Gittiği okulun akademik rekabetin yoğun olduğu bir kurum olduğunu da vurgulayan Guerin, "Parçası olmaktan keyif aldığım bir yerdi. Birçok kişi yarışmayı kazanmama olumlu tepkiler verdi" dedi.
Bugün biri Cambridge Üniversitesi'nden olmak üzere üç yüksek lisans derecesi bulunan Guerin, doktora çalışmalarını da sürdürüyor.
Aynı zamanda bir ortaokulda müdür yardımcısı olarak görev yapan Guerin, tecrübelerini öğrencilerini yüreklendirmek için kullandığını belirterek, "Fırsatlardan azami faydalanmanın yollarıyla ilgili konferanslar verdim. Bu sadece sınavlarla ya da akademik meselelerle ilgili değil. İlgilendiğiniz her konuda olabilir. Gerçekten keyif verici bir şey" diye konuştu.
CAMBRİDGE TARİHİNDEKİ EN GENÇ ÖĞRENCİ OLDU
Bir diğer üstün zekâlı çocuk Arran Fernandez (27) de ekstra baskı hissetmediğini söyledi.
Henüz 15 yaşındayken Cambridge Üniversitesi matematik bölümüne kabul edilen Fernandez, 1773'te kurulan üniversitenin tarihindeki en genç öğrenci oldu. Fernandez, 18 yaşına geldiğinde üniversite genelindeki matematik yarışmalarında herkesi geride bırakıp şampiyonluğunu ilan etti.
Üniversiteye gitmeden önce Surrey'deki evinde babası Dr. Neil Fernandez'den eğitim alan Arran Fernandez, "Üniversite tecrübelerim kesinlikle alışılmışın dışıdaydı ama bir şey kaçırdığımı da düşünmüyorum. Herkesin tecrübesi kendine göre benzersiz. Sosyal anlamda konuşursak yaşımı diğerleriyle hiç kıyaslamadım, o yüzden de kendimi diğer öğrencilerden farklı hissetmedim hiç. Üniversiteye başlamak herkesin hayatını değiştiren benzersiz bir tecrübe. 15 ya da 18 yaşında olmanız bir şeyi değiştirmiyor" ifadelerini kullandı.
Şu an Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin matematik bölümünde doçent olan Fernandez, hayatı boyunca hep elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını belirtti ve ekledi: "Ama bu benim kendi tatminimle alakalı; dışarıdan gelen baskılarla ilgisi yok."
Fernandez şöyle devam etti: "İnsanların genelde benden beklentilerinin yüksek olduğunu gördüm. Yaşım nedeniyle bir 'dahi' olduğumu düşünüyorlardı. Ama yabancıların algılarının ya da beklentilerinin psikolojimi etkilemesine ve üzerimde gereksiz bir baskı oluşturmasına izin vermedim."
"Çocuk dahi" ifadesinden hoşlanmadığını da belirten Fernandez, "Ben bir dahi değildim, şu anda da değilim. Sadece kendisine istisna eğitim fırsatları sunulan ve bu fırsatları en iyi şekilde değerlendiren biriydim" diye konuştu.
Elindeki fırsatların ve gördüğü desteğin kendisini herkesten daha iyi yapmadığını da sözlerine ekleyen Fernandez, "Aksine bana başkalarını aynı fırsatlar ve başarıları elde etmeleri adına destekleme konusunda ilham verdi" diye konuştu.
"SAHİP OLDUĞUM BECERİLER BANA İŞ HAYATINDA ENGEL OLUYOR"
Elbette üstün zekâlı bir çocuk olmak, kişinin her zaman istediğini elde edebileceği anlamına gelmiyor.
Jocelyn Lavin onlardan biri. Benzersiz müzik yeteneği nedeniyle genç yaşında Manchester'da bulunan Chetham Müzik Okulu'na kabul edilen Lavin, bir çocuk dahi olarak görülmenin kendisini olumsuz etkilemediğini söyledi.
Bununla birlikte özellikle iş hayatında insanların bazı görevlerin belli bir biçimde yerine getirilmesini istediğini de sözlerine ekleyen Lavin, "O kalıba uymuyor olmanızdan, olayları kendi bakış açısıyla düşünüp değerlendirmenizden hoşlanmıyorlar" ifadelerini kullandı.
Diğer işlerinin yanında öğretmenlik ve sekreterlik de yapan Lavin, birkaç hafta önce kendisi için mükemmel bir pozisyona başvurduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Başvuru formundaki soruları cevapladım. Araştırma becerilerim ve sayesinde bu iş için çok uygun bir aday olduğumu vurguladım. Ama bana verdikleri cevapta, forma yazdığım yanıtların beklentilerinin tam tersi olduğunu söylediler. Bu bana sahip olduğum becerilerin bana iş arayışımda ket vurduğunu düşündürdü."
EBEVEYNLER İÇİN ZOR BİR DURUM
Çocuk dâhilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Peki ya geri kalanlar? Eğitim muhabiri Wendy Berliner, bu noktada endişeye mahal olmadığını meselenin dehadan ziyade "kararlılık, azim, merak gibi karakter özellikleriyle alakalı olduğunu" söyledi.
MENSA'nın yetenekli çocuklar danışmanı Lyn Kendall, gruba dahil olan çocuklar bağlamında en dikkat çekici noktalardan birinin azimli olmaları olduğunu belirterek, "Öğrenmeye ihtiyaçları var" diye konuştu.
MENSA'nın 300 kadar üstün zekâlı çocuğun aileleri için bir destek grubu oluşturduğunu da sözlerine ekleyen Kendall, "MENSA ebeveyni olmak çok talepkâr bir şey. Yorucu, moral bozucu bir durum, bazı evlilikler bitme noktasına geliyor" dedi.
Gazeteci Berliner ise üstün zekâlı bir çocuğu olan kişilerin, "çocuklarına ebeveynlerini parlatacak bir şey muamelesi yapmaktan kaçınmaları" gerektiğini belirtti ve "Onun yerine onları rahat ve mutlu bir hayat yaşamaya yöneltin. En önemli şey bu" diye konuştu.
Diğer yandan birçok ebeveyn, üstün zekâlı çocuklar konusunda ne yapması gerektiğini bilmiyor. 4 yaşındaki Teddy'nin yüksek IQ'suyla haber olmasının ardından 38 aileden e-postalar aldığını belirten Kendall, "'Bizim evde de var böyle bir çocuk' deyip ne yapmaları gerektiğini soruyorlar" ifadelerini kullandı.
Kaynak: Mashable Türkiye