’nin yanındayım” ve İzmir’de HDP’nin “Vicdan ve Adalet” adını verdikleri teröristlere sahip çıkan eylemlerine katılıp “Sizin (HDP’nin) gücünüzü arttırmak için elimden gelen desteği vereceğim” sözlerini etmişti.  Tunç Soyer’in bu sicili HDP nazarında güçlü olunca HDP İzmir İl Örgütü, “Tunç Soyer’in çizdiğimiz profile en uygun aday olduğunu söyleyebiliriz” demişti.Aynı günlerde İlber Ortaylı da HDP’ye benzer Tunç Soyer’i tanıyorum, seviyorum. İzmir için uygun bir aday olduğunu da düşünüyorum. Başka bir partiden de olsa ona rey veririm. Uygun adam” açıklamasını yapmıştı. Tunç Soyer İzmir’e Belediye Başkanı seçildikten sonra da bu yöndeki siciline ekleme üstüne ekleme yapmıştı. 

Türkiye’nin can parçası olan KKTC için “Kıbrıs’ı Kıbrıslılara bırakırsak, en doğrusu bu olacak. Ancak hiç bırakmıyoruz. Adayı Kıbrıslılara bırakmak lazım. Kaderlerini kendileri belirlemeli” sözleri ortaya çıktı. 

Gün geldi “İzmir’in ayrı bir bayrağı olsun, ayrı bir para birimi olsun” bölücülüğünü sergiledi. Gün geldi vatan uğruna şehit olan on binlerce isim dururken, Pasaport'ta bulunan vapur iskelesine Yunan Kralı Agamemnon'un adını verdi. Bu isim aynı zamanda Çanakkale'yi vuran, İstanbul'u işgal eden geminin adı idi.  İzmir’de Kadifekale’nin ismini değiştirip Yunanca “Pagos” koyan ve orada Pagos pazarı kuran, ‘Pagos’ ismini İzmir’de bir vapura bile koymaya çalışan, Türkiye Barış Pınarı Harekâtı’nda terör örgütü PKK’yı ezerken “Hepimizi mutsuzluk ve karamsarlığa sürükleyen bu savaşın bir an önce bitmesini istiyoruz” açıklamasını da yapan Tunç Soyer’di. İlber Ortaylı’nın MHP’yi karşısına alma pahasına sahip çıktığı dostu Tunç Soyer bu işte…

İlber Ortaylı elbette Tunç Soyer gibi birinden kendine ders çıkarmadı. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi siyasi menfaatleri için her kılığa girecek isimleri de öve öve bitirememe safhasına geçti. İlber Ortaylı’nın en kadim dostları da Fatih Altaylı, Celal Şengör gibiler olunca zaten ondan sağlıklı düşünceler duymak mümkün olur mu? 

Ne demişler; “Üzüm üzüme baka baka kararır.”.

2019 yılından itibaren İlber Ortaylı hakkında sanırım 5-6 adet yazı yazdım.

İlber Ortaylı’yı en son geçtiğimiz günlerde Hakan Çelik’in sunduğu “Hafta Sonu” programında izledim. Programın bir bölümünde dehşete kapıldım. MHP alerjisinde geldiği nokta nasıl ucube hale ulaştıysa bir nevi etnik bölücülüğü güçlendirmek isteyenlerin ekmeğine yağ süren açıklamalar yaptı.

Kendisine MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Türkiye’deki terörü bitirmeye yönelik ve Türk/Kürt kardeşliğini sağlamlaştırmaya yönelik çağrıları sorulduğunda ses tonunu alaycı bir üsluba dönüştürerek “Ben bu tür şeylere inanmıyorum. İnanmadığım şeyleri savunamam. Mesela rahmetli Türkeş’te “Kürt ne kadar Kürtse biz de o kadar Kürdüz, biz ne kadar Türksek Kürt de o kadar Türktür”. Haydi efendim güle güle. Böyle bir şey olmaz. Böyle temennilerle realiteyi oturtmazsın. Bununla da sulhu salah da gelmez. Yani o olmaz. Olacak şeyleri konuşmak lazım. Ama tabi siyaset arenasıyla bizim dünyamız farklıdır. Bize siyaset arenasına uyarsak palavra kesen arkadaşlar oluruz. Bizden beklenen bu değildir. Yani biz tarihçiyiz, coğrafyacıyız, dilciyiz.” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “fikirlerimin babası” diye tarif ettiği Ziya Gökalp “Türkleri sevmeyen bir Kürt, Kürt değildir. Kürtleri sevmeyen bir Türk de, Türk değildir” derken, Başbuğ Alparslan Türkeş “Kürtler bizim öz kardeşlerimizdir. Kürt ne kadar Kürtse, Türk o kadar Kürt'tür; Türk ne kadar Türkse, Kürt o kadar Türk'tür.” derken, MHP Lideri Devlet Bahçeli’de bu kucaklayıcı, bütünleştirici çizgiyi aynen sürdürürken ve bunu da “Kürt kardeşlerim, gelin bir olalım, beraber olalım, aramıza girmek isteyenleri, bozgunculuk yapanları tarihin çöplüğüne gönderelim. İmanımız bir, kıblemiz bir, irademiz bir, bayrağımız bir, milletimiz bir, devletimiz bir, anımız bir, acımız bir, geleceğimiz bir, biz hep birlikte Türk milletiyiz.” sözleriyle güçlendirmeye çalışırken sen neden rahatsız oluyorsun İlber Ortaylı?

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli ne yapmalı sence?

Emperyalist güçlerin ve içimizdeki uzantılarının yaptığı gibi “etnik fitneyi” güçlendirerek ayrışmayı, bölünmeyi, kavgayı körükleyecek bir davranış içine mi girmeli?

Yüzyıllardır etnik fitne çalışmalarıyla bizden koparılmak istenen ve emperyalist güçler tarafından sürekli istismar edilen Kürtlere, “Türk milletinin parçası değilsiniz, Türk bayrağı sizin bayrağınız değil, bu vatan sizin vatanınız değil, diliniz bizden değil” diye ayrışma rolü mü verilmeli? Böyle bir davranış zaten emperyalist güçlerin elini güçlendirmez mi?

Geçmişte “Kürdistan'ın varlığı İsrail için bir güvencedir” diyen İlber Ortaylı, ABD ve İsrail’in dört parçalı sözde Kürdistan kurmak için terör örgütlerini silahlandırmıyor mu, onları eğitmiyor mu? 

Sözde Kürdistan İsrail için güvence ise, İsrail bu güvence için çalışmıyor mu?

İlber Ortaylı, son katıldığı CNN Türk’teki programda da İsrail odaklı gelişmeleri “İsrail hiçbir zaman Türkiye sınırlarından içeri silahlı kuvvet olarak giremez.” şeklinde ifade ediyor ama vadedilmiş topraklar haritaları yayınlayıp Türkiye’den toprak alacaklarını duyuran, Irak ve Suriye’deki terör örgütü PKK’yı “Davut Koridoru” adı altında birbirine bağlamayı düşünen, bölücülerle sözde “Kürdistan kurma” paneli düzenleyen İsrail’e karşı Türk milletini şuurlu bir şekilde uyaran hükümeti de bir nevi basite alan ifadelerle değerlendiriyor. 

 

Tüm bu gelişmeler ışığında, iç cephemizi tüm etnik fitne unsurunu ortadan kaldırarak güçlendirmemiz gerekiyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli de bunun için ısrarla Mustafa Kemal Atatürk’ün “Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün milletin oluşturduğu cephedir. Dış cephe, ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe mağlup olabilir; fakat hiçbir zaman bir ülkeyi yok edemez. Ülkeyi temelinden yıkan iç cephenin çökmesidir.” sözlerini hatırlatmaktadır.

İlber Ortaylı “Türk/Kürt kardeşliğine” inanmadığını söylüyorsa, bize inandığı nedir onu söyler mi? 

Kardeşliği ifade edenlerle “Haydi efendim güle güle” diye dalga geçiyorsa, kendisi neye hoşça kal demektedir?

İlber Ortaylı 15 yıl önce “Son 10 sene içinde açıkça ortadadır ki; Türkiye etnik problemlerin baskısı altındadır. İçte ve dıştaki oluşumlar bir hortum halinde gelişiyor; Türkiye’de bu hareket beynelmilel alandaki tarafgir havadan da etkileniyor. O halde bütün sorun aslında millet sisteminin sınıflamasına girmeyecek Kürtler için hukuki alanda olmamak şartıyla, kültürel alanda gereken düzenlemelerin yapılmasıdır. Bundan fazla taleplerin realist olmayacağı çok açıktır.” (22 Kasım 2009- Milliyet) şeklinde değerlendirmeler yaparken, şimdi “Türk/Kürt kardeşliğine inanmıyorum” demek yeni bir etki alanına girdiğini göstermektedir.

“Ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum.”,” Farklı renklerimiz, bayraklarımız var.”, “Kürt sorunu yoktur dersen Türkiye'yi yarım yüzyıl geriye götürürsün” diyerek ve bir gün olsun ortağı DEM’e “teröre cephe alın” demeyerek sürekli bölücülüğü, ayrışmayı körükleyen Özgür Özel’in partisinde belediye başkanlığı yapan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi makyavelist adamların sponsor olduğu düşüncelerle hareket ettiği çok belli olan İlber Ortaylı, bizim nazarımızda yanlış yoldadır. 

Bugüne kadar ürettiği eserleri, topluma verdiği bilgileri gölgelemektedir.

Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin aday çıkarmayarak desteklediği ve bunu da "Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir. HDP'lileri yok sayarak, Kürtleri yok sayarak, Ankaralıları yok sayarak siyaset yapamaz. O da işte bizim gücümüzdür. Ekrem İmamoğlu seçilmişse bilecek ki o kentte yaşayan 3 milyon Kürt'ün oyuyla seçilmiştir. Kürtlere rağmen siyaset yapamayacağını bilecektir. Yapmaya çabalarsa zaten siyaseten bir karşılığı olmayacaktır.” şeklinde duyurduğu bu ikilinin hikmeti neyse İlber Ortaylı’nın ağzını açık bırakmaktadır. 

İlber Ortaylı da herhalde bu ikilinin partisi olan CHP’nin Türkiye’de yaratmaya çalıştığı “Türk/Kürt kardeşliği arasına etnik fitne sokma” atmosferine katkı sunmaya çalışıyor.

2019 yılından itibaren CHP’li Tunç Soyer, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi belediye başkanlarının sponsor ağına düşen İlber Ortaylı çok talihsiz açıklamalar yapmaya devam etmektedir.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Türkiye’yi terörden kurtarma amacı, terör örgütlerinin ve emperyalist güçlerin istismarından bölge halkını koruma hedefi ve Türk/Kürt kardeşliğini güçlendirme adına her zaman ki gibi ortaya koyduğu irade, İlber Ortaylı gibilerin alaycı, düşmanca düşünceleriyle elbette değerini yitirmez. 

Ama İlber Ortaylı gibi Türk aydınlarının millete yabancılaşma, Türkiye gerçeklerini idrak edememe ve onların halka sürekli ‘cahil’ gözüyle bakma profili de bu vesileyle daha anlaşılır olmuştur.

İlber Ortaylı’nın biraz süreçlere, güçlere, sponsorlara göre değişen davranışları vardır. Geçmişte FETÖ’nün Küre TV’sinde konuk olduğunda sunucunun "Fethullah Hoca ile Amerika'da ilk görüşmeniz mi oldu?" sorusunu sorması üzerine İlber Ortaylının "Fırsat buldukça, o fırsat buldukça görüşürüz. Çok sorar bana bazı şeyleri, ben de ona sorarım. Bazı şeyleri konuşmak gerekir, böyledir bu iş" cevabıyla Fethullah Gülen ile ileri derecede kurduğu samimiyet bunun bir örneği olmuştu.

Kapağa bakınca karakteri göremedik ama sayfaları çevirdikçe anlaşılıyor İlber Ortaylı gibiler…

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *