Benzer hadiseler 2019 yerel seçimlerinin ardından da yaşandı.

Seçimlerden önce kimseyi işten çıkarmayacaklarına dair “namus sözü” veren CHP’liler, seçimlerden sonra yönetme yetkisini aldıkları belediyelerde işçinin ekmeğiyle oynadı.

Kimilerinin sözleşmeleri tek taraflı feshedildi.

Kimleri de sürgüne gönderme şeklinde uygulanan yıldırma politikalarıyla istifaya zorlandı.

***

2019 sonrasında olduğu gibi 2024 yerel seçimlerinin akabinde CHP’li belediyelerden benzer haberler gelmeye başladı.

Yani huylu huyundan vazgeçmedi.

CHP’li belediye başkanları köprüyü geçer geçmez gözünü yine işçilere dikti.

***

Oysaki 31 Mart öncesi hemen hemen tüm CHP’li belediye başkan adaylarının ortak söylemiydi.

Göreve geldiklerinde kimsenin ekmeğine dokunmayacaklardı.

31 Mart sonrası bu söz unutuldu.

Mazbatasını alan belediye başkanları göreve işçi kıyımıyla başladı.

***

Ama bu kez bir farkla…

CHP’li belediye başkanları bu sefer yalnızca rakip partilerden geçen yerlerde işçileri kapı önüne koymadı.

Aynı zamanda kendi partilerinden devraldıkları belediyelerde de kimsenin gözünün yaşına bakmadı.

***

Rakip partiden kazandıkları belediyelerde işten çıkarmaları kendi adamlarına yer açma olarak yorumlandı.

Ama bir önceki dönemde yönetimleri altında olan belediyelerde kendi adamlarını yemelerinin izahında zorlanıldı.

İşten atan, kamusal faydanın gözetilmesi, kamu kaynakları ve gücünün vatandaşa hizmete tahsis edilmesi gibi nedenlere sığındı.

İşten atılan ise asıl sebebin CHP içinde yaşanan çatışma olduğuna dikkat çekti.

***   

CHP’li belediye başkanlarının kendi adamlarını yiyecek kadar gözlerinin dönmüş olması parti içi çekişmede gelinen son noktayı gözler önüne serdi.

Bu durum ayrıca CHP’li belediyelerde kaç işçinin parti içi çekişmelerin kurbanı olduğu noktasında merak uyandırdı.

Merakımızın giderilmesi şeffaflık diye ortalığı ayağa kaldırıp devraldıkları belediyelerin bütçesini afişlerle ilan eden başkanlarının, göreve geldikten sonra kaç işçiyi ekmeğinden ettiklerini açıklamalarına kaldı.