22 Kasım 2024
weather
13°
Twitter
Facebook
Instagram

Koronavirüsten korunma yolları

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, şu ana kadar dünya genelinde 2.200’ün üzerinde ölüme sebep olan koronavirüsünden korunma yollarını Türkgün’e anlattı. İnsanların emin olmadıkları zeminle ve aletlerle temas halinde bulunduktan sonra sık sık ellerini yıkamalarını tavsiye eden Ceyhan, birçok hastalığın yayılmasında büyük kaynak teşkil eden “öpüşerek selamlaşma” âdetinden de uzak durulması gerektiğini ifade etti.

ARALIK ayında Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkıp dünyaya yayılan koronavirüsünden (Covid-19) ölenlerin sayısı 2.200’ün üzerine çıktı. Vaka sayısı 76 binin üzerinde olan hastalıkta ölümlerin çoğu salgının ilk görüldüğü Çin’de gerçekleşse de virüs dünyanın birçok bölgesine yayılmış durumda. Komşu ülke İran’da 5 kişinin hayatını kaybetmesi Türkiye’de de tedirginliğe sebep olurken Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan gazetemize açıklamalarda bulunarak virüsün ulaştığı son noktayı ve alınması gereken tedbirleri anlattı.

‘ZOONOTİK BİR HASTALIK’

Virüsün insanlara hayvanlar yoluyla geçtiği söyleniyor. Özellikle yarasalardan bahsediliyor, bunun doğruluk payı var mı?

Koronavirüs de aynen influenza yani grip gibi zoonotik bir hastalık. Temel kaynağı kuşlar. Çünkü influenza genellikle su kuşlarıyla başlıyor, bazen direkt olarak ama çoğunlukla başka bir aracı hayvanla bulaşıyor. Domuz gribini hatırlarsınız, orada ana konak domuzdu ama sonra insandan insana bulaşma özelliği kazanınca artık insanlar arasında dolaşan bir virüs haline geliyor. Dolayısıyla ilk kaynağın çok da önemi kalmıyor. Koronavirüsler de 1960’lardan beri bilinen, insanlarda hastalık yapan ama genellikle hafif solunum yolu enfeksiyonu şeklinde seyreden hastalıklarken ilk kez 2002 yılında bir salgınla karşımıza çıktı. Meşhur SARS salgını. Orada da olayın bir yarasadan başladığı gösterildi. Daha sonra arkasından MERS dediğimiz salgını yaptı. Orada da yine yarasadan başladığı gösterildi. Ama SARS’ta yarasa direkt insanlara bulaştırmıyordu. Orada bir yaban kedisi aracılığıyla bulaşma oldu. MERS’te de yarasadan deveye, deveden insana bulaşma şeklinde oldu. Ama her ikisinde de insandan insana bulaşma özelliği kazandığı için şu anda kimden bulaştığının çok bir önemi kalmadı. Çünkü insandan insana özel yayılıyor zaten.

Yarasa çorbası içildiği için bulaştığı iddia ediliyor…

Onu kimse bilmiyor. Zaten sonra Çinliler açıklama da yaptı, bizim kültürümüzde yarasa çorbası diye bir şey yoktur, daha çok Pasifik adalarında kullanılan bir gıda diye. Ama şunu da bilmiyoruz, yarasadan insana direkt bulaşabiliyor mu? Çünkü diğer ikisinde öyle olmadı, yarasadan insana direkt bulaşmadı. Birinde arada develer vardı, diğerinde kediler.

‘KOMPLO TEORİLERİ ÜRETİLİYOR’

Biyolojik silah olarak üretildiği de iddia edildi…

Bu tamamen bir komplo teorisi. Çünkü henüz öyle bir teknoloji olduğuna dair bir emare yok, bir de şöyle düşünün: Öyle bir teknoloji birinin elinde olsa, yani bir geni istediği şekilde şekillendirip buna istediği özellikleri, yani öldürücülük, bulaşıcılık, insandan insana bulaşma özellikleri kazandırabileceksin sonra bunu bir virüs haline getirip insanların arasına atacaksın. Dediler ki Çinliler kendi nüfusunu kontrol altına almak için yaptı. Çin’de birkaç bin ölümün bir buçuk milyarlık nüfusu azaltmak için hiçbir etkisi olmayacaktır. Bir ikincisi dışarıdan başka bir ülke Çin’e büyük sayıda zarar vermek için yapmış olsa o zaman yüzde yüz öldürücü olan, bulaşma özelliği kızamık, suçiçeği kadar yüksek olan bir virüsü elde eder, öyle koyarlardı. Şu anda mesela koronavirüsün bulaşma katsayısı 2 ile 3 arasında gibi görünüyor. Bu şu demek, yani bir hasta kaç kişiye bulaştırabiliyor, mesela kızamıkta bu oran 15 civarında. Aynı komplo teorileri grip salgınlarında, SARS’ta, MERS’te de ileri sürüldü ama onların söylediği amaçlardan çok uzak olduğu ortaya çıktı.

‘ÇİN’İN VERDİĞİ RAKAMLAR…’

Toplam ölü sayısının Çin devletinin dünya kamuoyuyla paylaştığı sayıdan çok daha fazla olduğu da söyleniyor

Çok mümkün değil. Şu anda insanların artık evlerinin önü, şapkasının üzerindeki desen bile uzaydan izlenebilirken böyle bir şeyi gizlemek mümkün değil. Hasta sayısı daha fazla mıdır? Bu olabilir, ama bu gizlemekten çok teknolojik olanaklarla ilgili bir durum. Çin’de şu anda diğer ülkelerdeki gibi bir takip sistemi yok. Olması da çok zor zaten. Şu an hastalık bulguları nedeniyle hastaneye başvuran kişilerin sayısını veriyor Çin. Daha hafif bulguları olduğu için hastaneye gitmeyen insanlar da olabilir. Çünkü çok ciddi bir yoğunluk var orada. Hastanelerin önünde ciddi kuyruklar var, çok fazla şikâyeti olmayıp hekime gitmeyenler de olabilir. Vardır muhtemelen.

‘DONDURULMUŞ GIDALARA DİKKAT’

Bu virüs, Çin’den gelen ürünler vasıtasıyla bulaşabilir mi insanlara?

Covid-19 dediğimiz yeni koronavirüsle ilgili bilmediğimiz şeyler var. Çok yeni bir olay çünkü. Diğer koronavirüslerden bildiğimiz en fazla 4 saat kadar dış ortamda canlı kalabildiği. Dolayısıyla Çin’den buraya gelen ve günlerdir, haftalardır, aylardır, dış ortamda bekleyen malzemelerde; işte elektroniktir, oyuncaktır, kuru gıdalar falan bunlar dahil herhangi bir risk söz konusu değil doğal olarak. Sadece virüsler dondurulmuş ortamlarda daha uzun süre canlı kalabildiği için dondurulmuş gıdayla ilgili bir risk olabilir. Onun dışındaki ürünlerde herhangi bir risk söz konusu değil.

‘SÜPER BULAŞTIRICI İNSAN TEHLİKESİ’

Hastalık giderek dünyanın birçok bölgesine yayılıyor. Komşu ülke İran’da beş kişi hayatını kaybetti. Türkiye’de de insanlar tedirgin durumda…

Bu gibi durumlar biraz virüsün bulaşma özelliği ve bulaştırıcılık katsayısı ile ilgili. Mesela şu anda Japonya’nın Yokohama Limanı’nda karantina altında tutulan Diamond Princess gezi gemisindeki vaka sayısı 634’e yükseldi. Orada baktığınız zaman test yapılanlarda pozitif çıkma oranı yüzde 23 civarında. Dolayısıyla böyle bir ortamda çok daha hızlı bulaşabiliyor. Ama diğer ülkelere bakarsanız ilk defa Kore’de 100’ü geçti vaka sayısı. Birçok ülke bir, üç gibi rakamlarda kaldılar. Alınan önlemlerle tespit edilen kişileri karantinada, izolasyonda tutarak bu gibi önlemleri aldığınız sürece şu andaki seyriyle -ama bu her an değişebilir, mutasyon oluyor virüslerde- birdenbire daha bulaşıcı hale gelebilir. Bir ikinci tehlike de “süper bulaştırıcılar” dediğimiz insanlar var. Mesela İngiltere’deki olay böyle oldu. Bir kişi gitti Alpler’de kayak yaparken 8 kişiye bulaştırdı, oradan İngiltere’ye gitti, 15 kişiye bulaştırdı. Bu gibi insanlar böyle 100’ün üzerinde insana bulaştırabiliyor. Nedenini çok iyi bilmiyoruz ama bu bilinen bir gerçek, influenzada da var. Böyle olaylar olursa işin rengi değişebilir. Tabii Çin’den gelenlere karşı önlem alıyorsunuz, şu anda Çin’le uçuşlar durdurulmuş durumda, termal kamerayla izliyorsunuz. Ama şunu gördük ki ateş çıkmadan da insanlar bulaştırabiliyor.

Ateş düşürücü kullanıp, termal kameradan geçebilmek mümkün mü?

Olabilir ama hiç ateşlenmeden de bulaştırıyorlar. Mesela gemide tespit edilenlerin birçoğunun ateşi yüksek değildi. Ateşin yükselmemesinin önemli bir nedeni de şu; hastalık özellikle immün (bağışıklık) sistemi zayıf olan yaşlı kişilerde daha çok görülüyor. Bunlar çoğu zaman ateş cevabı da veremiyorlar. Zatürre olup ölüyor bir kısmı, ateşi hiç yükselmeyebiliyor. Önlem olarak bundan fazla ne yapılabilir derseniz açıkçası çok fazla bir şey yapılamaz. Hatta bazen olması gerekenden fazla tedbirler alındığı da görülüyor. Fakat yaşamı zora sokacak önlemler almanın da çok anlamı yok. Çünkü dikkat ederseniz, hastalığın görüldüğü ülkelerin birçoğu bizden daha fazla önlem alabilecek teknolojik imkânlara sahip ülkeler. Virüsün tespiti için birçok imkana sahip ülkelerde de görüldü bu virüs. Siz Çin’le transportasyonu sınırlayabiliyorsunuz ama Çin’le teması olan biri Avrupa’nın bir ülkesinden gelebiliyor. Birçok vaka böyle çıktı.

‘AŞI BİR YILDAN ÖNCE MÜMKÜN DEĞİL’

Koronavirüsün aşısının ne zamana yetiştirilmesi düşünülüyor?

Bu konuda bir defa aşısı üretilecek diye bir şey söylemek mümkün değil. Ya da etkin bir tedavisi bulunacak diye bir şey söylemek de mümkün değil. Belki de hiç bulunamayacak etkin bir ilaç. Çünkü bugün dünyada yüzyıllardan beri insanları öldüren, zarar veren birçok hastalığın bu kadar uğraşmaya rağmen etkin bir aşısı bulunamadı. Yoğun çalışmalar yapılıyor şu anda, Çin’deki çalışmaları bilmiyoruz, açıklamıyorlar ama Çin dışında 12 grup çalışıyor aşı üzerinde. Ama nereden bakarsanız bakın etkin bir aşının uygulamaya girmesi bir yıldan daha önce çok mümkün gibi görünmüyor. Bazen gazetelerde haber çıkıyor, 3 ay 4 ay sonra diye; bunlar bir molekülün keşfedilmesi için verilen süreler. Bir molekül keşfedildikten sonra bunun insanlarda kullanılabilmesi için önce hayvanlarda denenmesi lazım, hayvanlarda denendikten sonra küçük sayıda insanlarda güvenilirlik çalışması, sonra etkinlik çalışması, sonra daha geniş gruplarda etkinlik ve güvenilirlik çalışması gibi en az dört kademeden geçen araştırmaların yapılması lazım.

‘SELAMLAŞMA ADETLERİMİZ VİRÜSÜ BULAŞTIRABİLİR’

İnsanlar bu hastalıktan korunmak için neler yapmalı?

İnsanlar bir defa bu hastalıktan korunmak için değil, özellikle solunum yoluyla bulaşan hastalıkların sık görüldüğü kış aylarında ama genelde bunu bir alışkanlık haline getirerek hayatlarının her döneminde belli alışkanlıklar edinmeleri lazım. Birçok ciddi hastalık aynen koronavirüs gibi damlacık yoluyla bulaşıyor. Damlacık dediğimiz; öksürürken, hapşırırken ağzımızdan sıvı parçacıkları şeklinde gözle görülmeyen küçük parçacıklar çıkar. Bu virüsler bunlara tutunarak dışarı çıkarlar, o yüzden de zaten en az 1 metrelik mesafeden bahsediyoruz. O mesafeye kadar öksürük, hapşırık direkt bulaşabilir, ama bunun dışında esas tehlike hastanın etrafındaki işte masa, telefon, otobüsteki tutamaklar, oturulan koltuklar… Yani ortak kullanılan birçok yer… Buralara elimizi değdirip, ağzımıza burnumuza götürdüğümüzde alırız virüsü. Sadece koronavirüsü değil şu anda Türkiye’de gripten çok sayıda insan hastalanıp ölüyor, menenjit, zatürre, orta kulak iltihabı, sinüzit, suçiçeği, kızamık bunların hepsi çok sayıda var. Bu tedbirleri alırlarsa hepsine karşı korunurlar. Ne yapacaklar? Hasta insanlara bir metreden fazla mesafede yaklaşmayacaklar, eğer böyle bir zorunluluk varsa maske kullanacaklar, öksürürken, varsa bir mendile, yoksa kolumuzun içine öksürüp hapşırmayı öğreneceğiz. Sık sık el yıkamayı öğreneceğiz, özellikle emin olmadığımız bir zemine, alete dokunduktan sonra mümkünse suyla, sabunla, değilse artık hepimizin yanımızda alkollü el dezenfektanlarını taşıma alışkanlığı edinmemiz lazım. Çünkü her yerde su ve sabun bulamayabilirsiniz ama onunla hemen temizleyebilirsiniz. Çok önemli bir konu da artık şu öpüşerek selamlaşma adetinden biraz uzak durmamız lazım. Çünkü çok büyük bir kaynak o. Bakın mesela hacılar aracılığıyla menenjit mikrobu geliyordu Türkiye’ye. Onun için aşılar yapıyoruz, ama en çok bulaşma yolu sarılmakla oluyor. Onun yerine el sıkışmayı öğrenmemiz lazım. Bunlara dikkat edersek hem koronavirüsten hem influenzadan hem de solunum yoluyla bulaşan birçok hastalıktan korunmuş oluruz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *