22 Kasım 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram

Beyin ile makinenin yakınlaşması ve gelecek

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bugün insan beyni ile bilgisayarları, makineleri ve yapay zekâyı tasarlıyoruz. Peki ya tasarladıklarımız bize ihtiyaç duymadan tasarlar ve üretir hale gelirse?

Konuya sert bir giriş oldu ama Ray Kurzweil isimli gelecekçi (fütürist) diyor ki; “Teknoloji artık araçlar yapmanın ötesine geçiyor, önceki yenilikçi araçları kullanarak daha güçlü bir teknoloji yaratma sürecindeyiz.” Kurzweil’e göre teknoloji geliştikçe teknolojinin gelişme hızı da artacak.

Bir önceki yazımda ismi geçen, bugünün bilgisayarlarının mimarı Von Neumann da diyor ki; “İnsan yaşam biçimindeki değişimler ile teknolojik ilerlemenin gittikçe hızlanması, insan ırkının tarihinde kökten bir değişiklik yaşatacak ve bir tür tekillik ortaya çıkacak. Bu noktadan sonra, bildiğimiz insan hayatı devam edemeyecek.”

İşte bahsedilen bu tekillik (singularity) ile üstün bir yapay zekâ, üstün bir makine, inorganik bir zekâ, insandan akıllı olabiliyor. Bu noktadan sonra neyin nasıl gelişeceğini takip ve tahmin etmek imkânsız oluyor. Bir karadelik ve ötesi, nasıl ötesi bilinmediğinden “tek” tanımlanıyorsa buna da tekillik deniyor. Karmaşık değil mi? Buna neden tekillik denildiğini biraz daha irdeleyelim.

Beyne benzer makineler ve grafen gibi teknolojilerle bugünden daha düşük enerji ile gerçek zamanlı işlemin mümkün olduğunu hayal edin. Diğer yandan da beyin ile bilgisayarlar arasındaki arabirimler gittikçe daha da gelişiyor. Beyinden bilgisayara, bilgisayardan beyne. Böyle bir dünyada artık bilgisayar (yapay inorganik zekâ) beynin bir uzantısı haline geliyor. Ya da tersi! İşte bu nedenle tekillik deniyor.

Bunun geleceğinde neler olabilir? İnsanın ömrünü uzatmak için organ çalışmaları yapması? Pacific Rim filmindeki gibi bilgisayarlar ve birbirleriyle zihinsel olarak bütünleşen iki insanın robotu kullanabilmesi? Bugünün İHA’larında ani manevraları beyin arabirimi ile pilot düşündüğü anda yaptırabilmek? Daha ötesi? Kendi kendine görevi yerine getiren düşünebilen robotlar? İnsansı robotlar, robotsu insanlar, cyborglar?

Terminator’ü hatırlarsınız, Skynet isimli bir ağ, tamamen yapay zekâ, avcı bir robot. Her yerin gözlendiği, izlendiği, insanın köle olduğu bir dünya. Bir avuç insanın makinelere karşı asi çıkışları. Distopyadan bakarsak bu şekilde bir dünyanın teknolojileri bugün geliştiriliyor; yapay zeka, nöroteknoloji, sanayi 4.0, grafen, 3D yazıcılar, 5G… Bir zaman makinemiz eksik.

Gördüğünüz gibi fark etmeden sinema ve televizyonlar ile bu geleceğe de hazırlanmışız. Peki, bizi Skynet’ten koruyan ne olacak? Nasıl bundan 80 yıl önce robot kanunları yazılabildiyse, bugün bunun üzerine eklenecek yapay zekâ ve nöroteknoloji kanunları kötümser senaryoları bir seviyeye kadar ortadan kaldırılabilir. Bu bilimsel çalışmalar, hayatı ve insanı refaha kavuşturabilir, teknoloji üreten teknolojiler, dünyada savaşa konu olan birçok konuyu da çözebilir.

Çözebilir ama ya birileri insan zihnini bir makineye kaydedilebilir ve geri yükleyebilir hale gelirse? Gerçekleşeceğini sanmasam da, dini olarak da çok tartışılacak bu ve benzeri başlıklar, bugün, işte bu gelecekçiler tarafından dillendiriliyor. Bu noktada Ray Kurzweil’in Google’da yapay zekâ için çalışmaya başlamadan önce Rockefeller Vakfı için çalıştığını, John von Neumann’ın yine Rockefeller bursu ile okuyan bir Macar Yahudi'si olduğunu, Einstein ile zaman makinesi deneylerine katıldığını, Ray Kurzweil’in diğer gelecek öngörülerinden birinin de tek dünya devleti olduğunu, Hollywood bilim kurgu dünyasına da yine benzer tayfanın hâkim olduğunu bilelim. Dolayısıyla bu konular her ne kadar bilimin objektifliği içerisinde ilerliyor gibi görünüyor olsa da, sonuçta bir hedefe doğru tüm dünyayı sürüklüyor olabilir, manzaranın bu tarafını da bilelim. “Ooo süper yapmışlar” demek yerine, bu konuları (beyin, beyin bilgisayar arabirimleri, nöroteknoloji, yapay zekâ, tekillik, robotik) ve arkasındakileri bilmeliyiz. “Ehlileştirilmiş yapay zekâları” ve hatta “karşı yapay zekâları” geliştiriyor olmalıyız. Bu konulara halkı da bilinçlendirerek yaklaşıyor olmalıyız.

Son söz olarak, düşünüyorum da, Terminator’deki gibi bir distopya var olsaydı, orada insanlığı koruyan sözüm ona asiler biz Türkler olurduk. Çalışalım.

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *