Kurucu partinin üzerindeki terör gölgesi
Terörün makyajlı dilinden türeyen bir kavram, “kent uzlaşısı” tabiri, Cumhuriyet Halk Partisi’yle DEM’in omuz omuza yaptıkları yerel seçim ittifakının adıydı. Siyasi ve ahlaki sınırların ötesine geçen bu ittifak geçtiğimiz günlerde Esenyurt'ta terörle mücadele operasyonuna takıldı.
31 Mart seçimlerinde Esenyurt’ta kendi adayını çıkarma kararı alan CHP, kendi adayından vazgeçip DEM Parti’nin desteklediği Ahmet Özer’i belediye başkanlığına aday göstermişti.
PKK’nın kirli ideolojisine akademik bir çalışma azmiyle katılım sağlayan Ahmet Özer’in, PKK'nın kırmızı bültenle aranan yöneticisi Remzi Kartal ile yaptığı görüşmeler ve terör örgütüne mensubiyetleri nedeniyle adli işlem kaydı bulunan 694 farklı kişiyle görüşmesi tespit edilince Esenyurt Belediyesi’ne kayyum ataması gerçekleşti.
CHP, kendisine miras bırakılan tarihsel kimliğin o kadar zıttı bir noktada ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran bu partiye, şimdi terörle mücadele operasyonu düzenlendi. CHP yönetimi, bu utanç verici durum karşısında öz eleştiri yapmak ve “Devleti kuran parti olarak nasıl olur da terörle mücadele edilen bir yapı haline geldik” demek yerine, terör bağlantılı isimlere destek vermek için tası tarağı toplayıp yollara düştü.
CHP gibi tarihsel derinliği bulunan bir partinin terör ve siyaset ikilemine karşı kesin bir duruş sergilemesi beklenir, fakat terörün siyasi uzantısı bir parti CHP’yi kendisine benzetti ve körle yatan şaşı kalkar misali CHP’nin Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne şaşı gözlerle bakmasına neden oldu.
Öte yandan, CHP’deki menfaat ilişkileri ve çıkar hesapları öyle bir seviyeye geldi ki, Esenyurt olayı parti içindeki bir bilek güreşine döndü. Devrik Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanması sonrası sine-i millete dönülmesi gerektiğini savunarak, koltuğunu devrettiği Özgür Özel’in modifiye muhalefet stratejisine doğrudan bir saldırıda bulunarak iktidarla müzakere değil mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, DEM Parti’nin desteğini kaybetmemek ve CHP ile DEM arasında yapılacak bir “Cumhurbaşkanlığı uzlaşısı”nın adayı olabilmek için Esenyurt’a çıkarma yaparak yine alışık olduğumuz siyasi şovlarından birisini sergiledi.
1 sene önce DEM Partinin mecliste yer alması gerektiğini savunan, terör örgütü liderinden “Apo Bey” diye bahseden Mansur Yavaş ise Esenyurt’ta görünmeme kararı alarak sanki siyasi yoldaşlarından farklı bir zihniyete sahipmiş imajı çizerek yamalı bir milliyetçiliğin semeresini toplamaya çalıştı.
Esenyurt’ta başlayan bu “temizlik” süreci, belediyelerdeki PKK ve KCK bağlantılı kadroların takibini derinleştirdi ve dün itibariyle Mardin, Batman ve Halfeti gibi yerlere de benzer operasyonlar düzenlendi. Bu durum CHP'nin ibretlik halinin katmerleneceğinin göstergesi. CHP ve DEM’in kent uzlaşısıyla başlayıp matem uzlaşısına evrilen ilişkileri terörle mücadele kesintisiz devam ettikçe daha da derinlere kök salacak gibi duruyor. Olan ise, CHP’nin tarihsel kimliğine ve kurucu değerlerine oluyor. Kimin umurunda?