CHP, DEM’e aynı çağrıyı niçin yapmadı?
Biliyorsunuz terör örgütü PKK’nın ilk siyasi uzantısı olan HEP’i TBMM’ye sokan parti CHP’nin muadili olan SHP idi. SHP, CHP siyasi yasaklı olduğu dönem kurulmuş, CHP’nin siyasi yasağı kalktıktan sonra SHP kendini fes ederek CHP’ye katılmıştı. CHP’nin terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarına olan sevdası hiç değişmedi. Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olduktan sonra ise tüm siyasi söylem ve eylemlerini onların attığı/atacağı adıma göre belirledi. Hele 2015 yılından itibaren terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP’ye yapıştı ve onu bir saniye terk etmedi. “Her CHP’li evden HDP’ye bir oy” kampanyaları, HDP ile koalisyon kurma çabaları, HDP neye güldüyse gülme, neye ağladıysa ağlama ritüelleri CHP’nin temel felsefesi olmuştu.
CHP-HDP ilişkisinin özeti “İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta, çıktığımız bu yolda, her koşulda yan yana, omuz omuza, can cana” inancına göre şekillenmişti. PKK’nın televizyonu, radyosu, gazetesi kapansa CHP’liler ağıtlar yakarak oraya koşuyordu. PKK’nın Suriye kolu YPG için “sahiplenici” açıklamalar yapılıyordu. PKK’ya yardım ve yataklık yapan sözde siyasetçilere, belediye başkanlarına, sanatçılara, gazetecilere gözaltı-tutuklama olunca feryat ediyorlardı. Sorunca da “Demokrasi, özgürlük” gibi nutuklar atıyorlardı.
CHP-HDP öyle bir aşk yaşıyordu ki, HDP 2015 yılında kendine sahip çıkan CHP’ye vefasını 2019 yılında "Kürdistan'da biz kazanacağız, batıda AK Parti ve MHP'ye kaybettireceğiz" diyerek aday çıkarmadılar ve batı illerinin tamamında CHP’nin belediye başkan adaylarını desteklemişlerdi. Aralarında öyle bir uyum vardı ki, Kandil’deki teröristbaşları “CHP’nin adayına destek verin” açıklamaları yapmak için birbiriyle yarışıyordu.
İlişkilerini 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aynı aşk ve sevdayla sürdürdüler. Kapatılma davası sürdüğü için HDP Yeşil Sol’a taşınmıştı. Yine Yeşil Sol-Kandil ittifakı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı ve sonuna kadar da bu kararının arkasında durdu. Terör örgütü PKK’nın Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına destek vermeyen hiçbir unsuru kalmamıştı.
Seçimlerden sonra CHP’nin başından Kemal Kılıçdaroğlu paketlendi. Daha sonra Yeşil Sol, DEM’e dönüştü. CHP bu sefer yine DEM ile “Kent Uzlaşısı” etrafında ittifak ve işbirliği yaptı.
Tüm bu ilişkilerde asıl mesele nedir biliyor musunuz? Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel tüm bu HDP, Yeşil Sol, DEM ilişkilerinde bir gün olsun çıkıp bu partilere “Teröre cephe alın” diye bir uyarı da bulunmaması ve terör örgütü PKK’ya hizmet eden bu partilerin bu özelliğini bir nevi meşrulaştırarak, normalleştirerek iş birliğini ve ittifakını sürdürmeleridir. Hala da “Teröre cephe alın” çağrısı yapmadan ilişkilerini sürdürmektedirler. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş iradesi olan bir parti olan CHP’nin gelinen şu noktada düştüğü hale bakar mısınız?
DEM’in terör bağından rahatsız değiller ama MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın” çağrısından rahatsızlar. Bu işte bir tuhaflık yok mu sizce?
DEM’in oy potansiyeli olmadan bir hiç olduğunu bilen CHP’nin kaygısı, telaşı herhalde DEM’in bölünmesi, etkisizleşmesi adınadır. Oysa MHP Lideri Devlet Bahçeli onlara “teröre cephe alarak” yasal alanda normalleşme çağrısı yaptı. CHP herhalde “bu fırsattan geriye kullanacak oy potansiyeli kalmaz” korkusu yaşıyor.
Atatürk, Cumhuriyet nutuklarını dilinden düşürmeyen CHP’nin DEM’e “Teröre cephe alın” çağrısını yapamaması gerçekten Türkiye adına büyük bir utançtır.
İyi Parti’den CHP’nin propagandasına yanlayan Yavuz Selim Demirağ isimli bir yazar var, Diken isimli bir haber sayfasına DEM’e yapılan çağrıyı “DEM Parti yönetiminin bir kısmı İmralı’nın, bir kısmı Kandil’in etkisinde olabilir ama DEM Partili seçmen bana göre Türkiye’deki en bilinçli seçmenlerden. AKP hükümetinin kurduğu, başrolünü de Bahçeli’nin oynadığı bu tuzağa müsaade etmez.” açıklaması yapmış… DEM’in oyuna muhtaçlıktan DEM’e esir olmuş CHP’nin başını çektiği muhalefet, DEM’e yapılan “Teröre cephe alın” çağrısından bile korkmaktadır. DEM “Biz teröre cephe alıyoruz” dediğinde bu nasıl bir tuzak olacak ki? Yavuz Selim Demirağ “Teröre cephe alın” çağrısını güçlendirmek ve desteklemek yerine neden “DEM Partili seçmen bana göre Türkiye’deki en bilinçli seçmenlerden” diyerek niçin bu çağrıyı farklı alanlara taşımaya çalışmaktadır? Bu ne demektir? Ters okumayla “Bilinçli davranın teröre destek verin” sonucu çıkmıyor mu?
Akıl, mantık alacak gibi değil…
“Önderimiz Apo” diyen DEM’e “Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın” çağrısı ve teröristbaşı Öcalan’ın DEM yüzleşmesi sağlanarak “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini” duyurma çağrısı nasıl bir oyununuzu bozacak ki hepinizi bir telaş sardı.
Türk Ordusu, Irak ve Suriye’de terörle mücadele operasyonu yapar karşı çıkarsınız? Güvenlik güçleri Türkiye sınırları içinde terörle mücadele operasyonları yapar karşı çıkarsınız? “Teröre cephe alma” ve “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini” duyurma çağrılarına karşı çıkarsınız. Siz açık konuşun PKK’dan, İsrail’den, Amerika’dan yana mısınız? Türkiye üzerinde ve bölgemizde terör örgütü PKK’nın bitirilmesine niçin karşı çıkıyorsunuz? DEM’e “Teröre cephe alın” çağrısını bugüne kadar siz yapmadığınız gibi, bu çağrıyı yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye şiddetle karşı çıktığınıza göre terörden beslenen bir yapınızın olduğunu kabul ediyorsunuz herhalde?
Her Türk vatandaşı bu gelişmeleri sağduyulu bir şekilde idrak etmelidir. Oynanan asıl oyunları çok boyutlu anlamaya çalışmalıdır. MHP Lideri Devlet Bahçeli her zaman yaptığı gibi perdeyi indirerek, ülkemiz üzerinde oynanan arka plandaki oyunları Türk milletine göstermiştir. Onun iç cephemizde kardeşliği çelikten bir güç haline getirme mücadelesi bugünlerde kim dost, kim düşman tamamen ortaya çıkaracaktır.