Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Ankara Valiliği Eğitim Tesisleri Toplu Açılış Töreni'nde konuştu. Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Bu buluşmamızın iki ana ekseni var; bir muallim, iki talebe. Öğrencilik yıllarımda bir talebenin hocasına yazdığı mektup elime geçmişti. O mektubun girişi çok çok enteresandı. Öğrenci o zaman talebe olarak yerini alıyor çünkü talep eden; hoca da muallim ilmi verene. Bugün biraz sonra teferruatıyla ifade edeceğim; bu okullarımızın açılış törenini anlamlı buluyorum.
Ankara'da açılışını yaptığımız eğitim-öğretim tesislerinin hayırlı olmasını diliyorum. Bugün tek bir açılış töreniyle 326 eğitim-öğretim tesisini Ankaralı kardeşlerimizin hizmetlerine sunuyoruz. Bu eğitim-öğretim tesisleri arasında ana okulundan güzel sanat lisesine,imam hatip lisesinden güzel sanatlara kadar mevcuttur. Bir kısmı sıfırdan inşa edilirken, bir kısmı da yıkılıp yeniden yapılmıştır.
7 bin 541 yeni derslikle Ankara'da toplam derslik sayısını 49 bin 700'e ulaştırdık. Şehrimizde tekli eğitim-öğretim yapan okullarımızın oranı yüzde 95'e yükselecektir. Bu şekilde başkentimizde ikili eğitim-öğretim meselesini tamamen ortadan kaldırarak bir eşiği daha aşmış olacağız.
20 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI
Türkiye'yi yönetme vazifesini üstlendiğimizde ülkemizi dört temel sütun üstünde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Geriye dönüp bir muhasebe yaptığımızda savunmadan ulaştırmaya, ticaretten dış politikaya, enerjiye her alanda milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmenin iftiharı içindeyiz. Son 18 yılda aslan payını eğitim-öğretime ayırdık. Önümüzdeki aylarda 20 bin öğretmenin atamasını yapacağız.
"TEK TİPÇİ ZİHNİYET HAKİMDİ"
Eğitimde sadece altyapıyı yenilemedik, bakış açısını da değiştirdik. Bizden önce Türk eğitim-öğretim sistemi öğrencileri formatlamak üzerine kuruluydu. Kılık kıyafetten müfredata kadar tek tipçi zihniyet hakimdi. Eğitim-öğretim sistemimizi de bu jakoben bakış açısından kurtarmaya çalıştık. 8 yıllık kesintisiz dayatmaya son vererek 4+4+4 ile zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardık. Seçmeli dersler oluşturduk.
Ülkemizde bir dönem gizli saklı yürütülen Kur'an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi'yi tüm öğrenciler için erişilebilir hale getirdik. Katsayı farklılıklarını, üniversite harçlarını kaldırdık. Böylece eğitim-öğretim sistemimizin tüm gücünü başka şeyler yerine sadece eğitime odaklanması gayreti içinde olduk.
Gençlik yıllarımızda Türkiye yasakların, yoklukların, korkuların ülkesiydi. Bu ülke delikli kuruşa muhtaç olduğu günler yaşadı. Eğitim hayatımız 80-90 kişilik sınıflarda, boyası badanası olmayan binalarda hayatımızı geçirdik. Aynı sırada 3 öğrencinin oturduğu kara tahtanın önünde tebeşir tozu içinde çalışırdık. Teksir kağıtlarına ders notlarını yazar, onları satarlardı. Kitap yoktu ki...
Anlatıldığı zaman evlatlarımızın zihninde canlandırmakta bile zorlandığı bu tablo olumsuzu yaşanıyordu, biz bunları olumluya çevirdik. Ülkemize ve milletimize yakışmayan utanç tablolarına son verdik. Eğitim-öğretim altyapımızı tamamen yeniledik. Öğrencilerimiz ders kitaplarını nasıl bulacağız diye endişelenmiyor. Köylerdeki 667 bin evladımız okullarına yürüyerek değil, kapısının önüne gelen servis araçlarıyla gidiyor. Okula gidemeyen öğrencilerimize verdiğimiz desteklerle eğitim-öğretim hasretlerini sona erdiriyoruz. Ülke genelindeki 29 bin kütüphanemizle 2 bin 750 dijital kütüphanemizle hizmet sunuyoruz. Kara tahtalar yerini etkileşimli tahtalara, 90 kişilik sınıflar yerini 25-30 kişilik sınıflara bırakıyor.
Türkiye son 18 yılda eğitim-öğretim altyapısını dünyada en hızlı geliştiren ülkelerin başında geliyor. Şimdi birçok ülke bizim eğitim-öğretim imkanlarını örnek alıyor.
Hayatın her alanında olduğu gibi eğitimde de ihtiyaçlar, talepler, beklentiler zamanla değişiyor. 20 yıl öncesinin Türkiye'nin nasıl bugünden farklıysa 20 yıl sonrasının Türkiye'si de bugünden farklı olacak. Buraya nereden hangi şartlardan geldiğimizi unutmayacağız. Nereden geldiğimizi bilmek, bize sunulan imkanları takdir etme bakımından önemlidir. Geçmişten ders alarak kararlı adımlarla geleceğe yürümemiz gerekiyor.
Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurumazsa da geçmişin zihniyetiyle yarını inşa edemeyiz. Geniş bir vizyonla hareket etmeliyiz. Koronavirüsle beraber eğitim-öğretimde dijitalleşme hiç olmadığı kadar öne çıktı. Bir tarafta kaybederken, diğer tarafta çok farklı bir mesafeyi aldık.
KORONAVİRÜS TEDBİRLERİ
DSÖ 2022 başında koronavirüsün sona ereceği mesajı veriyor. Biz buna da hazırlanmamız lazım. Dünyada aşılamayı en başarılı şekilde yürüten ülke Türkiye. Dün 7,5 milyonu bulduk. Bu süreci kararlı, ciddi bir şekilde sürdürüyoruz. Gevşeme yok, yeni yeni takviyeler alıyoruz. Herhangi bir rehavet çökerse, altından kalkamayız. Bedelini de ödeyemeyiz.
Sağlık gibi eğitim-öğretime yaptığımız yatırımın meyvelerini de toplama imkanı bulduk. 657 bini salgın döneminde olmak üzere 2 milyon tableti öğrencilerimize ulaştırdık. Eğitim-bilişim ağı ile uzaktan eğitimi başarıyla yürüttük. Uzaktan eğitimde çocuklarımızın kendi öğretmenleriyle ders yapabilmesi için EBA Canlı Dersleri yayına aldık. Uzaktan eğitime başladığımız 23 Mart'tan itibaren 180 milyona yakın canlı ders yapılmıştır. Bu platform 2020 yılında dünyada en çok ziyaret edilen eğitim sitesi olmuştur.
Vaka ve ölüm sayılarının azalmasıyla kademeli olarak yüz yüze eğitimi başlatıyoruz. 1 Mart'tan itibaren 8 ve 12'nci sınıflarda seyreltilmiş sınıf uygulamasıyla eğitime başlıyoruz. Önümüzdeki dönemde yeni adımlar atmaya devam edeceğiz. En kısa zamanda öğretmenle öğrencilerimizi buluşturmak için yoğun gayret sarf ediyoruz.