Filistin Büyükelçiliği'nde gerçekleşen görüşmede son günlerde Mescid-i Aksa'da yaşanan gelişmeler ve bölgeye ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
KAHVECİ: İSRAİL'İN BU BARBAR VE VAHŞİ TAVRINI KINIYORUZ
Türkiye Cumhuriyeti'nin her zaman ve her şartta Filistin'in yanında olduğunu belirten Genel Başkanımız Önder Kahveci, İsrail devletinin zulmünün kabul edilemez olduğunun altını çizdi.
Kahveci, "İsrail Devleti’nin kurulduğu 14 Mayıs 1948’den beri Filistin kan ve gözyaşının adresi olmuştur. Soykırımın, işgalin ve barbarlığın her türlüsünü sergileyen İsrail Devleti, adeta bir terör örgütü gibi davranmakta; silahsız, masum, kadın, çocuk, yaşlı, engelli demeden, işgal politikalarına karşı çıkan herkesi katletmektedir.
Bilindiği gibi Kudüs, 3 semavi dinin de kutsal kabul ettiği değerleri içinde barındıran, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir. İnsanlık binlerce yıllık tarihinde en kanlı mücadelelerini din üzerinden yürütmüştür. Kudüs ise Müslümanların kadim kıblegâhı, bütün semavi dinlerin ortak mekanıdır. Dünyaya barış ve huzur ancak bütün inançlara saygı çerçevesinde geliştirilecek bir süreç sonucunda, Kudüs’ün maneviyatına halel getirmeden, evrensel hukuka ve tarihi gerçeklere uygun bir çözümle gelecektir. ,
Halbuki İsrail’in, 1967 yılında 6 Gün savaşları sonunda Müslümanların kontrolündeki Kudüs’ü işgal etmesiyle, bitmeyen bir kavganın da fitili ateşlenmiştir. İbadethanede dahi silahsız sivil halka mermi yağdırmaktan çekinmeyen İsrail’in hamurunda katliam ve soykırım olduğu da bir kere daha görülmüştür.
Türkiye Kamu-Sen olarak İsrail’i yaptığı bu vahşet ve barbarlık nedeniyle şiddetle kınıyor, katliamlarına derhal son vererek 1967 öncesi sınırlarına çekilmeye çağırıyoruz. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatını, İsrail’e karşı etkili bir tavır almaya davet ediyoruz. Kardeş Filistin halkına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Katliamda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyor, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Filistinli kardeşlerimizin haklı davalarına sonuna kadar destek olacağımızı tüm kamuoyuna bir kere daha ilan ediyoruz" dedi.
FAYED MUSTAFA: TÜRK HALKININ DESTEĞİ BİZE GÜÇ VERİYOR
Filistin Büyükelçisi Fayed Mustafa ise Genel Başkanımız Önder Kahveci ve heyetimize Filistin halkı adına teşekkür etti. Mustafa, "Son günlerde Mescid-i Aksa'da yaşanan vahşet bir kez daha dünyanın gündeminde yer almaktadır. İsrail devletinim yaptığı insanlık dışı saldırılar sonucunda onlarca vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yüzlerce vatandaşımız ise yaralanmıştır. Tüm dünyanın gözü önünde orada bir vahşet yaşanmaktadır. Kutsal Ramazan ayımızda İsrail'in sergilediği bu zulme dünya kamuoyu sessiz kalmamalıdır. Türk halkının desteği geçmişte olduğu gibi bugün yine bizlere güç vermektedir. Türkiye Kamu-Sen heyeti olarak bu ziyaretiniz ve desteğiniz bizleri mutlu etti. Türk milletine sizlerin aracılığıyla Filistin halkı adına teşekkürlerimi sunuyorum" dedi.
KAHVECİ: O TOPRAKLAR BİZİM MUKADDES EMANETİMİZDİR
Ziyaretin ardından çıkışta basın mensuplarına değerlendirmelerde bulunan Genel Başkanımız Önder Kahveci, "Yıllardan beri bir soykırıma uğramış, mağdur ve mazlum millet rolünü kimseye bırakmadan devlet terörü estiren İsrail’in, Filistinli kardeşlerimize uyguladığı insanlık dışı saldırı ve tecrit hepimizin yüreğini yaralamaktadır. "Yıllardan beri bir soykırıma uğramış, mağdur ve mazlum millet rolünü kimseye bırakmadan devlet terörü estiren İsrail’in, Filistinli kardeşlerimize uyguladığı insanlık dışı saldırı ve tecrit hepimizin yüreğini yaralamaktadır. İsrail, bir süre ara verdiği vahşetine geçtiğimiz günlerde yeniden başlamış, Müslümanlığın ilk Kıblegâhı, kutsal ibadethanesi Mescid-i Aksa’da nöbet tutan Filistinlilere saldırmış, çok sayıda Filistinliyi katletmiştir.
Çocuk, yaşlı, genç demeden, gözünü kırpmadan insanlık suçu işleyen İsrail’e 1947’den beri döktüğü kanlar, aldığı canlar yetmemiş olacak ki, şimdi yeni bir katliama daha girişmiştir. Yıllardır süren bu vahşete göz yumulması, İsrail’in yıllardır uluslararası hukuka ve anlaşmalara aykırı bir biçimde Filistin topraklarını işgal etmenin de ötesinde İslam dünyasının kutsallarına açık bir saldırı cüretini göstermesine yol açmıştır. İslam dünyası tek yürek, tek ses olmadığı sürece dünyanın her köşesinde Müslüman kanının akmaya devam edeceği bilinmelidir. Bu noktada ayrılmanın, bölünmenin kimseye bir yarar sağlamadığı, yalnızca ülkemiz ve İslam ümmeti üzerinde oyun oynayanların ekmeğine yağ süreceği açıktır. Batı’nın yaptırım içermeyen göstermelik açıklamalarının İsrail vahşetini durdurmaktan öteye daha da cesaretlendirerek azdırdığı görülmektedir. Bu bakımdan İslam toplumlarının ortak karar alması ve Batı’yı da bu kararlara uymaya zorlaması, bu coğrafyada huzur ve barışın sağlanması için vazgeçilmez zorunluluk, dünyanın dört bir yanında zulme uğrayan mazlum milletler açısından da hayati derecede önemlidir.
Öte yandan bizim için Filistin davası, insanlık tarihi boyunca süregelmiş bir mücadeleyi ifade eder. Filistin, bize “Kanla alınan bu topraklar parayla satılamaz” diyen Abdülhamit Han’ın hatırası, Kabe’den önceki Kıblegâhımız olması dolayısı ile de mukaddes emanetimizdir. Bu nedenle hain saldırılarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralı Müslüman kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. Değerlerini yitirmemiş, olaylara tarafsız bakabilen tüm insanlık âlemi; Birleşmiş Milletlerden, yıllardır hukuku hiçe sayan İsrail’den yaptıklarının hesabının sorulmasını beklemektedir. Ne yazık ki, İsrail’in yaptığı zulüm, soykırım ve işkence uluslararası kuruluşlar tarafından görmezden gelinirken; Müslüman ülkelere en küçük bir olumsuzlukta her türlü yaptırım ve NATO müdahalesi için anında karar alınabilmektedir. Bu durum, Birleşmiş Milletlerin de olaylara siyasi yaklaşım gösterdiğinin en açık delilidir. Türkmeneli’ni görmezden gelen, Doğu Türkistan’ı yok sayan, Kafkaslar’a kör bakanların artık seslerini yükseltme zamanı gelmiştir. Bütün İslam alemi barışa ve huzura hasrettir; bu hasret sona ermelidir.
Türkiye Kamu-Sen olarak, 74 yıldır bütün insani değerleri ayaklar altına alan, kural tanımaz uygulamalarıyla kanımızı donduran İsrail’i şiddet ve nefretle kınıyoruz. Her şeye rağmen inanıyoruz ki İsrail, bir gün akıttığı mazlum Müslüman kanında boğulacak, uyguladığı devlet terörünün ve insanlık suçunun hesabını er geç ödeyecektir” dedi.