Göbek bağı…
Aslına bakarsanız ok yaydan çok önce çıktı.
Atatürkçü isimler tasfiye edilip yerlerine etnik ve mezhepsel hiziplerin savunucusu tipler boşuna doldurulmadı.
İnsan haklarına batırılıp demokrasi sosuna bulanmış söylemlerle partiyi sil baştan tasarlayan sosyal mühendisliğin bir amacı vardı.
***
Bu iş öyle gizli saklı yürütülmedi.
Her şey ayan beyan ortadaydı.
CHP, PKK’nın büyük partisi olma rolüne herkesin gözü önünde girdi.
***
Bu uğurda payına düşeni fazlasıyla yaptı.
PKK kendi valisini, kendi kaymakamını atamak istediğini söyledi, bu isteğin gerçekleşmesi amacıyla Avrupa’daki yerel yönetimlere özerklik şartının kabulünü talep etti.
CHP derhal yerel yönetimlere özerklik şartını mutlaka kabul edeceğini duyurdu.
***
PKK daha cesur hamleler beklediğini açıkladı.
CHP hem de PKK’nın televizyonunda Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinin yer aldığı Anayasa’nın değiştirilemez maddelerinin değiştirilmesine onayının olduğunu bildirdi.
CHP kendisinden istenen PKK’nın büyük partisi olma isteğini yerine getirebilmek için PKK’nın Suriye uzantısı YPG’yi terör örgütü olarak görmediğini bile belirtti, YPG’nin vatanını kurtarmak adına örgütlenmiş bir yapı olduğu savundu, Türkiye’ye saldırmayacağını iddia ederek terör örgütüne kefil oldu.
***
CHP’nin teröre desteği öyle üç beş sözle de kalmadı.
PKK’lı teröristlerin tabutuna sırt verildi, terörü kaynağında yok etmeyi hedefleyen sınır ötesi operasyonlara karşı çıkıldı.
Kaynaklarını PKK’ya aktaran belediyelere kayyum atanmasına öfke kusuldu, PKK övücüsü siyasetçilerin adalet önünde hesap vermesine en üst perdeden tepki koyuldu.
***
CHP dün yaptıklarıyla nerede mevzilendiğini tüm dünyaya gösterdi.
Bugün de bu mevziden ayrılmayacağını hiç çekinmeden haykırdı.
Birileri kayyum atamaları üzerinden Cumhuriyet tarihinin en büyük isyancıları Şeyh Sait ve Seyit Rıza’ya atıfta bulunarak ülkemizi tehdit ederken, Özgür Özel bu isyan çağrısına tepki göstermeyi bir kenara bırakın destek veren “Söz bitmek üzere, bu kötülükle mücadele etmek için ne gerekiyorsa o yapılacak” açıklamasıyla CHP’nin durduğu yeri ziyadesiyle tanımladı.
***
Tüm bunlar oluyorken CHP seçmeni olan biten her şeyi gıkını çıkarmadan izledi.
Hadi biz uzaktan baktık, CHP ile DEM’i ayırt etmekte zorlandık, hatta CHP’nin PKK ile birbirine karıştığını söyledik.
Peki ya yakındakiler?
***
CHP’nin kaynağından kopuşuna, yatağına küskün dere gibi akışına parti içinde niçin kimsenin itirazı olmadı?
DEM Parti üzerinden PKK ile kurulan göbek bağının CHP’nin iktidarına giden yolu beslediğine o kadar mı inanıldı?
Kocaman partide bunca rezalete rağmen neden hiç kimse neydik ne olduk sorgusunu yapmadı?