Araştırma sonuçlarını değerlendiren Uzman Psikolog Ezgi Kılavuzoğlu, ülkemizde de vaka artışı gözlemlendiğine dikkat çekerek “Maalesef Türkiye için de benzer bir artış söz konusu. Bu yıl bize başvuranların yaklaşık %47’sinde depresyon ve kaygı bozuklukları olduğunu tespit ettik. Son yıllarda tüm araştırmalarda gördüğümüz sonuç aynı, psikolojik rahatsızlıklar yaşayan insanların sayısı artıyor, psikolojimiz giderek daha da bozuluyor. Bunu pandemi ile beraberinde gelen sorunlardan bağımsız düşünemeyiz.” dedi.
“Bitmek bilmeyen pandemi süreci, depresyonu arttırdı”
Depresyon ve kaygı bozukluklarının en sık karşılaşılan psikopatolojik vakalar arasında olduğu tespitinde bulunan Kılavuzoğlu, son yıllarda bu derece aşırı yüksek oranların ortaya çıkmasının en temel sebebinin ise bir türlü sonu gelmeyen, uzadıkça uzayan pandemi gündeminin yarattığı olumsuz etkiler olduğu değerlendirmesini yaptı.
Kılavuzoğlu “Pandemi, olağan yaşantımızı sürdürürken birçok şeyi aniden değiştirdi. Hayatımıza maske, mesafe, kapanma, testler, hes kodu, yasaklar gibi alışık olmadığımız kavramlar girdi. Sürekli olarak korunmamız gereken, nereden bulaşacağını bilmediğimiz küresel bir tehditle yaşıyoruz artık. İlk başlarda geçici bir olay gibi bakmıştık ama sonra kabullenmek zorunda kaldık ve hayatımızı artık pandemiden bağımsız düşünemez olduk. Sürecin uzamasıyla etrafımızda ailemizden, tanıdığımız, bildiğimiz insanlardan kayıplarımız olurken doğal olarak beraberinde ortaya çıkan “Hastalık kapabilirim, ya ağır geçirirsem, ya sevdiklerimden birini kaybedersem, ya ben birilerine bulaştırırsam” gibi tehlike algısı kaygı bozuklukları ve depresyon için ciddi bir zemin hazırlamış oldu. İnsanlar çok basit bir olayda bile aşırı reaksiyonlar, beklenmedik tepkiler gösterebiliyor. Herkes küçük bir kıvılcımda patlamaya hazır bomba gibi. Kaygılarla beslenen depresyonun yarattığı gerilim, çoğu zaman maalesef etraftaki her tür canlıya karşı şiddete dönüşerek öfke patlaması olarak da açığa çıkabiliyor.” dedi.
Bu belirtilere dikkat, depresyonda olabilirsiniz!
Depresyonun öne çıkan bazı belirtileri hakkında uyarılarda bulunan Klavuzoğlu, “Kendimi sebebini bilmediğim şekilde sürekli mutsuz ve gerginim, hiçbir şeyden zevk alamıyorum, insanlarla buluşmak istemiyorum, üstüme ölü toprağı atılmış gibi hissediyorum” veya “sürekli kaygılıyım, ya hastalık kaparsam, ölürsem, ya sevdiğim biri ölürse” benzeri şikayetler duyuyoruz. Eğer son zamanlarda normalde yaptığınız eylemlere ilginiz azaldıysa ve sadece yapmak zorunda olduğunuz şeyleri yapıyorsanız, kendinizi günün büyük çoğunluğunu mutsuz ve üzgün hissederek geçirirken buluyorsanız, insanlarla buluşmak, sosyal faaliyetler benzeri etkinliklerden uzaklaştıysanız, kilonuzda ciddi bir azalma ya da artma olduysa, kolay ağlıyor, kırılıyor, öfkeleniyorsanız, her şeyden kaygı duyuyor, sürekli aklınızda sizin ya da sevdiklerinizin başına kötü bir şey geleceği gibi düşünceler varsa, yardım almak için hiç vakit kaybetmeden mutlaka bir uzmana danışın.” dedi.
“Her sorunun bir de çözümü var”
Uzman Psikolog Ezgi Kılavuzoğlu sözlerini şöyle noktaladı;
“Tüm bu faktörlerin depresyon ya da kaygı bozukluklarına davetiye çıkarması elbet şaşırtıcı değil ama bu kaderimiz olamaz. Her hastalıkta olduğu gibi direnmeli, inanmalı, mücadeleci olmalıyız, teslimiyetçi bir yaklaşım yanlış. Bu tür konularda psikoloji biliminde etkinliği kanıtlanmış birçok gelişmiş yöntem var. Biz bunlardan yararlanarak kişiye özgü bir program hazırlıyor ve çözüme ulaşabiliyoruz. Terapiye başlarken umutsuz görünen danışanlardan terapi sonunda aldığımız ‘gerçekten buraya çok büyük beklentilerle gelmemiştim, bu kadar kısa sürede düzeleceğini hiç düşünmemiştim ancak mümkünmüş’ şeklinde bolca geri bildirim bunu kanıtlar nitelikte. Unutmamalıyız ki evrende problem ve çözüm bir aradadır, hayatta her şeyin püf noktası vardır. Önemli olan doğru zamanda, doğru yolda, doğru adımı atabilmektir. Yeter ki sorunlarla yüzleşecek, çözüme yönelecek iradeniz olsun”