Rüzgârgülleri
RÜZGÂRGÜLLERİ
Müsavat Dervişoğlu…
Ümit Özdağ…
Yavuz Ağıralioğlu…
Bu üç isim de İP’in kuruluşunda yer aldı ve bir müddet sonra da çıkar çatışmasında dolayı yolları ayrıldı.
24 Haziran 2018 seçimlerinde İP’ten milletvekili seçildiler ancak genel başkanları Meral Akşener Cumhurbaşkanı adayı olduğu için meclise giremedi. Seçim değerlendirmesinin yapıldığı ilk toplantıda Akşener HDP’nin “Kürt siyasi hareketinin temsilcisi konumunda olduğunu” söyledi ve birçok isim partiden istifa etti. Ancak bu üç isim koltuğun şehvetiyle bu sözleri duymazlıktan geldi. Bırakın istifa etmeyi en ufak bir tepkileri bile görülmedi.
PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın ev hapsine çıkması gerektiğini söyleyen Mehmet Salim Ensarioğlu da İP milletvekili olarak İstanbul’dan seçildi ve bu üç isimle birlikle aynı yönetimde Genel Başkan Yardımcısı olarak yer aldı. İçlerinden hiç biri “bu düşünceleri taşıyan birinin bizim partimizde ne işi var” demedi.
13 Ocak 2018 tarihinde CHP, HDP, İP ve SP’den oluşan heyet ortak anayasa taslağı hazırladı ve bu taslakta anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi gündeme alındı. Toplantıya başkanlık eden dönemin CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu geçtiğimiz günlerde bu fikrini tekrar gündeme getirdi ve anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilebileceğini söyledi. O günlerde İP’in Genel Başkan Yardımcısı olan bu üç isim yine kulağının üzerine yattı.
31 Mart 2019 yerel seçimleri yaklaştığında CHP, HDP, İP arasında başlayan ittifak görüşmeleri neticesinde 11 büyükşehirde CHP’nin adaylarının desteklenmesi kararı alındı ve İP ile HDP aynı aday için seçim çalışması yürüttü. 12 Eylül darbesinin savcısı ve ülkücülere yaptığı işkencelerle bilinen Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer İzmir BB adayı gösterildiğinde Müsavat Dervişoğlu sonuna kadar yanında olduğunu açıkladı, HDP ise “tam aradığımız aday” diyerek destek verdi. Bu süreçte Kandil’den destek mesajları geliyor, “AKP ve MHP faşizmine karşı” birlikte mücadele etmenin faydaları anlatılıyor, HDP Eş Başkanları Kürdistan’da kazanıp batıda kaybettirmekten bahsediyordu. Ne gariptir ki bu üç ismin ağzından tek kelimelik itiraz yükselmiyordu.
İBB Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu Selahattin Demirtaş’ın çizgisini övüyor, dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu HDP ile sıkı ilişkiler yürütüyor, HDP Eş Başkanı, “Hem Abdullah Öcalan hem de PKK konusunda CHP-HDP arasında bir sorun olduğunu düşünmüyoruz” diyordu. Bu sözler ittifak ortaklarının ağzından dökülürken İP’liler kazanılan belediyelerden nemalanmanın derdiyle meşguldü.
Parti içi çekişmeler neticesinde Genel Başkan Yardımcılığı görevinden alınan ve partide Genel Başkanlık yolu kapanan Ümit Özdağ, İP’in FETÖ tarafından ele geçirildiğini, HDP ile Türksüz anayasa çalışmaları yapıldığını söyleyerek partiden istifa etti. İYİ Parti-FETÖ-HDP ittifakı olduğunu söyledi. Birçok asker kökenli İP’li o süreçte aynı gerekçeyle partiden ayrıldı.
14 Mayıs 2023 seçimlerine gelindiğinde kurulan 6’lı masanın altında gizlenen HDP Kemal Kılıçdaroğlu ile girift bir ilişki ağı içine girmiş ve masa içinde masaların kurulduğu bir ittifak oluşmuştu. Bu ittifakın adayı olarak belirlenen Kemal Kılıçdaroğlu HDP tarafından açık şekilde desteklenmiş aynı destek mesajları Kandil’den de alınmıştı.
Bunlar olurken İP İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, parti sözcülüğünden alınmış, parti içi çekişmeler başlamış ve Ağıralioğlu’nun gelecek dönem İP’ten milletvekili adayı gösterilmeyeceği planlanmıştı. Ağıralioğlu da istifasını fırsata dönüştürmek için, “Terörün gölgesinin düştüğü yerde ben yokum” diyerek partiden istifa etti. Oysaki aynı gölge geçmişte defalarca kez düşmüş ancak Yavuz Ağıralioğlu’nun kılı kıpırdamamıştı.
Bugün MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” hedefiyle aldığı inisiyatife karşı çıkan Yavuz Ağıralioğlu geçmişte “Pekala PKK ile de görüşebiliriz. Neyi görüşebiliriz, ne zaman, nasıl görüşebiliriz; bir tek şartımız var: Müslüman olacaklar, tövbekâr olacaklar” demişti. Üstelik bu sözleri söylediğinde 2015 yılında PKK terörü en azgın dönemini yaşıyordu.
Bugün MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “DEM’in Türkiye Partisi olup terörle arasına mesafe koyması” için aldığı inisiyatife karşı çıkan Müsavat Dervişoğlu “terörle arasına mesafe koymayan HDP’nin meşru olduğunu” savunmuş ve yaptıkları ittifakı aklamaya çalışmıştı.
12 Eylül darbesinden önce sessizce ortadan kaybolan ve Alparslan Türkeş’e sırtını dönen Muzaffer Özdağ’ın oğlu Ümit Özdağ da babasının yolundan giderek 15 Temmuz darbesinden bir müddet önce MHP’deki görevinden ayrılmış ve Devlet Bahçeli’ye sırtını dönmüştü. Bu isim bir müddet sonra terörle mücadele tezkeresine “hayır” diyen Kılıçdaroğlu’nun yanında bitmiş ve 2 bakanlık ile birkaç genel müdürlüğe karşılık destekleme kararı almıştı.
Bundan 30 yıl önce rahmetli Alparslan Türkeş’in “terörsüz Türkiye” ve Türk-Kürt” kaynaşması için aldığı inisiyatiften bihaber olanlar bugün MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin üstlendiği inisiyatife ateş püskürmeye başladılar. Dün Alparslan Türkeş’in yüzüne diyemeyip arkasından mırıldandıkları ne varsa bugün daha fazlasını MHP Lideri Bahçeli’nin arkasından söylemeye devam ediyorlar.
Alparlarsan Türkeş terör sorununu 6 ayda çözebileceğini ancak sadece silahla değil aynı zamanda sosyolog, psikolog ve pedagoglarında bulunduğu bir çalışmayla terörün izlerinin silinebileceğini ifade ediyordu. Yani sosyal-ekonomik refahın sağlanmasını işaret eden bir önerisi vardı. 1992 yılında etnik çatışmaların hat safhaya çıkarılmaya çalışıldığı bir dönemde kendisinden randevu alan dönemin HEP milletvekilleri Ahmet Türk, Orhan Doğan, Mahmut Kılınç ve Leyla Zana’yla makamında 1,5 saat görüşmüş, öneri ve temennilerini iletmiş, şahsi numarasını verip 24 saat arayabileceklerini söylemiş, “Biz 900 yıldır kardeşiz. Benim yeğenlerim Kürt’tür. Kız kardeşim Kürt’le evli. Bizim birbirimizden ayrılmamız mümkün değildir. Bize düşen Türkiye’yi dış güçlerin müdahale edebilecekleri bir iç savaş alanı olmaktan çıkarmaktır” dedikten sonra kapıya kadar uğurlamıştı.
Dün Alparslan Türkeş ne diyor ve ne yapıyorsa bugün de MHP Lideri Devlet Bahçeli terör sorununun çözümü için aynı şeyleri söylüyor ve yapıyor.
Pazarlık yok…
Müzakere yok…
Mütareke yok…
Teröre taviz yok…
Kardeşlik var!
Kucaklaşma var!
Huzur var!
Terörsüz Türkiye var!
Bir dönem MHP’de bulunmuş ama maskelerinin ardındaki gerçek yüzlerini saklamış isimler bugün terör örgütü elebaşı Öcalan’ın bulunduğu mağarayı yolgeçen hanı yaparak 1989 ve 1991 yıllarında iki defa görüştükten sonra çiçeklerle uğurlanan Doğu Perinçek ile aynı cümlelerle MHP’ye saldırıyorlar. Nerede MHP ve Devlet Bahçeli’ye düşman varsa hemen dibinde bitiyorlar.
Devlet Bahçeli, “Türkiye’de terörü sıfırlayan, iç huzuru sağlayan lider” olarak tarihe geçecek. Bu şahıslar ise gelecek nesiller tarafından “rüzgârgülü” olarak anılmaktan kurtulamayacaklar.