“Vur patlasın çal oynasın” belediyeciliği
Belediye demek hizmet demektir; hizmet deyince de akla gelen ilk kamu kurumlarından birisi belediyelerdir. Eskiden belediye başkanlarına "şehremini" denirdi. Bir şehrin altyapısı, üstyapısı, ekolojisi, ekonomisi onlardan sorulurdu. Evliya Çelebi şehremininin sahip olduğu geniş yetkiler için, “Gökte uçan ve yerde gezen ve deryada yüzen cümle bu şehremini masârifiyle olur” diyordu.
Türkiye’deki belediyecilik misalleri içinde, alın teri ve hizmet prensibiyle bir şehrin imkanlarını iyileştirmeyi, sorunlarını çözmeyi amaçlayan örnek modeller çıkmıştır. Ancak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin hayalinde bile göremeyeceği bazı büyük belediyeleri son birkaç seçimdir kazanmasıyla, Türkiye’nin kentleşmiş, sanayileşmiş şehirlerine adeta bir atalet ve liyakatsizlik havası hâkim olmaya başladı.
Art arda seçim zaferleriyle süslenen bu hizmet geriliği, daha büyük bir tembellik ve iş bilmezlik döngüsünü tetikledi. CHP yönetimindeki belediyeler, hizmetsizlik yarışında birbirleriyle rekabet haline girdi.
Örneğin Ankara’nın yolları dökülüyor; altyapı sorunları, biraz fazla yağan yağmurla kendini göstermek için pusuda bekliyor. Trafik, bir virüs gibi tüm ilçelere yayılmış durumda. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “Daha çok yol yapmak trafik sorununu çözmez, aksine artırır” diyerek bu atalete rasyonel bir gerekçe bulma çabasında. Kendisi Cumhurbaşkanlığı hayalleri peşinde koşarken, Türkiye’nin başkenti hizmet yönünden en verimsiz yıllarını geçiriyor.
Su faturalarının kabardığı, Ankaralıların “Evde su kaçağı mı var?” kontrollerini artırdığı bir dönemde, esas kaçağın belediyedeki hizmet eksikliklerinde olduğu çok açık değil mi? Bu yetersizliklere ek olarak, bir de Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin konser organizasyonlarına akıttığı yüklü paralar ortaya çıkınca, halkın hizmet beklentileri iyice hayal kırıklığına dönüşüyor.
Ebru Gündeş’e 69 milyon TL, Mor ve Ötesi’ne 71 milyon TL, Candan Erçetin ve Murda’ya 80 milyon TL gibi devasa ödemeler yapılıyor; halk, belediyeden hizmet performansı beklerken Ankara’nın bütçesi sahne performanslarına akıtılıyor. Olacak iş mi?
“Ankara’nın her kuruşunun hesabını soracağız” gibi beylik ifadelerle halkın gönlünü kazanmaya çalışan Mansur Yavaş, başlangıçta ihaleleri canlı yayınlama vaadinde de bulunmuştu, hatırlarsanız. Fakat şimdi görülüyor ki tüm bu konserler ihalesiz ve tek bir şirkete verilerek organize edilmiş.
İfşa olan konser bütçeleri hakkında Mansur Yavaş, “Tüm harcama kalemleriyle birlikte detaylı açıklamayı önümüzdeki günlerde Belediye Meclisimizde paylaşacağız” diyor. Muhtemelen savunmasında, “Önceki dönemde şu kadar harcandı, bizim dönemimizde ise bu kadar harcandı” diyerek kendini aklamaya çalışacak. Ancak, ne söylerse söylesin, daha önce hiçbir dönemde bu kadar sahipsiz bırakılmış bir Ankara olmadığını tüm Ankaralılar biliyor. Bu savurgan politikayı, bu “Vur patlasın çal oynasın” havasını, önceki belediye başkanlarının harcamalarıyla kıyaslayarak mazur göstermesi mümkün mü?
Ve elbette, bu mesele yalnızca Ankara’yla sınırlı değil. CHP’de büyükşehir belediye başkanlığı koltuğuna kim otursa, halkın ihtiyaçlarına sırtını dönüp gözünü ya partinin en üst kademelerine ya da cumhurbaşkanlığına dikiyor. Böyle vurguncu ve basamakçı bir zihniyetin eline bırakılan belediyeler ise vatandaşa hizmetten çok, hayal kırıklığı veriyor.