Pikaçu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Genel Başkan seçildiği 4-5 Kasım 2023 tarihinden sonra seçmen yelpazesini genişletme politikasıyla attığı adımların ne kadar yapay olduğu 1,5 yıl sonra net bir şekilde ortaya çıktı.
Siyasette normalleşme arayan, tüm partilerin Genel Başkalarından randevu talep eden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TBMM Genel Kuruluna geldiğinde CHP milletvekillerinin ayakta karşılamasını isteyen Özgür Özel’in bu tavrının yerini sokağa çıkma çağrıları, yargıyı tehdit, seçilmiş Cumhurbaşkanını meşru görmeme ve “Cunta başı” olarak tarif etmesi aldı. Bu değişikliğin geri planında da CHP içi çekişmeler ve koltuk kavgası vardı.
Kemal Kılıçdaroğlu da Genel Başkanlığı döneminde ne zaman siyaseten sıkışsa ve parti içi muhalefeti bastırmaya niyetlense iktidara karşı dilini sertleştirir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı meşru görmediğini söyler, diktatör ya da 12 Eylül cuntasına benzetir, sokaklarda adalet aramaya yeltenir ve seçim zamanı yaklaştığında da tüm kesimleri kucaklama planıyla siyasi yelpazesini genişletmeye çalışırdı.
38. Olağan Kurultay’da “değişim” mottosuyla Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkan Özgür Özel ve arkadaşları bugün aynı yol ve yöntemlerle farklı sonuç elde etmeye çalıştı. Peki, ne değişti? Kemal Kılıçdaroğlu ile aynı siyaset tarzı benimsenecek, aynı yol ve yöntemler icra edilecektiyse Kemal Kılıçdaroğlu neden Genel Başkanlıktan indirildi? O da pek tabi aynı şeyleri yapmaya ve söylemeye devam edebilirdi. Demek ki değişimin maksadı politik yol ve yöntemler değil, kişilerin siyasi hırs ve ihtiraslarıyla ilgiliydi…
CHP’nin bugün içine sürüklendiği parti içi kavgalar, kurultaya bulaşan şaibeler, İBB’de yaşanan yolsuzluk ve suç örgütü kurma teşebbüsü yönündeki iddiaların temelinde bir kişinin siyasi hırsları vardı. 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasının önünü açmayan Kemal Kılıçdaroğlu “değişim” palavrasıyla Genel Başkanlıktan indirildi, yerine Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı yapacak Özgür Özel getirildi. Bu ilkesiz değişim, delegelerin itiraflarına göre şaibeli şekilde gerçekleştirildi. Bundan 40 gün kadar önce İsmail Saymaz’a “6 yıldır Cumhurbaşkanı adaylığına hazırlandığını” söyleyen Ekrem İmamoğlu bu süreyi maddi ve siyasi olarak güçlenerek geçirdi. Hedefine yaklaştığını düşündüğü her an “daha çok para daha çok kampanya” düşüncesiyle hareket etti. Bu düşünce tarzı onu yanlışlar silsilesine sürükledi. Soruşturulma korkusunu hissettiği andan itibaren de Cumhurbaşkanı adaylığını ilan ettirme telaşına düştü ve “erken aday, erken seçim” propagandasına soyundu. Üstelik seçimlere 3 yıl varken…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sırf Genel Başkan olmak uğruna Ekrem İmamoğlu’nun kayyumluğunu kabul etti. İstanbul’da kurulan yolsuzluk ağının ilçe belediyelere sıçraması ve milletvekillerine kadar uzaması CHP’yi tarih önünde mahkûm etti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 6’lı masanın oluruna rağmen Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı göstermemesinin nedenine bir an olsun kafa yormadı. Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun siyasi hırslarıyla kurduğu tuzağa düştüğü için hayıflanmak yerine bilindik CHP yöntemlerine sarılmayı seçti.
İki aday arasında, halkın yüzde 52,2 oyuyla, Yüksek Seçim Kurulunun gözetimi ve onayıyla Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın meşru olmadığını ve “Cunta başı” olduğunu söyledi.
En az iki aday arasında gerçekleşmesi gereken ön seçimde “tek aday” olarak yarışan, hâkim gözetiminde olmadığı için kaç kişinin oy kullandığı ve oylamanın nasıl yapıldığı belli olmayan Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını meşru kabul etti. Üstelik önceden belirlenmiş sonucu CHP seçmenine ön seçim tiyatrosuyla dayattı!
Saraçhane provokasyonuyla yolsuzluğun üzerini örtmeye, yargıyı baskı altına almaya, parti içi muhalefeti sindirmeye çalışan Özgür Özel ve çevresi Londra’dan, Washington’dan ve Atina’dan medet umdu. Meşruiyetini Türk milletinin helal oylarının toplandığı seçim sandığında değil, sokakta ve dış güçlerin Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine yapacağı baskıda aradı.
CHP, her sıkıştığında antidemokratik yollara sapma hastalığından kurtulmadığı müddetçe iktidar yüzü göremeyeceğini geçmiş tecrübelere rağmen bir türlü öğrenemedi. Sandıktan çıkan iradeyi yok sayan CHP, sokaklara düşen Pikaçu’yu kılavuz edindi.