Terörden beslenen zihniyet
Türkiye’nin terörle mücadelesi sadece silahlara değil, zihniyetlere de meydan okuma mücadelesidir. Çünkü bu savaşın sona ermesini istemeyenler var ve bu düşüncelerini kendileri de inkâr etmiyorlar.
1 Ekim 2024’te MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli TBMM’de önemli bir inisiyatifin ilk adımını attı. Bu inisiyatifin temelinde, terör meselesini Türkiye’nin ajandasından sonsuza dek çıkarma hedefi var. Ancak Sayın Bahçeli’nin beyanlarını çarpıtmaya çalışan abuk subuk tepkilerin içyüzüne bakıldığında, terörün sona erdirilme ihtimaline yönelik bir direnişin nasıl şekillendiği açıkça görülüyor.
Diyorlar ki: “PKK kendisini feshederse Türkiye’nin bölgedeki terörizm hareketine karşı operasyon yapma gücü biter ve Suriye’deki askeri müdahalesinin meşru zemini ortadan kalkar.” Ne kadar sakat ve kendi içerisinde çelişkilerle dolu ifadeler!
Türkiye’nin sınırlarının gerisinde terör diye bir meselesi bulunmasa ne Suriye’ye ne de Irak’a askeri operasyonlar düzenleme gerekliliği duyar mı? Kendi askerinin canını tehlikeye atacak maceralara girişir mi? Elbette girişmez ama bu gerçek hariçten gazel okuyanların umrunda değil.
Çünkü onların ne Mehmetçik diye bir derdi var, ne de teröre kurban verdiğimiz canların acısını hissediyorlar. Terörün 1 trilyon doları bulan ekonomik maliyetiyle de ilgilenmiyorlar. Aslında mesele, Türkiye’de siyaset arenasındaki boşlukları doldurmak için harcanan çabalardaki çürümüşlükte düğümleniyor.
Merkez sağda bir boşluk mu hissedildi? Hemen birkaç kişi bir araya gelip bir parti kuruyorlar. Siyasi kariyer planları yüzünden çıkan tartışmalar, mevcut siyasi yapıları bölüyor; ardından bu parçalar, yeni umutlar ambalajına sarılarak halka sunuluyor. Ancak vatandaşın dertlerini gerçekten çözmeye adanmış siyasetçiler bir elin parmaklarını geçmiyor. İşte bu siyasetçilerden birisi, Türkiye’nin kangren olmuş meselesini çözmek için bir hamle yaptığında, bunu mevzi kaybı olarak değerlendirenler, selden kütük toplama telaşıyla ortalığa dökülüyor.
Oysa ortada ne terk edilen bir mevzi, ne de geçmişle çelişen bir bakış açısı var. Bugün yaşananlar, terörle mücadelede gelinen doruk noktasında, silahlı ve silahsız terör unsurlarının önüne lisan-ı münasiple konulan teslim şartları... Sayın Devlet Bahçeli’nin dediği gibi, “Ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç yok.” Peki ne var? Gelecek nesillere terörsüz bir Türkiye bırakma hayali var.
Türkiye’nin birlik ve beraberlik içinde müreffeh geleceğine kenetlenenler, bu hayali gerçekleştirmekten çekinmiyor. Ancak görülüyor ki, terörden beslenen çevreler hazımsızlıklarını bir süre daha sürdürecekler. Bu da Türkiye’nin huzur arayışında yürüdüğü yolun ne kadar haklı olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.