08 Ocak 2025
weather
8°
Twitter
Facebook
Instagram

Suriye ve Irak’taki kaosun temel sebebi: Baasçılık

YAYINLAMA:
Suriye ve Irak’taki kaosun temel sebebi: Baasçılık

Ortadoğu, tarihin bazı dönemlerinde çeşitli çatışmalar, etnik ve mezhepsel gerilimler ile anılmış bir bölgedir. Irak ve Suriye gibi bölge ülkelerindeki uzun süren kaosun nedenleri arasında, baskıcı yönetimler ve bu yönetimlerin dayattığı ideolojiler önemli bir rol oynamıştır. Bu bağlamda Irak ve Suriye’deki karmaşanın temel nedenlerinden birisi de Baasçılık ideolojisidir. Baasçılık, Arap milliyetçiliği ve sosyalizm karışımı bir ideoloji olup, bu ülkelerdeki baskıcı rejimlerin temel taşını oluşturmuştur.

Baasçılık fikri Mişel Eflak ve Selahaddin Bitar tarafından Şam'da oluşturulmuştur. Her iki şahıs da I. Dünya Savaşı'nın başlamasından kısa bir süre önce Şam'da doğmuştur. (Kaynaklar 1910 ile 1912 arasında çeşitli tarihler vermektedir.) Eflak, Ortodoks Hristiyan, Bitar ise Sünni Müslümandır. Her ikisi de Sorbonne'da eğitim görmüş, Eflak tarih, Bitar ise fizik ve matematik okumuştur. Eğitimlerini tamamladıktan sonra 1934 yılında öğretmenlik yapmak üzere Şam'a dönmüş ve Baasçılık fikrini kurgulamışlardır.

Baasçılığın ortaya çıkışı, Arap dünyasında Batı etkisine karşı bir direniş hareketi olarak şekillenmiştir. Ancak bu ideoloji, zamanla totaliter yönetimlerin bir aracı haline gelmiş ve toplumsal ayrışmayı körüklemiştir. Irak ve Suriye'deki Baasçı rejimler, iktidarlarının devamı adına, farklı etnik ve dini grupların kimliklerini bastırmışlardır. Bahsi geçen gruplar, bu baskıların hedefi haline gelmiş ve sonunda daha büyük bir toplumsal patlamaya yol açmıştır.

Baasçılığın toplumsal yapılar üzerindeki tahribatı, Ortadoğu'daki çatışmaların en temel nedenlerinden biridir. Bu rejimler, yüzeyde güçlü bir merkezi otoriteyi korurken, aslında toplumun farklı katmanları arasında derin bir yabancılaşmaya neden olmuştur. Bu yabancılaşma, uzun vadede devletlerin çöküşüne ve ülkelerin kaosa sürüklenmesine zemin hazırlamıştır.

Saddam Hüseyin'in Irak'ı ve Esed ailesinin Suriye'si, Baasçı rejimlerin en belirgin örnekleridir. Her iki yönetim de sert ve baskıcı politikalar uygulayarak muhalefeti susturmuş, etnik ve mezhepsel farklılıkları yok saymıştır. Ancak bu politikalar, bastırılmış grupların direnişini beslemiş ve rejimlerin zayıflamasına neden olmuştur. Özellikle Saddam Hüseyin'in devrilmesinin ardından Irak, uzun süreli bir iç savaşa sürüklenmiş ve mezhepsel çatışmalar daha da şiddetlenmiştir.

Suriye'de ise Esed rejimi, 2011'de başlayan iç savaşı kontrol altına almaya çalışsa da ülke hızla bölgesel ve uluslararası bir çatışma alanına dönüşmüştür. Suriye'deki iç savaş, sadece ülke içinde değil, aynı zamanda bölgesel dengeler üzerinde de yıkıcı etkiler yaratmıştır. Baasçı ideolojinin başarısızlığı, sadece bu iki ülkede değil, tüm Ortadoğu'da büyük bir istikrarsızlık dalgasına yol açmıştır.

Baasçılığın yarattığı boşluk, radikal grupların yükselmesine de zemin hazırlamıştır. Özellikle DEAŞ/ IŞİD ve PKK/YPG gibi terör örgütleri, bu kaos ortamında güç kazanmış ve bölgeyi daha da istikrarsız hale getirmiştir. Baasçı yönetimlerin çöküşü, yalnızca devletlerin parçalanmasına yol açmamış, aynı zamanda bu boşluk, radikal ideolojilerin yayılmasına neden olmuş ve yeni çatışmaların fitilini ateşlemiştir.

Bölgedeki dış müdahaleler de bu hususta önemlidir. ABD’nin uluslararası hukuka aykırı olarak Irak’a müdahalesi ve Suriye’deki iç savaşa büyük güçlerin müdahil olması, bu ülkelerdeki kırılgan yapıları daha da derinleştirmiştir. Dış güçlerin müdahaleleri, kısa vadede istikrar sağlama amacı taşısa da uzun vadede daha büyük bölgesel çatışmaların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Baasçılık ideolojisi, Ortadoğu'daki toplumsal ve siyasi yapıları derinden etkilemiştir. Baasçılık, bu ülkelerde baskıcı rejimlerin kurulmasına ve bu rejimlerin zamanla çöküşe sürüklenmesine neden olmuştur. Baasçılığın başarısızlığı, yalnızca Irak ve Suriye'deki kaosun değil, aynı zamanda bölgedeki genel istikrarsızlığın da en önemli nedenlerinden biri olarak görülebilir. Radikal grupların bu boşluktan faydalanarak güç kazanması, Ortadoğu'daki kaosun daha da derinleşmesine yol açmıştır. Bu nedenle, bölgedeki sorunların çözümü, Baasçılığın mirasını doğru bir şekilde analiz etmekten geçmektedir. Esed’in ve dolayısıyla Baas Rejiminin devrilmesi tek başına Suriye’de işlerin düzeleceği anlamına gelmiyor, en azından bu aşamada. Suriye’de geçici yönetim gerekli hamleleri yapmazsa ülkedeki kaosu hem derinleştirebilir hem de daha da genişletebilir. 

İngiliz gezgin Freya Stark’ın 1928’de yazdığı ve daha sonra 1942’de Suriye’den Mektuplar başlığı altında yayınladığı kitabında geçen “Tek bir milli duygu belirtisiyle dahi karşılaşmadım: Her şey mezheplerden, nefretten ve dinlerden ibaretti” ifadesi hâlâ caridir. Birkaç gün önce Halep’in kuzeyinde görüştüğüm bir Türkmen Arfesi’ne Suriye’nin geleceği hakkında ne düşündüğünü sorduğumda bana şu cevabı verdi: “Suriye ardı ardına sigarasını yakan bir tiryaki gibidir, bir kaosu bitirdiği anda diğer kaosu başlatır.” 

Fransız kolonyalizminin ardından Baas’ın bıraktığı miras, kolonyal döneme göre çok daha ölümcül olmuştur. Hiç kimse şimdiye kadar Türk İmparatorluğu’nun çöküşüne bir çözüm bulabilmiş değildir. Sykes-Picot’un sakat doğan çocuğu Suriye en başından beri belirsizlikler ve paradokslar sunmaktadır. Bunların hepsini bir anda çözmeye kalkışmak zorunda değiliz ancak bunların da farkına varmamız gerekmektedir. Türk İmparatorluğu, Levant ve Ortadoğu'yu bir arada tuttuğu yaklaşık 400 yılın ardından sona erdiğinde, galip güçler onu birçok soruyu cevapsız bırakacak şekilde parçaladı. Bu hususun iyi bir şekilde analiz edilmesi ve gerekli derslerin çıkarılması önemlidir.

Suriye’de kaos hali bir süre daha devam edebilir. Şu an Suriye sahasındaki PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin bu kaosun çocukları olduğuna hiç şüphe yoktur. Bu yüzden terörle mücadele ve ülkede düzenin tesisi öncelenmelidir. Başta Türkmenler olmak üzere tüm unsurlara yönetimde yer verilmelidir. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ve MHP Lideri Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’nin Suriye’ye verdiği destek çok kıymetlidir. Suriye Yönetimi’nin bu desteği değerlendirmesi gerekir. Aksi taktirde Suriye’nin yeni kaoslara yelken açması sürpriz olmayacaktır

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *