Neşet Ertaş hazinesini bilmeyen bir cahil!
Kırşehir'in yetiştirdiği ve Türk milletinin gönül tellerine dokunan, sanatçılığıyla herkesin gönlünde taht kuran merhum Neşet Ertaş, bir eserinde o yanık sesiyle "Cahildim dünyanın rengine kandım. Hayale aldandım boşuna yandım." diyordu...
Bugün kalemim; Türk milletinin milli ve manevi değer yargılarından kopuk, zaman zaman o değer yargılarını taşıdığı Prof. Dr. sıfatıyla aşağılayan, bilmediğinin cahili olan, “dünyanın rengine kanan” Celal Şengör'ün Neşet Ertaş'a yönelik patavatsızlığına değinecek...
Prof. Dr. Celal Şengör bir programa katılmış, programda sunucu ona "Neşet Ertaş'ı da mı dinlemediniz?" sorusunu yöneltmiş, o da "Kendisini hiç tanımıyorum. Adını duymadım." demiş... Program sunucusu bayan, onun yaptığı patavatsızlığı fark ettiği için "Burası kesilmeli bence hocam, yoksa Neşet Ertaş'ı duymadınız diye çok eleştirirler sizi." demek zorunda kalmış...
Prof. Dr. Celal Şengör, Neşet Ertaş'ı bilmediğinden, duymadığından değil, ona göre halkın sevdiği sanatçı avam geldiği için aklınca yok sayıyor. Çünkü o kitaplarında, konuşmalarında sürekli insanları aşağılayan birisi... Allah'a inanmadığını söyleyen Prof. Dr. Celal Şengör, kendince inançlı insanları hep küçük görüyor.
"Senin Cahilliğin Benim Yaşamımı Etkiliyor", "Cehaletten Kurtulma Sanatı", "Aptalı Tanımak" isimli kitaplarla iddialı bir şekilde cahillikle mücadele ettiğini söyleyen, insanlarla dalga geçen birisinin Neşet Ertaş'ı tanımaması, onu hiç duymaması mümkün mü? Kitaplar yazan, konferanslar veren, dünyadaki ve Türkiye'deki her olayı değerlendiren birisinin Neşet Ertaş'ı televizyon ve gazetede hiç görmediğini iddia etmesi inandırıcı mı?
Hadi diyelim gerçekten hiç duymadı ve tanımıyor. O halde bu durum bile kendisinin bir noktada cahilliğinin ispatı değil mi?
Kendi dışkısını yemekle meşhur olmuş ve bunu da "Kendi Dışkımı Yedim, İnsan Dışkısı Acıydı" şeklinde tarif eden bu Prof. Dr., kendi dışkısının tadını merak ettiği kadar, milletin değer verdiği sanatçıları da merak etmek yahut bu konuda cahilliğini yansıtmamak zorundadır. Mevlana diyor ya: "Cahil ile sohbet etmek güçtür bilene; çünkü cahil ne gelirse söyler diline."
Prof. Dr. Celal Şengör birçok konuda böyle davranıyor.
Prof. Dr. Celal Şengör, eğer Neşet Ertaş'ın "Sanatçılığını, tarzını, sesini beğenmiyorum, o yüzden de hiç dinlemedim" deseydi daha samimi olurdu. Herkes aynı sanatçının eserlerini beğenerek dinleyecek diye bir dayatma zaten yok.
Duygulara dokunan eserleriyle milyonlarca insanı sevda seli olarak peşinden sürükleyen Ferdi Tayfur hayatını kaybettiği gün, Tele1'de patavatsız bir program sunucusu çıkıp Ferdi Tayfur'un eserlerini, tarzını aşağılık bir şekilde yorumlamıştı. Prof. Dr. Celal Şengör'ün yaptığı da aslında "Tanımıyorum, hiç duymadım" diyerek Neşet Ertaş'ı küçük görme davranışıdır.
Bak Celal Şengör (!) senin gibi herkesi küçük görene nasıl sesleniyor Neşet Ertaş:
"Seni beni kim getirdi cihana /Her oğlu doğurmuştur bir ana /Senin fikrin bozuk dostluk bahane /Aslı bozuk deme gel şu insana ya dost"
Prof. Dr. Celal Şengör, Neşet Ertaş'ı tanısa da tanımasa da onun eserleri Anadolu'nun her yerinde gönüllerde nağme olmayı sürdürecektir.
Gün gelecek onun "Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca / Akar can özümde sel gizli gizli / Bir tenhada can cananı bulunca / Sinemi yaralar" eserinde, gün gelecek onun "Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm / Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen? neredesin sen?" eserinde, gün gelecek onun "Mühür gözlüm seni elden / Sakınırım kıskanırım / Uçan kuştan esen yelden / (Yağan kardan esen yelden) Sakınırım kıskanırım / (Sakınırım kıskanırım)" eserinde, gün gelecek onun "Kesik çayır biçilir mi / Soğuk sular içilir mi / Bana yardan geçti derler / Seven yardan geçilir mi" eserinde, gün gelecek onun "Niye çattın kaşlarını / Bilmiyom yar suçlarımı / Ölürsem ben saçlarını / Yolma gayrı, yolma leyli, leyli" eserinde ve daha nice değerli eserleri içinde milyonlar duygularını, sevdalarını bulacaktır. Belki de Neşet Ertaş'ı tanımadığını, ismini ilk defa duyduğunu söyleyen Celal Şengör ise tarihte "Kendi dışkısını yiyen Prof. Dr." olarak anılacaktır.
Bozlak ustası Neşet Ertaş, UNESCO tarafından "Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi" kapsamında 'Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri'ne alınarak "yaşayan insan hazinesi" kabul edilmiş birisidir. Böyle bir hazineyi bilmemek, bilmeyen Celal Şengör gibilerin cahilliğidir.
Aldığın unvanın hakkını ver Celal Şengör!
Gerçi tüm eğitimini yurtdışında tamamlamış birini sen getirip profesör olarak medya pazarına çıkarınca o da yabancı kültürün esaretinde böyle can çekişerek milleti aşağılayacak. Bazıları da alkışlayarak bu şahsiyete malum çanak tutacak neyse…
Neşet Ertaş'ın da dediği gibi; Halden anlamayanı kendi haline bırak. Zaman ona halini anlatır…