Fenerbahçe geriden oyun kuramıyor…
17’de 17, 8’de 8 falan…
Gel gör ki, ‘kazan ayağı hiç de öyle değil…’
Sahadaki adamların oynamayınca, senin laflar havada uçuşur, boşluğa gider. Tıpkı dünkü maçta olduğu gibi…
Fenerbahçe belki de bu sezonun pozisyon rekorunu kırdı. Neler kaçırdı, neler. Hele o yere göre sığdıramadığımız Moses öyle iki pozisyonu değerlendiremedi ki, izleyenlere saç baş yoldurdu. Bir de karşında aslan gibi bir kaleci olunca sancılanır durursun. Elin oğlu da bir pozisyon yakalar, atar golünü, sen kaçırdıklarına yanarsın.
Allah’tan düğümü Hasan Ali çözdü, günün başarılı ismi Altay’ı mağlup etti de, bir puan zar zor geldi.
Fenerbahçe’de büyük sorun şu ; Takım defanstan oyun kuramıyor, ne Skrtel, ne Serdar Aziz, ne de Mehmet Topal bu iş için uygun isim değil. Tolgay da gününde olmayınca, yan toplar başlıyor. Hem de yürek hoplatıcı şekilde, sonunda mutlaka top kaptırılıyor. Sarı Lacivertli ekibe topu ikinci bölgeye taşıyacak bir futbolcu şart. Pozisyonların çok olmasının nedeni, ev sahibi Ankaragücü’nün topu kendi alanında kabul etmesi ve kontrataklarla atağa çıkmasıydı. Nitekim golü de böyle bir uzun topla buldular.
Bir de şu yere göğe sığdıramadığımız Moses’e parantez açmak gerekiyor.
Hiçbir varlık gösteremedi, Moses. Ne top taşıyabildi, ne orta yapabildi, ne de girdiği pozisyonları değerlendirebildi. Belli ki aklı başka yerlerdeydi. Galatasaray maçı arifesinde Moses’in titreyip, hemen kendine gelmesi gerekiyor.
Hakem Mete Kalkavan, 89. Dakika gösterdiği kartlarda haklıydı. Hem Mehmet Ekici, hem de Canteros birbirlerine kafa atarak, kırmızı kartı hak ettiler. Harun’un ise kaleden koşarak gelmesini anlamak mümkün değil. Harun gibi bir kaleci böyle bir hatayı nasıl yapar anlamak mümkün değil.
Sonuçta bu skor, Akhisar’ın, Göztepe’yi İzmir’de yenmesiyle her iki takım için de büyük anlam taşıdı. Aradaki puan farkının 5’e çıkması, hem Ankaragücü’nü, hem de Fenerbahçe’yi rahatlattı.