"Gizliden gebe kalan, aşikâre doğurur"
“Gizliden gebe kalan, aşikâre doğurur” diye bir atasözü vardır. Yani bu atasözü diyor ki; toplum içinde hiçbir davranış gizli kalmaz. Gizlenilmiş gibi görünen işler belli bir süre sonra sonuçlarıyla ortaya çıkar. Bu atasözünden konuyu Meral Akşener’in siyasi menfaatleri için HDP ile yaptığı iş birliğine ve son olarak HDP’li Sırrı Süreyya Önder’in, Meral Akşener’in partisiyle ilgili itiraflarına getireceğim.
Biliyorsunuz Meral Akşener “düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü?” misali seçim iş birliği yaptığı ve beraber siyasi projeler tezgâhladığı HDP için ekranlara çıktı “HDP, terör örgütünün uzantısıdır. Biz HDP’yi terör örgütü PKK’nın yanında konumlandırıyoruz” dedi. Meral Akşener’in bu son sözü elbette çok doğru. “HDP eşittir PKK” demektir.
Bunu şimdi diyen Meral Akşener, terör örgütü PKK ile niçin iş birliği yapmıştır o halde? Bizim anlamadığımız işte budur.
Daha iki yıl önce “HDP, Kürt siyasal hareketinin temsilcisidir” sözüyle HDP’yi Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi yapan Meral Akşener, yerel seçimlerde HDP ile birlikte siyasi parsayı topladıktan bir yıl sonra, HDP’yi PKK ile eşitleyerek ne yapmak istemektedir?
HDP bir yıl önce Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi idi de, şimdi mi PKK’nın uzantısı olmuştur? Elbette hayır. HDP kurulduğu günden bu yana tüm talimatlarını PKK’dan alan bir partidir. Bu konuda gerçekten hiç taviz vermeden, terör örgütü PKK’ya hizmette büyük gayret vermektedir. Anlaşılması gereken mesele, Meral Akşener’in bu HDP dönüşüdür.
“HDP eşittir PKK” olduğuna ve Meral Akşener bunu şimdi kabullendiğine göre, PKK ile iş birliği yapacak kadar gözünü karartan karakteri nasıl bir düzeydeydi? Meral Akşener’in partisinden kaç tane kurucu üye, danışman, milletvekili sırf “HDP iş birliği, terörist Demirtaş’a sahip çıkma meselesi” yüzünden tepki gösterip istifa etmiştir.
Çok ilginçtir, Meral Akşener’in “HDP, terör örgütü PKK’nın uzantısıdır” sözüne CHP’den hiçbir tepki gelmemiştir. CHP’nin en sevimsiz tipleri olan, ota, çöpe her şeye konuşan Özgür Özel, Engin Özkoç, Engin Atalay gibi tipleri ve HDP’yi yavrusunu korur gibi koruyan Kemal Kılıçdaroğlu, bu sözler hakkında hiç yorum yapmamışlardır. CHP, HDP’yi korumaya çalışırken “HDP, Anayasal çerçevede kurulmuş yasal bir parti” kılıfı ile savunuyordu. CHP’nin resmi ortağı İP ise şimdi gayriresmi ortaklarına “PKK’nın uzantısı” diyor. CHP’den çıt çıkmıyor.
Bunun iki anlamı var. Ya Kemal Kılıçdaroğlu- Meral Akşener ikilisi ayyuka çıkan HDP ilişkisini perdelemek ve önümüzdeki seçimler için Meral Akşener’in milliyetçi oyları tırtıklaması adına böyle bir oyun oynuyorlar. Ya da Kemal Kılıçdaroğlu “Aman kurduğum bu ittifak düzeni bozulmasın” diye kulağının üstüne yatıyor. Ama sebep ne olursa olsun Meral Akşener’in HDP dönüşleri, inkârları ve iş birliği kendini rezil etmeye yetmiştir. “Asena, Dişi Kurt” diye pazarlan, geldiğin finale bak “Biji Meral, Heval Akşener”
Tekrar söylüyorum, HDP-Meral Akşener arasında gizli bir ilişki aslında yoktu. Aklı, beyni olan herkesin alenen göreceği bir iş birliği ve uyum vardı. Sadece İP’in yöneticileri utancından ve siyasi menfaatlerinin bozulma korkusundan HDP ile olan ilişkilerini inkâr ediyorlardı. Meral Akşener’in partisinin yaptığı, seçimlerden sonra HDP sayesinde kazanılan belediyelere müdür, şef yerleştirmekti, herhalde kontenjanları dolunca HDP hakkında geniş geniş konuşmaya başladılar.
HDP’li Fatma Kurtulan, İP’in HDP inkâr ve tiyatrosunu görünce Mecliste adeta çıldırmış gibi “İYİ Parti, size söylüyorum: Size rağmen, içinde bulunduğunuz ittifaka, HDP ve PKK’ya içinde gönül vermişlerin de olduğu insanlar oy verdi. Şu an koltuklarınızda HDP’nin oylarıyla oturuyorsunuz. Bu ittifakta, CHP ile yaptığınız ittifakta HDP’nin oylarının etkisi vardır. Ne yapacaksınız şimdi? Ne diyeceksiniz şimdi buna?” diye bunları tokat manyağı yapması unutulmamışken, bir yeni açıklama da HDP’li Sırrı Süreyya Önder’den geldi.
HDP’li Fatma Kurtulan’a korkudan cevap bile verememişlerdi. Meral Akşener çok saygılı ve kibar bir dille “Fatma Hanım, Bahçeli’nin yeni kurbanı” diyerek ortamı yumuşatmaya çalışmış, ne alakaysa kendi aralarındaki kavgaya Sayın Bahçeli’yi karıştırma kurnazlığına girişmişti.
Bakalım Fatma Kurtulan’a cevap veremeyenler, Sırrı Süreyya Önder’in “Dün bize aracı gönderen, ‘Şurada kiminle, nasıl çalışalım, şunu nasıl yapalım’ diye fikrimizi merak eden bir siyasal parti, şimdi bize koordinat biçemez. İYİ Partiyi kastediyorum.’Bizim nazarımızda şuradadır’ diye bir şey diyemez.” sözlerine nasıl cevap vereceklerdir?
İP’lilerin taktiği kıvırmak, inkâr etmek olacaktır ama Sırrı Süreyya Önder konuyu bu haliyle bırakmadan o aracı isimleri de açıklamalıdır.
Bu isim geçmişte “Bana göre Öcalan’a daha ılımlı, işte bir ev hapsi gibi imkân tanınarak, ister televizyonla, ister telefonla, görüntülü, görüntüsüz, gibi bir ortam sağlanması gerekir” diyen İP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Salim Ensarioğlu olabilir mi?
Ya da terörist Demirtaş’ın twitini paylaşıp, üzerine “Artık bizi millet yapan unsurlara vicdan kardeşliğini eklemeliyiz. Her birimizin vicdanının bütün hepimizin umutlarını ve mutlu bir gelecek özlemini yansıttığı bir aynaya dönüşmesinin zamanı geldi. Pazar günü açılacak sandıklar bizi kılacak inşallah vicdanlarda birleştirecek” yazarak “vicdan kardeşliği” çağrısı yapan, bir de İP’in Milli Güvenlik Politikaları Başkanı olan Aytun Çıray mı yoksa?
Sırrı Süreyya Önder “Gizliden gebe kalan, aşikâre doğurur” atasözünün muhatabı olan İP’li yöneticileri deşifre ederek, Meral Akşener’in HDP tiyatrosunu bitirmelidir.
CHP “HDP sayesinde seçimleri kazandık” derken; İP’in, HDP iş birliğini inkâr etmesi karakter meselesi olduğu kadar, ahlak meselesidir. Siyasi karakter ve ahlakları yerde sürünenlerden de her türlü alavere dalavere beklenir. Zaten ürettiklerini izliyoruz.