08 Eylül 2024
weather
25°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
25°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Türkgün Galeriler Gündem Umay Ana etkisi! Efsane onunla başladı...

Umay Ana etkisi! Efsane onunla başladı...

Türk tarihinde destanlarda, mitlerde ve halk anlatılarında karşımıza sayısız kadın kahraman çıkıyor. “Genel olarak avcı-toplayıcılarda, ana soylu bir akrabalık ilişkisi gözleniyor” diyen Prof. Dr. Muharrem Kaya, “Çünkü erkek av peşinde uzaklara gidiyor, bazen başarılı olamıyor. Çocuğun soyu anneye bakılarak takip ediliyor” sözleriyle, Türk mitolojisinde kadın kahramanların önemine dikkat çekti.

'ÖNEMLİ MESAJLAR VERİLDİĞİ GÖRÜLÜYOR' Kadını toplumdan ayrı ve dışlanmış olarak kabul etmenin mümkün olmadığını belirten Doç .Dr. Shurubu Kayhan, kadının zamanda ve mekan değişikleri karşısında aile ve toplum anlayışı içindeki yerinin de değişiklik gösterdiği konusunda Prof. Dr. Muharrem Kaya ile hemfikir. Doç. Dr. Kayhan, "Geniş bir alana yayılan Türkler farklı zaman dilimleri içinde çeşitli devletler kurmuşlar. Bu da farklı medeniyetlerle teması da beraberinde getirmiş. Cesaretle, mücadele, savaş ve zafer elde etmek Türk kadınının başlıca özelliklerinden. Türk kadınının dünyada eşi emsali yoktur. Bu mücadele kiminde elinde silahla, kiminin dilinde sözle, kiminde kaleminde yazı iledir. Türk kadını yeri geldiğinde halkına evlat yetiştiren, yeri geldiğinde eşi yoksa ocağına er olan, gerektiğinde de devlet yöneten, savaşan, topraklarına ve halkına sahip çıkan örnek kadındır. Toplumda geniş yer edinen, halkı tarafından sevilip sayılan kadın figürlerin aslında diğer kadınlar için de önemli bir örnek oldukları ve onlar üzerinden mesaj verildiği görülüyor" diye konuştu.
'KADIN İYİLİĞİN, GÜZELLİĞİN, CÖMERTLİĞİN SİMGESİDİR' Halk edebiyatı türlerindeki kadın kahramanların; alp kadın, bilge, ideal eş, ideal anne, aşık kadını, bahşı/şifacı, büyücü, kurtarıcı, cariye, süt anne gibi özelliklere sahip olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kayhan, bu kadınların iyiliği, bilgeliği, güzelliği, zerafeti, cömertliği, hoş görüyü temsil ettiğini vurguladı. "Türk halklarında savaş dönemlerinde kadın kahramandır, erdir, bilgedir, halkını yöneten başçıdır. Barış döneminde ise kadın, erkeğin eşi ve çocuklarının anası olmak gibi önemli bir göreve sahip. Bunun yanında gerektiğinde ata binen, savaşabilen alp tipi erkeğe uygun bir görünüm arz ediyor " dedi.
'KADIN ARTIK KENDİ HAYATINI YÖNLENDİREN BİR BİREY OLARAK İŞLENİYOR' Anlatılarda ve metinlerde yer alan bütün bu kadın karakterlere rağmen, "Sanayi toplumuna geçtiğimizde bunlar alt üst oluyor. Kapitalist ilişkiler, kadını da bir ekonomik birim haline getiriyor ve artık kültürel eserlerimizde çalışan kadını, hayatını kendisi yönlendiren kadınları görüyoruz" diyen Prof. Dr. Kaya, artık kadının sosyal yükümlülükleriyle değil, kendi arzusuna göre hayatını yönlendiren bir birey olarak kültürümüzde işlendiğini de belirtti.  
'YERLEŞİK HAYATA GEÇTİKTEN SONRA...' Prof. Dr. Muharrem Kaya ve Doç. Dr. Shuburu Kayhan'ın belirttiği üzere mitolojik unsurlarda üreten, bereketle bağdaştırılan, dünyanın oluşmasına sebep olan, savaşçı ve güçlü kadın nasıl oldu da günümüzdeki 'kırılgan ve nahif kadın' olarak anılma noktasına geldi? "Bu kırılma nasıl oldu?" sorusuna Prof. Dr. Muharrem Kaya, "Bu kırılma, Türklerin Anadolu’ya gelip tarıma ve yerleşik hayata geçmesiyle oldu" diyerek cevap verdi. Düze inen göçebe Türklerin, Selçuklu'dan itibaren şehirde, yazılı kültürle tanıştığını söyleyen Kaya, "Bu kültür Arap, İran kültürünün etkisindeki erkek egemen bir özellik gösteriyordu. Osmanlı toplumunda ise kadının bu yapı içinde sosyal rol üstlendiğini görüyoruz. Halk hikâyelerinde, mesnevilerde, Divan şiirinde kadın pasif bir konumda" ifadelerini kullandı.
'KESİN ÇİZGİLERLE ANLATILMASI MÜMKÜN DEĞİL' Prof. Dr. Muharrem Kaya, çoban toplumun aktif kadın tipiyle, tarım toplumunun pasif kadını arasındaki geçişi, yine Dede Korkut Kitabı’nda gördüğümüzün altını çizdi. Yaşanan bu kırılmanın herhangi bir devlette ya da herhangi bir aşamada gerçekleşti diyerek kesin çizgilerle anlatılmasının mümkün olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Kaya, "Bu süreç yüzyıllardır sürüyor. Tek tip bir toplum yok. Anadolu’ya gelen Türkler bile farklı coğrafyalarda farklı kültür daireleri içinde yaşıyorlar. Bu kadar geniş coğrafyaya yayılmış bir milletin böyle çok değişik özellikleri göstermesi de son derece normal" diyerek sözlerini noktaladı. Kaynak: Milliyet
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
6 bin yıllık gizem! Aramızda yaşıyorlar... Türk şaman tek tek anlattı

6 bin yıllık gizem! Aramızda yaşıyorlar... Türk şaman tek tek anlattı