Habertürk'te tuhaf kahkaha atan kadın!
Ramazan ayı bu sene koronavirüs salgını ile mücadele edilen günlere denk geldi. Belirli tarihlerde genel sokağa çıkma yasağının olduğu günleri yaşıyoruz. Bir de 20 yaş altı, 65 yaş üstüne özel sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Doğal olarak herkes ailesiyle daha çok beraber oluyor. Televizyon kanalları da bu duruma göre daha eğlenceli, komedisi, mizahı çok diziler, sinema filmleri ve programlar yayınlıyor. Ciddi bir program sunması gereken Habertürk isimli kanal ise, diğer televizyon kanallarıyla adeta rekabete girmiş ve Fatih Altaylı’nın sunduğu “Teke Tek” isimli programına “Kahkaha atan kadını” çıkarmış… Ben programın olduğunu ve yazılarıma çok malzeme vereceğini bildiğim halde izlemedim. Nasıl bir program olduğunu sosyal medyada yazılan yorumlardan gördüm. Ertesi gün de videolar paylaşıldı, haberler yapıldı, Meral Akşener programa resmen ‘kahkaha’ atmaya çıkmış… Türkiye’de 3 bini aşan sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiş, ölüm-kalım savaşı veren hastalarımız var ama Meral Akşener dakikalarca kahkaha atabiliyor. Bayan dediğinde biraz edep, biraz adap olur değil mi? Ölüye-diriye saygın yok, bari biraz kendine saygın olsun. Ama nerede?
Ben şimdi Fatih Altaylı ve Meral Akşener arasında geçen diyalogları yazacağım ama eğer videolarını izlemediyseniz muhakkak izleyin. Çünkü böyle bir kahkaha atabilen başka birini görmeniz mümkün değildir.
Fatih Altaylı: Koltukta otururken, yani bakanlığınız döneminde, güçlü ve etkili olduğunuz dönemde bu söylediklerinizden hangisini, yani hastane mi, köprü mü, yol mu yaptı da şimdi konuşuyor diye soruyorlar size.
Meral Akşener: İçişleri Bakanı olarak mı?
Fatih Altaylı: Evet
Meral Akşener: “Güzel soru” kahkahalar... “Çok iyi ya...” kahkahalar “Çok iyi...” kahkahalar...
Fatih Altaylı: Niye böyle güldünüz?...
Meral Akşener: Sekiz ayda çok şey yaptık dermişim... Kahkahalar...
Fatih Altaylı: Bir vatandaş da diyor ki, madem Sağlık Bakanını ve Sağlık Bakanlığının yaptığı işleri doğru buluyor. O Bakanı oraya getirenin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu, o Bilim Kuruluna karar verenin de Cumhurbaşkanı olduğunu niye göz ardı ediyor?
Meral Akşener: Kahkahalar, kahkahalar, yine kahkahalar... Şimdi, güzel soru... Fatih Altaylı: Ben elçiyim...
Meral Akşener: Bir şey demiyorum, bir şey demiyorum…
***
Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) “Gülmenin aşırısı, kalbi öldürür” buyuruyor ya, Meral Akşener gülmeyi bırak kahkaha derecesini bile aşmış durumdaydı. Kalbi nasıl ölü hale geldiyse üç bin vatandaşımızı kaybettiğimiz şu günlerde utanmadan, sıkılmadan dakikalarca kahkaha atmıştır.
Oysa MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, bir televizyon programında kendisine yöneltilen “Halk sizin gülümseyen yönünüzü çok bilmiyor. Daha soğuk, mesafeli ve daha sert bir siyasi lider olarak tanıyor” cümlesine tüm siyasilere ders ve örnek olacak “Halkın ağladığı bir yerde, liderin gülmesi yakışık almaz” cevabını vermişti. MHP’de iken hiçbir şey öğrenmediği anlaşılan Meral Akşener, gittikten sonra kendini tamamen dağıtmıştır. Psikolojisi gerçekten kötü durumdadır. Mitinglerde, televizyon programlarında çıkardığı garip ve tuhaf sesler… Milyonların önünde dakikalarca attığı kahkahalar gösteriyor ki artık evine çekilip babaanne olma vakti gelmiştir. Gerçi torunu ona “Meral dede” diyormuş. Olsun, evinde bir köşeye çekilip güzel torununu sevmelidir. Ruh sağlığı her şeyin başıdır. Nerede ağlayacağını, nerede güleceğini bilmeyen siyasiler bu toplum için külfettir.
ÖMRÜNÜ MHP DÜŞMANLIĞINA ADAMIŞ FATİH ALTAYLI
Fatih Altaylı’nın bu özelliği kendisini bildim bileli hiç değişmedi. Böyle gelmiş böyle gider karakterinde birisi. Elbette MHP’yi mecbur sevecek diye bir şey de söz konusu değil. MHP’yi sevmeyebilir ama saygılı olmak zorundadır. Meral Akşener’i konuk ettiği programda haddini, edebini aştı. Birisi program esnasında kendisine tepki gösteren bir mail atıyor. Onu sessiz okuduktan sonra “kapıya gel” falan diye canlı yayında kabadayı gibi dikleniyor. Sonra Meral Akşener “Benim de evimi bastılar” diye lafa giriyor. Sonra bu hadsiz Fatih Altaylı “İt ürür, kervan yürür” diye Meral Akşener’e şirinlik yapacağım diye Ülkücülere hakaret ediyor. Meral Akşener’in bahsettiği, Fatih Altaylı’nın hakaret ettikleri kimler? Meral Akşener’in MHP’ye hakaretleri sonrası, Meral Akşener’in evinin olduğu sokağa gidip, hiçbir taşkınlık yapmadan sadece slogan atan MHP ilçe yöneticileri ve Ülkücüler… Biri mağduru oynama peşinde, diğeri de fırsatı yakalayıp Ülkücülere hakaret etme peşinde…
CHP-HDP yancısı Meral Akşener’in zaten maskesi tamamen düştü. Fatih Altaylı’nın da psikolojisine yerleşmiş bir MHP düşmanlığı var. Mesela Fatih Altaylı, AKP’ye yalakalık yaptığı günlerde de MHP düşmanıydı. Şimdi AK Parti’ye düşman oldu ama Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener yancısı olup MHP’ye yine düşman… Yalakalık yaptıkları değişse de MHP düşmanlığı değişmiyor. Hangi konu olursa olsun fırsatını yakaladığında getirip MHP düşmanlığını tatmin etmeye çalışıyor. Ülkücülere karşı bilinçaltına yerleşmiş bir düşmanlığı var. Bunun nedenini tam olarak açıklasa da biz de, kendisi de rahatlasa…
Geçmişte teröristbaşı Apo ile oturduğu yemek sofraları mı, ideolojik sebepler mi, yoksa dönem dönem yalakalık için yanaştıklarının kendinden özel olarak istedikleri bir düşmanlık mı bunun sebebi?
Fatih Altaylı yıllardır MHP’ye, Ülkücülere düşmanlık yapar. Hangi gazeteye, hangi televizyona gitse bu düşmanlık değişmez. Geçtiğimiz gün Ülkücü Hareket’in mensupları yaptığı hadsizliğe, edepsizliğe hak eden cevabı on binlerce mesajla verdi. Ağzından düşürdüğü kemiği geri ağzına yerleştirdiler.
Habertürk eskiden hükümete yakın olarak bilinirdi. Şimdi daha ziyade CHP, HDP, İP cephesinin sesi oldu. Fatih Altaylı’nın, Sevilay Yılman’ın, Nagehan Alçı’nın başını çektiği ekip, Cumhur İttifakı’nın düşmanı oldu.
Turgay Ciner’in sahibi olduğu Ciner Medya özellikle Ankara ve İstanbul’u CHP-HDP-İP ittifakının kazanmasından sonra rengini daha çok belli etti.
Turgay Ciner’in, Beypazarı Belediye Başkanı olduğu dönem Mansur Yavaş’la başlayan dostluğu belki bu süreçte etkili olmuş olabilir. Her fırsatta kızını bahane ederek İngiltere’ye giden Mansur Yavaş acaba Turgay Ciner’le orada kaç kere buluştu? Kendilerine bunları sorarsanız bu ilişkiler ağı çözülebilir.
İsteyen istediğiyle olabilir, isteyen istediğini destekleyebilir… Ama Ülkücülere “it” demenin bir bedeli elbette olur.