Çölaşan’ın MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye yönelik aslı astarı olmayan suçlamalar yönelttiğini vurgulayan Yalçın, ‘’Çölaşan’ın sözde mektubuna hâkim olan alaycı dil, kendisinin sefil ama bir o kadar da saldırgan karakterini yansıtıyor.Çölaşan, MHP’nin Türk siyasi hayatındaki özgül ağırlığı ve müessiriyetinin verdiği rahatsızlık yüzünden uyuz hastalığına yakalanmış bir gazeteci taslağı…’’ dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, şunları söyledi;
‘’Müzmin MHP muhalifi Emin Çölaşan; Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’ye yönelik aslı astarı olmayan suçlama ve ithamları, açık mektup başlığı altında her zamanki bayat teranelerle sıralamış.
Çölaşan’ın sözde mektubuna hâkim olan alaycı dil, kendisinin sefil ama bir o kadar da saldırgan karakterini yansıtıyor.Çölaşan, MHP’nin Türk siyasi hayatındaki özgül ağırlığı ve müessiriyetinin verdiği rahatsızlık yüzünden uyuz hastalığına yakalanmış bir gazeteci taslağı…
Ne var ki bu illetin çaresi de, kaşağısı da bizde… Yakalandığı kaşıntı illeti zaman zaman azıyor ve uykularını kaçırıyor. Uykusuz kalınca eski defterleri açıyor, geçmişe gidip geliyor, lakin MHP’nin kaşağısından başka hiçbir şey onu teskin etmiyor.
Emin Çölaşan, kendisini layığı veçhile kaşıyalım ve uyuzu bir nebze hafiflesin diye bize sardırıyor, saldırıyor. Uyuzluk, Çölaşan’ın zaten zayıf olan hafızasına da zarar vermiş. Adam geçmişte kalmış, 15 Temmuz 2016’yı ve sonrasını hatırlamıyor. Aslında hatırlamak da istemiyor.
Çünkü bir zamanlar FETÖ elebaşına dizdiği övgüler zihnine kâbus gibi çöküyor. E. Çölaşan, Türkiye’nin uçurumun kenarından döndüğü 15 Temmuz ihanet kalkışmasının millet tarafından püskürtülmesinden sonra artık ülkede hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını görmek istemiyor.
Çölaşan, başta MHP ve Ak Pati olmak üzere yaşananlardan ders çıkaran partilerin pozisyon ve tutumlarına yeniden yön verdiklerini düşünmek bile istemiyor.
Bu E. Çölaşan, kendini hâlâ önemli gazeteci sanıyor. Martavallarını artık milletin yutmadığını, tefsir-i şeriflerine kimsenin itibar etmediğini bir türlü kabullenemiyor.
Çölaşan, olayları ve insanları nasıl işine gelirse öyle yorumluyor. Madem köşesinde yazdıkları şiddetli kaşıntısını yansıtıyor, kendisine durumuna uyan birkaç köşe adı önerelim: Uyuzun Yeri, Kaşağısız Adam, Solun Uyuzu, Sözün Uyuzu, Sözcü’nün Uyuzu.’’