Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM 28. Dönem 3. Yasama Yılı Açılışında Meclis Genel Kurulu’nda önemli mesajlar verdi.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: Aziz milletim, sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. TBMM'nin 28. dönem 3. yasama yılının milletvekillerimizle birlikte ülkemize hayırlar getirmesinin temenni ediyorum. Büyük Millet Meclisimizin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşımızın tüm gazi ve şehitlerini bugün bir kez daha saygıyla yadediyorum.
Yeni yasama yılının uyum, uzlaşma, karşılıklı anlayış içinde hepiniz için özellikle aziz milletimiz için hayırlı ve bereketli yıl olmasını niyaz ediyorum. Bu yüksek şuurla milletimize hizmet edecek siyasi partilere, milletvekili arkadaşlarımıza yeni yasama yılında başarı dileklerimi iletiyorum. Şu anda çatısı altında beraber olduğumuz TBMM, 23 Nisan 1920'de açılmış, milli mücadeleyi sevk ve idare etmiş, 29 Ekim 1923'te de Cumhuriyetimizi kurmuştur.
82 ANAYASASI'NIN MİADI ARTIK DOLDU
Bu Meclis, 104 yıllık tarihi boyunca şartların en çetin olduğu dönemlerde bile bir çıkış yolu bulmayı başarmıştır. Bu Meclis, barışı ve demokrasiyi güçlendirecek, refaha ve özgürlüklere daha fazla alan açacak Cumhuriyet tarihimizin en kuşatıcı anayasayı yapma kudretine ziyadesiyle haizdir. 12 Eylül askeri darbesi sonrasında silahların gölgesinde milli iradeye dayatılan anayasa milletimize biçilmiş dar bir gömlektir. 20'den fazla değişiklik, milletin mevcut anayasadan memnuniyetsizliğini açıkça göstermektedir. 82 Anayasası'nın miadı artık dolmuştur.
HER TÜRLÜ FİKRE SAYGI DUYARIZ
Demokrasimizin yeni anayasa ihtiyacının günden güne kendini daha fazla belli ettiğini görüyoruz. Yeni anayasa ile ilgili biz kendi hazırlıklarımızı titiz bir şekilde yapıyoruz ama bu demek değildir ki diğer tüm fikirlere kapımızı kapatıyoruz. Her türlü fikre saygı duyarız, her düşünceyi ilgiyle dinleriz.
MİLLET VARSA DEVLET VARDIR
Milleti ve devleti birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Millet varsa devlet vardır. Devlet varsa millet varlığını idame ettirir. Devlet, milletin üzerinde değildir. Millet de devletsiz ayakta ve hayatta kalamaz. Milletin refah ve huzurunun, bununla birlikte daha fazla hürriyetin devletimizi daha da güçlendireceği kanaatindeyiz. Yeni anayasa devlet ile milleti buluşturan niteliklere haiz olmalıdır. Milletin muazzez iradesini temsil eden insanlar olarak, insanımızın hiçbir ferdini dışlamadan, azami müştereklerde buluşturan bir anayasayı yazabilir, yapabilir, bu yüce Meclis eliyle hayata geçirebiliriz. Meclis'imizin yeni anayasa için daha fazla gayret göstereceğine inancımız tamdır. Toplumun tüm kesimlerini yeni ve sivil anayasa mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum.
DEVLETİ AYAKTA TUTAN ADALETTİR
Toplumlar ve devletler de bir sisteme, nizama sahiptir. Düzen devletin ve milletin temel direğidir. Düzeni sağlayan kanundur. Bir devleti ayakta tutan adalettir. Milleti huzur içinde tutan adalettir. Devleti her türlü tehditten koruyacak olan adalettir. Çalışanı, sanayiciyi, tüccarı koruyacak olan yine adalettir. Suçlu elini kolunu sallayarak gezerken masum cezalandırılırsa adalet sarsılır. Kolluk kuvvetlerimiz adaletin tecellisi için büyük özveri ile çalışmaktadır. Menfur saldırı ile şehit edilen Şeyda Yılmaz başta olmak üzere tüm şehitlerimize minnet duygularımı ifade etmek istiyorum. Güvenlik güçlerimizi rabbim muhafaza buyursun.
KİMSE YARGIMIZI YIPRATMAMAYA KALKIŞMAMALI
Yargı mensuplarının da görevini yerine getirdiğini hatırlatmak isterim. Kanun sınırları kaldığı için kimse yargımızı yıpratmaya kalkışmamalı. Yargı mensuplarımızın tehdit edilmesine hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz. Savcı ve hakimlerimizin suçu cezalandırma, karar ve infaz konusunda sıkıntıları varsa şüphesiz bu kanunların konuşulmasını gerektirir. Kanun koyucu ise TBMM'dir. Kanunlarımız infaz ve ıslah konularına eğilmeli milletin taleplerine kulak vermelidir. Meclis'imizin bu konuda daha hassas olacağına inanıyorum. El birliği içinde çalışarak adalet hizmetlerimizin standardını daha da yükselteceğiz.
TÜRKİYE'NİN ARTIK REZERV MESELESİ YOK
Reform programlarımız meyvelerini veriyor. Gündemimizdeki birçok meseleyi geride bıraktık. Merkez bankası 98.5 milyar dolar olan 156 milyar doları aşarak cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Türkiye'nin artık rezerv meselesi yoktur. Cari açığı sürdürülebilir düzeye çektik. Gayretlerimiz ile 20 milyar dolar altına indi cari açık. İhracat 256 milyar dolar ile rekor kırdı. Turizmde 2023 yılını rekor ziyaretçi sayısı ve gelir ile kapattık. 1 milyon 105 bin ilave istihdam oluşturduk. Milli gelirimiz 1 trilyon doları geçerek 1 trilyon 119 milyar dolara ulaştı. Kredi notu 3 kuruluş tarafından yükseltilen öteki ülke olduk. Türkiye'yi siyasi sebeplerle anılan gri listeden çıkardık. 114 milyar dolarlık ilave faturaya rağmen mali disiplinden taviz vermedik. Kararlı duruşumuzla enflasyonda düşüş trendine girdik. Gıda enflasyonu 4 yıl sonra aylık bazda negatife geldi. Vatandaşımız çarşı pazarda bu düşüşü daha fazla hissedecektir. Bizim bir tane gündemimiz var o da vatandaşımızın refahını kalıcı biçimde artırmaktır.
İSRAİL HER TÜRLÜ PROVOKASYONU DENİYOR
İşgal güçleri Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. Aynı anda bölge ülkelerini de kendi ateşine çekmek için her yola başvuruyorlar. İsrail, her türlü provokasyonu deniyor. Ne yazık ki bütün bölgeyi ateşe atmaya çalışan, 42 bin insanı katleden İsrail, dünyadan gerekli ve yeterli tepkiyi almıyor. Tüm insanlık adına utanç verici bu tabloya rağmen bazı ülkeler İsrail'e destek vermeye, finansal veya askeri destek sağlamaya devam ediyor. Diğer bazı ülkeler de susarak bu vahşete maalesef ortak oluyor. Ne yaparsa yapsın İsrail, er ya da geç durdurulacak. Hitler nasıl durdurulduysa Netanyahu da durdurulacak. Bugün içim kan ağlayarak söylüyorum. İsrail'in Gazze'ye soykırımı başlayalı tam 360 gün oldu. 42 bin kardeşimiz canlı yayınlarda alçakça şehit edildi. Annelere, enkaz altında kalan ciğerparelerinin parçalarını toplattılar. İnsana dair ne kadar değer varsa hepsini çiğnediler. Asırlık kiliseleri de bombalarla enkaz yığınına çevirdiler.
SİYONİST LOBİNİN İTİBAR SUİKASTLARINA BOYUN EĞMEYECEĞİZ
Müslüman ülkeler bir ortak tepki göstermedi. Müşterek bir tavır dahi sergilenmedi. Hamas'ın kabul ettiği ateşkese zorlayıcı hiçbir adım atılmadı. Susmak, bu şebekenin saldırganlığından kurtaramayacak. Bu duygusuzluğun sona ermesi için hakkı savunmaya, zalimler karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz. Siyonist lobinin itibar suikastlarına boyun eğmeyeceğiz.
İSRAİL'İN GÖZÜNÜ DİKECEĞİ YER BİZİM TOPRAKLARIMIZ
Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. Netanyahu hayallerine Anadolu'yu da katıyor. Türkiye tarafsız olsun diyenlere, Hamas terör örgütüdür diyenlere sesleniyorum; karşımızda bir devlet değil kandan beslenen bir katil sürüsü var. Karşımızda tüm bölgeyi ateşe atmaya niyetli işgal şebekesi var. Böyle bir katliam şebekesi karşısında zerre vicdan taşıyan kimse sessiz kalamaz. Sessiz kalanlar, yarın çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız. İsrail'in saldırganlığı Türkiye'yi de içine almaktadır. Vatanımız için, bağımsızlığımız için bu saldırganlığa elimizdeki tüm imkanla karşı durmayı sürdüreceğiz.
TÜRKİYE ELİNDEN GELENİ YAPACAKTIR
Bedeli ne olursa olsun Türkiye İsrail karşısında durmaya ve dünyayı da bu onurlu duruşa davet edecektir. Bir insanlık cephesinin kurulması için Türkiye elinden geleni yapacaktır. Sayın Mahmud Abbas bu kürsüden hem sizlere hem dünyaya seslendi. İran'a, Yemen'e, Suriye'ye de saldırıyor.
İSRAİL'İ NET ŞEKİLDE UYARIYORUM
İsrail’i çok net bir şekilde uyarıyorum, Lübnan’a kara harekatının sonuçları, geçmişteki işgallerine benzemeyecektir. Lübnanlı kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacağız. Çevremizde bir canavar kontrolsüzce büyürken yanı başımızda sınırlar yeniden çizilmeye çalışırken Meclisimiz uzlaşma içinde hem ülkemize hem de coğrafyamıza yol gösterici olacaktır.