CHP’li belediyelerin kamçısı
Yerel yönetimlerin öncelikli vazifesi altyapı sorunlarını çözmektir. İmar düzenlemeleri, su ve kanalizasyon hizmetleri, ulaşım, temizlik gibi birçok mesuliyet sahası da belediye hizmetlerinin görev alanındadır. Bu hizmetlerin vatandaşın günlük yaşamına doğrudan bir etkisi vardır. Bu nedenle yerel yönetimlerin temel görevlerini eksiksiz yerine getirmesinin yanı sıra vatandaşın ihtiyaçlarını gözetmesi, yoksulun elinden tutması, günlük yaşamı kolaylaştıran teknolojik gelişmelere ayak uydurabilmesi, belediye kasasına ek gelir oluşturabilecek üretken bir anlayışa sahip olması beklenmelidir. Başarılı belediye; borçsuz, üretken, halkına hizmet etmekten başka bir derdi olmayan belediyedir.
Büyükşehir, İl, ilçe ve belde belediyelerinden oluşan toplam 1405 belediye içerisinde belediyeciliğin hakkını veren birçok örnek olduğu gibi popülizmin görev ahlakını geride bıraktığı, şov belediyeciliğinin hizmetin önüne geçtiği, kariyer planlamalarının gövde gösterisine dönüştüğü belediyeler de vardır. Devletten aldığı ödeneği kamu yararına kullanmayan, yaptığı işlerde kamuyu zarara uğratan, borç üstüne borç biriktiren, terör örgütleriyle “üyelik bağı” oluşturan, işten çok laf üreten belediyelerin Türkiye’ye fayda sağlamasını beklemek tekeden süt sağmaktır.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde bugüne kadar CHP’li Esenyurt ve Ovacık Belediyelerine, DEM’li Hakkari, Mardin, Batman, Tunceli, Halfeti ve Bahçesaray Belediyelerine “terör örgütü üyeliği” ve “terör propagandası yapmak” suçundan dolayı geçici kayyım atandı. Halka hizmet yerine teröre hizmet eden belediye başkanları görevlerinden uzaklaştırıldı.
Geçtiğimiz aylarda da Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) en çok prim borcu olan belediyeler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açıklanmış ve borçların ödenmesi talep edilmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da prim borcunu ödememekte ısrar eden belediyelerin “silkelenmesi” yönünde talimat verdi.
Bu kapsamda SGK’ya en çok borcu olan ve toplamda 11,7 milyon TL’yi bulan 6 belediyenin iştiraklerine haciz işlemi uygulandı. Ankara Büyükşehir Belediyesi 5 milyar 700 milyon liralık borcuyla ilk sırada yer alırken, İzmir Büyükşehir Belediyesi 5 milyar 300 milyon TL ile ikinci, İstanbul Büyükşehir Belediyesi 3 milyar 300 milyon TL ile üçüncü, Adana Büyükşehir Belediyesi 3 milyar TL ile dördüncü, Şişli Belediyesi 1,8 milyar lira ile beşinci, Mersin Büyükşehir Belediyesi ise 1 milyar TL ile altıncı sırada yer aldı.
Hesaplarına bloke konulan bu belediyelerin başkanları anında tepki göstermeye başladı. Yine “engelleniyoruz” edebiyatına sığınıp ağlamaklı gözlerle savunma yaptı. Yukarıdaki borç sırlamasını adeta bir başarı sıralaması gibi sunmaya cüret ettiler. Şov, algı yönetimi ve seçim propagandasına milyonlar harcayan bu belediyeler söz konusu çalışanların prim borcu olunca ceplerine yuva yapan akrebi evlat edindiler.
Borç yapılandırmasına gitmeyen, ödemelerini ihlal eden tüm belediye ve özel sektörün mercek altına alınıp borçlarını tahsil etmek devletin görevidir. Bu görev tüm kamu ve özel sektör için geçerli olmakla birlikte hiç bir parti ayrımı gözetmeksizin yerine getirilmelidir. Ancak söz konusu CHP’li belediyeler olunca “devlet görevini yapmasın” kabilinden itirazlarda bulunmak da akıl dışıdır. Belediyelerde yuvalanan terörle mücadele esas olduğu kadar borçların tahsil edilmesi de devletin başlıca vazifesidir. Bu borçlar CHP’li belediyelere aittir ve Türkiye’de en çok borcu bulunan ilk 6 belediye CHP’li yöneticiler tarafından idare edilmektedir. Bu 6 belediyenin “Bu borçlar bizden önceki döneme ait” sözleri komik bir savunmadır. Bu belediyeler en az 6 yıldır CHP’li bir başkan tarafından yönetilmektedir. Kaynaklarını doğru kullanmayan, israfı önleme vaadiyle koltuğa oturan bu yöneticilerin sızlanma lüksü yoktur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “silkeleyin” talimatından sonra “hadi gel silkele” diyerek kükreyenlerin haciz işlemi sonrası mızmızlanması boşunadır. Devletten hak ettiği ödeneği fazlasıyla alırken çıtı çıkmayanlar, borçlarını ödemeye gelince de aynı sükûneti göstermeliler. Alırken bonkör davrananlar, verirken fukara edebiyat yapmamalılar. “Alırım ama vermem” demek gasptır. Hem devletin hem de milletin hakkını gasp etmektir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de CHP’li belediyelerin gasp politikasına tepki göstermek yerine, “vız gelir tırıs gider” diyerek meydan okumasının altında günü kurtarma telaşı vardır. Dış politikasının beyin ölümü gerçekleşen CHP, iç politikada da kötürüm olmuştur.
Konsere çağırdıkları sanatçılara milyonlar akıtan ve ücretini sahnedeki terleri soğumadan ödeyen CHP’li belediyeler; emeklilerin maaşının ödendiği, sosyal sigortaların karşılandığı SGK’ya olan borçlarını öderken de aynı hassasiyeti göstermeliler.
Borç yiğidin kamçısıdır.
“Ben borcumu ödemem”, “vız gelir tırıs gider”, “hadi gel de silkele” diyen CHP’li belediyeler ya yiğit değildir ya da kamçıları yeterince sert değildir.