İran Türkleri

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
İran Türkleri

Ortadoğu’da gözlerin çevrildiği ülkelerden birisi olan İran, gerçekleştirdiği nükleer enerji çalışmaları ve bu çalışmalardan rahatsız olan devletlerin askerî operasyon tehditleri ile uluslararası kamuoyunun gündemine daha fazla geliyor. İran ile ilgili yapılan analizlerde bölgede yaşayan Türklerin görmezden gelinmesi nedeniyle eksikler bulunuyor.

İran Türkleri otuz milyon civarındaki nüfuslarıyla İran içerisinde en güçlü topluluklardan birisidir. Türkler; jeopolitik konum, sosyo-kültürel yapı, ekonomik güç ve nüfus potansiyeli itibariyle İran’da yaşanan siyasal değişimlerde öncü rol oynamışlardır. 1924’ten sonra bu durum değişmeye başlasa da İran’daki güçlü konumları devam etmektedir.

Bugün İran Devleti’nin sınırları içerisinde kalan bölge kadim Türk yurtlarından birisidir. Bu bölge tarih boyunca çeşitli dönemlerde birçok Türk devlet ve topluluğunun yönetimi altında bulunmuştur. Büyük Selçuklu, İlhanlı, Safevi, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletleri buna örnek olarak verilebilir. İran içerisindeki Azerbaycan Türkleri, Kaşkaylar ve Türkmensahra Türkmenleri bugün bölge Türklüğünü teşkil etmektedir.

Azerbaycan coğrafyası, 1828 Türkmençay Andlaşması ile ikiye bölünmüş ve Aras Nehri kuzey-güney Azerbaycan sınırını oluşturmuştur. Kuzey Azerbaycan Rusya’ya, Güney Azerbaycan ise İran’a bırakılmıştır. Bu bölünme, her iki taraftaki Türkler için de derin etkiler bırakmış olsa da Tebriz ve Bakü arasında ticari ve kültürel ilişkiler devam etmiştir. 

İran’da asırlardır hüküm sürmekte olan Türk kökenli hanedan yönetimi 20. yüzyılın ilk çeyreğinde sona ermiş, yerine Fars asıllı olan Pehleviler dönemi başlamıştır. Bu değişim İran Türkleri açısından önemli bir kırılma noktasını işaret etmektedir. Pehlevi yönetiminin uyguladığı Farslaştırma politikaları nedeniyle İran Türkleri, siyasal ve kültürel anlamda baskı ve asimilasyona maruz kalmıştır.

1979 İran Devrimi sürecinde Türkler kritik rol oynamıştır. Devrimi ateşleyen olaylar 1978 Ocak ayında Kum Medresesi’nde başlamış, kısa sürede Tebriz ve diğer Türk şehirlerine yayılmıştır. Özellikle Tebriz’de öğrencilerin ve çarşı esnafının katıldığı geniş çaplı protestolar, Şah rejiminin sona ermesinde etkili olmuştur. Şah'ın ülkeyi terk etmesiyle birlikte İran Türkleri, kısa süreliğine de olsa basın-yayın faaliyetlerinde bulunma özgürlüğüne kavuşmuştur. Bu dönemde kurulan Varlık dergisi gibi yayın organları, Türk kültürünün gelişimine katkı sağlamıştır. Ancak İran yönetimi Türkçe yayını kısa süre içerisinde yasaklayarak faaliyetlerine son vermiştir.

1990'lı yıllardan itibaren İran Türklerinin siyasi aktiviteleri belirgin şekilde artmıştır. Dr. Mahmut Ali Çöhreganlı, bu dönemde İran hükümetinin uyguladığı asimilasyona karşı yüksek sesle tepki gösteren önemli bir isim olarak öne çıkmıştır. 1996 yılında Tebriz milletvekili adayı olan Çöhreganlı, altı yüz bin oy alarak parlamentoya girmeye hak kazanmasına rağmen hükümet baskısıyla seçimlerden çekilmek zorunda kalmıştır. Bu durum, Tebriz’de kitlesel protestolara yol açmış ve İran güvenlik güçlerinin sert müdahalesi sonucunda birçok gösterici hayatını kaybetmiştir.

2006 yılının mayıs ayında İran Türkleri kitleler halinde sokaklara dökülmüştür. Bu tepkinin ardında devlete ait basın organında çıkan bir karikatürün yarattığı rahatsızlık yatmaktadır. Karikatürde, böceğin Türkçe konuştuğu, bu böceklerin dillerinin anlaşılmadığı ve İranlıların eğer ülkelerini seviyorlarsa dışkılarını tuvalete bırakmayarak onları öldürmeleri gerektiği sözlerine yer verilmiştir. Bu hadise, geniş çaplı protestolara sebep olmuş, devletin müdahalesi sonucunda elliden fazla kişi ölmüş, yüzlerce yaralı ve binlerce tutuklu ortaya çıkmıştır. Bu olay, İran tarihinde Şii mezhebinin birleştirici unsur olma niteliğinin sorgulanmasına yol açmış ve Türk milliyetçiliği İran siyasetinde ilk kez bu derece belirgin hâle gelmiştir.

İran Devleti’nin Türkleri hedef alan aksiyonlarından birisi de 2015 yılında gerçekleşmiştir. İran Radyo Televizyon Kurumuna bağlı TV-2 kanalında yayınlanan “Fitile” adlı çocuk programında, otelin pis kokmasından şikâyetçi olan ve Türkçe konuşan bir baba-oğulu gösterilmiştir. Bu programda resepsiyon görevlisinin baba-oğulun ağzının koktuğu yönünde yanıt vermesi ve baba-oğulun dişlerini tuvalet fırçasıyla temizlediğine yönelik hakaret dolu sözleri İran Türklerinin büyük tepkisine neden oldu. Sosyal medyada tepkiler büyüyünce program yayından kaldırıldı ve TV-2 yetkilileri özür diledi. Fakat Türklerin kızgınlığı yatışmadı ve büyük protesto gösterileri düzenlediler.

Geçtiğimiz ay içerisinde, Nevruz kutlamaları sırasında PKK yanlılarının Urmiye’de yaptıkları gösteriler, şehirdeki Türklerin tepkisini çekmiş ve on binlerce kişinin katıldığı büyük bir protestoya dönüşmüştür. Göstericiler "Urmiye Türk’tür, Türk kalacaktır" sloganlarıyla şehrin kimliğinin değiştirilmesine yönelik girişimleri protesto etmiş ancak İran güvenlik güçlerinin sert müdahalesi ile karşılaşmıştır.

Bugün geldiğimiz noktada İran'ın farklı şehirlerinde Türklük kimliği/algılaması, merkeze uzaklık, tarihi boyut, ekonomi, sosyal yaşam şartları nedeniyle farklılık arz etmektedir. İran Türklerinin çoğu İran'ı ve tarihini kendilerinin yaptığı/yarattığı bir devlet olarak görmektedirler. Ancak 1990 sonrası gelişmeler İran'da yeni kimlik algılamalarını da beraberinde getirmiştir. Yeni gelişen Türk Milliyetçisi genç kimlik, kendisini Türkiye ve Azerbaycan'a kardeş görmektedir. Bu yeni fikri gelişme halen toplumsallaşma eğilimindedir. İran halkı Türkiye'yi yakından takip etmektedir. Özellikle Türk medyasına yoğun bir ilgi söz konusudur. Türkiye'nin sadece İran'a yönelik politikalarının değil, aynı zamanda Irak'a, Suriye’ye, Azerbaycan'a yönelik politikalarının da İran'daki Türkler üzerinde etkileri olduğu unutulmamalıdır.

 

 

 

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 1 hafta önce
Iran Türklüğü ile ilgili daha çok haber ve akademik yazılara yer verilmesi gerekir. Güzel yazı için yazarımızı tebrik ediyorum.
BEĞENME
0
CEVAPLA