Bize editörünü söyle, sana kim olduğunu söyleyelim...
Suat abi yine merhaba…
Bugün yazacak birçok yazı konusu vardı ama bu sefer senin için direkt özel zaman harcamak istiyorum.
“Sarayın karşısında, peki kimin yanında?” başlıklı yazıma cevap vermeye çalıştığın yazını okudum. Ama öncelikle bir üzüntümü belirterek yazıma başlamak istiyorum.
Daha önceden olduğu gibi biz yazılarımızda hep “Suat abi…” dedik, sen de benim yazıma verdiğin cevaba “Yıldıray kardeşim…” diyerek başlayabilirdin. Sanki hayalete seslenir gibi yazmışsın… İsmimi zikretmeden vermiş olduğun cevap beni çok üzdü… Hüzün bastı beni…
Keşke yazında adımı yazmayı “Başaran” olsaydın be abi…
Neyse “Kimin yanında mıyım?” diye başladığın cevap yazısını değerlendirmeye başlayalım.
Diyorsun ki; “Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, yazdığım bütün yazıların arkasındayım. Utanacağım yazı varsa, birinin bana hatırlatmasına gerek yoktur; öz eleştirimi yaparım.”
Gel o utanacağın yazı hakkında konuşalım biraz Suat abi. Aslında sadece o yazı hakkında konuşsak bir daha hiçbir şey hakkında konuşmaya gerek kalmayacak…
İlk yazımda “İstanbul merkezli iç siyasi mücadele yapıp, tıkandığın günlerde, hani Liderimize “İçeride tek başına oturan…” diye başlayıp devam ettirdiğin seviye ve ölçü yoksunu bir yazın vardı ya… İşte o yazını hatırlayınca “Gözümden düşen düşene” şarkısının yarattığı hüzün aklıma geliyor. O yazıyı nasıl yazdın, düğününde nikâh şahidi olduğunda “Babam” dediğin MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye o sözleri nasıl söyleyebilmiştin be abi?” demiştim…
Hatırladın mı?
Geçtiğimiz günlerde yazdığım yazıda da “Cinnet, kin ve nefret haliyle daha önce yazdığın bir yazıyı da hatırlattım ki, belki utanır, MHP ve Liderimiz hakkında artık hiç kalem oynatmazsın diye...” demiştim…
Sanırım “Utanacağım yazı varsa…” diyerek, benim bahsettiğim o yazıdan bahsediyorsun. Utan abi…
Senin adınla çıkan ama o yazı içindeki edepsiz, ahlaksız cümleleri “Ben yazmadım, yazıyı gönderdiğim sayfanın editörü kendi eklemiş onları…” diye yaptığın savunma adına utan abi…
Benim ilk yazımdan sonra dertleştiğin Ömer Zengin kardeşimize bu savunmayı yapmıştın. Hatırladın mı Suat abi?
Senin her yazına, isteyen herkes müdahale edip başkasına hakaret cümleleri ekleyebiliyor mu? Bir zamanlar “Babam” dediğin, “Hepimizden daha iyi Ülkücü” dediğin bir lidere yazdığın yazı içine, alçağın biri ahlaksız ekleme yaptıysa niçin tekzip yoluna gidip özür dilemedin? Niçin o alçağı dava etmedin?
Şimdi yazdığın yazıları editörün yazmadığına nasıl inanalım?
Ben saldırmıyorum, bir edepsizliğe, ahlaksızlığa ve bu tuhaflığa dikkat çekiyorum.
HDP ile yoldaşlık yapan CHP’ye oy verip, Ekrem İmamoğlu gibi birini övüp, beraber hareket ettikleriniz Muharrem İnce ve Meral Akşener’i Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destekleyeceğini söylediği halde AKP-MHP ittifakını “Bize öğretilen ülkücülük bu değil! Suçumuz, sarayın karşısında, davanın yanında durmak. Bu suçu işlemeye devam edeceğiz” diye eleştiriyorsanız, elbette size sorulacak sorular olur?
Size göre…
HDP mi Ülkücü?
CHP mi Ülkücü?
Meral Akşener mi Ülkücü?
Ekrem İmamoğlu mu Ülkücü?
Muharrem İnce mi Ülkücü?
Yaşananlar üzerinden, eylemler ve söylemler üzerinden siyasi eleştiri yapıyorsanız niçin desteklediğiniz yapıyı eleştirmeden sadece MHP odaklı düşmanlık yapıyorsunuz? Soru bu kadar basit…
Cevabı mı zor geliyor size?
Saraya şu sebepten karşıysanız, her türlü ihaneti eden, her türlü terör örgütleriyle şu an iş tutanları niçin öve öve bitiremiyorsunuz?
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli dün AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın politikalarını eleştirirken, bugün dün eleştirdiği bir politikaya destek mi veriyor yoksa Türkiye adına makul bir birliktelik mi var?
Siz dün AKP’nin PKK açılımına karşıydınız madem, bugün niye CHP’nin PKK açılımlarına karşı duruş sergilemiyorsunuz?
Suat Başaran bir de diyorsun ki; “Ayrıca, hükümeti Habur ve çözüm süreci saçmalığından çıkartan Türk halkının sağduyusudur… Hükümet biraz daha devam ederse iktidarlarının başlarına çökeceğini görmüştür.”
Yani Türkçe meali diyor ki; MHP’nin bir etkisi olmadı, süreç böyle gelişti.
Bunu söylerken Allah’tan korkmuyor, kuldan utanmıyor belli…
Madem öyle Cumhur İttifakı terör örgütlerine karşı tavizsiz mücadele ederken, oy verdiğin ve desteklediğin CHP niçin HDP ile ittifak yapıyor, terör örgütü PKK’yı koruyacak her türlü adımı niye atıyor, terör örgütlerine yönelik yapılan operasyonlara niye karşı çıkıyor, PKK’lı sözde siyasetçilerin, belediye başkanlarının tutuklanmasına niye engel olmaya çalışıyor? CHP, Türk halkının sağduyusundan, ferasetinden çekinmiyor mu?
CHP’li belediye başkanları “Biz bu zaferi HDP’nin sayesinde kazandık” derken sizdeki mutluluk onlarla bir olup “Biz sarayın karşısındayız” demek mi oluyor?
Mesela senin öve öve bitiremediğin Ekrem İmamoğlu, terörist Demirtaş ile ilgili “Çizgisini çok beğeniyordum” derken, kayyum atanan HDP’li belediye başkanlarına sahip çıkarken, Türk halkının sağduyusundan niçin çekinmiyor?
Suat Başaran, cevap yazında Apo’nun mektubu meselesine de değinmiş “Aynı şekilde İstanbul seçimlerinde arkadaşlarımın İmamoğlu’na oy vermelerini diline dolayanlar, İmralı canisinin direktiflerini yerine getirmeyen HDP’lilere sitem edeni ya unutmuş olmalılar ya da hatırlamak istememektedirler” diyerek ve “Ya seçim gününe kadar susup, seçim bittikten sonra esip gürlemelere ne demeli?” cümlelerini de kurmuşsun…
Bak bu konuya girmekle de iyi yapmışsın…
Ekrem İmamoğlu için çalışıp, oy verdiğinizi kabullenerek olaya girmen de ayrıca muhteşem olmuş…
Apo’nun mektubuyla ilgili ilk anda “PKK’nın siyasi izdüşümü olan HDP’nin, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı’na vermiş olduğu açık çek, verdiği katkı, gösterdiği yoğun ilgi ve alâka milletimizde büyük bir infiale neden olmaktadır. HDP ve Kandil, CHP’nin yanında hizalanmıştır” ve “HDP-PKK-teröristbaşı ve terörist Demirtaş arasındaki derin çatlakların çok boyutlu analiz ve yorumu elbette yapılacak, nihai olarak İstanbul içine çekilmek istenen girdaptan 23 Haziran’da tamamıyla kurtulacaktır” değerlendirmelerini yapmış olan MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye aklınca eleştiri yaptığını mı sanıyorsun?
Cümleyi iyi oku Suat Başaran, senin gibilere diyor ki, “Kandil ve HDP, CHP etrafında hizalandı” diyor. Yani senin oy verdiğin partin CHP’nin, öve öve bitiremediğin Ekrem İmamoğlu’nun kimlerle iş tuttuğunu söylüyor. “HDP-PKK-teröristbaşı ve terörist Demirtaş arasındaki derin çatlaklardan” bahsederken nasıl susmuş oluyor?
Kaldı ki, ittifak ortağınız HDP o mektup için “Öcalan’ın mektubuyla bizim düşüncelerimiz örtüşüyor. Kararımız değişmedi, Ekrem İmamoğlu’nu destekleyeceğiz” derken, partin CHP ittifakı mı bozdu?
Kandil’deki ittifak ortaklarınız Apo’nun mektubuyla ilgili seçimden hemen sonra “23 Haziran’daki İstanbul seçimlerinde AKP-MHP faşizmine önemli bir darbe vuruldu. 23 Haziran’daki tutumunu da Önder Apo’nun ortaya koyduğu bu ölçü belirlemiştir. Önder Apo’yla Hareketimiz, Önder Apo’yla halkımız arasında özel savaşçıların anlamadığı ve anlayamayacağı tarihsel, toplumsal, düşünsel ve duygusal bir bağ bulunmaktadır” açıklamasını yaptığında partin CHP’nin, yancısı olduğunuz İP’in bir açıklaması olmuş muydu Suat Başaran?
Ya da ittifakınızın göz bebeği terörist Demirtaş, PKK’nın gazetesi Yeni Özgür Politika’ya özel açıklama yaparak “Sizi (AKP-MHP) tarihin çöp sepetine göndermek için batıda CHP ve İYİ Parti’ye rağmen onların adaylarını destekleyeceğiz ve iktidarınızı sallayacağız” dediğinde sizin ittifak partilerinizden, o beraber hareket ettiğiniz arkadaşlarınızdan herhangi bir açıklama olmuş muydu?
Suat Başaran, Apo’nun mektubuna girmeyin, o mektup her yönüyle elinizde patlar.
Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanya danışmanı Necati Özkan seçim değerlendirmesinde ne diyordu: HDP’lilerin % 100’ü sandığa giderek Ekrem İmamoğlu’nu destekledi.
HDP-Kandil “Önderimiz Öcalan’ın mektubundan gereken mesajı aldık, CHP ve Ekrem İmamoğlu’nu destekleme kararımız aynen devam ediyor” demişse ve bunu uygulamışsa hâlâ ne mektubundan bahsedebiliyorsunuz?
Suat Başaran, yazılarına editör eli değdirerek yaptığın edepsizliğe, ahlaksızlığa yazında aynen devam ediyor ve “Bilge Lider’in ödediği bedel?! Hangi davadan, hangi bedelden bahsediyorsunuz?” diyorsun…
Daha dünlerde “Hepimizden daha iyi Ülkücü” dediğin Liderin bu harekete olan emeklerini mi, fedakârlıklarını mı sorguluyorsun?
Biz hiçbir Ülkücünün emeğine saygısızlık etmezken, siz ahlak yoksunu hakaretlerinizi emek kılıfıyla mı örtmeye çalışıyorsunuz? Size hiçbir kötülüğü olmayan lidere kurduğunuz cümleleri hadi Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Muharrem İnce için kursanıza… Alçak editör onlara gelince mi ahlak abidesi kesiliyor Suat Başaran?
“Aynaya bakın ve “Hareketi nereye taşıyoruz?” diye sorun kendinize!” demişsin…
Aynaya baktık, çok şükür aynamızdan yansıyan haklı çıkan bir dava ve lider gördük…
Sen aynaya baktığında ne görüyorsun peki?
Başarısı için çabaladığınız Ekrem İmamoğlu’nu mu, Kemal Kılıçdaroğlu’nu mu, Canan Kaftancıoğlu’nu mu görüyorsun? HDP ile yaşadığınız mutluluklar mı yansıyor aynaya?
Kinden, nefretten, cinnetten sıyrılmayı bir türlü “Başaran” olamadın… Keşke o kitabının adını “Yaşasın Fitne” diye koymasaydın Suat Başaran…
Herhalde kitabının ismi hayatına yön veriyor? Kitabının ismini çok içselleştiriyorsun herhalde? Suat Başaran, senin yazılarına dokunan o eli uzun, kirli düşünceli editörün kim? Gerçekten çok merak ediyoruz.
Bize yine cevap yazısı yazacak olursan, senin adına editörünün yazmadığını ispatlamanı talep edeceğiz. Bırak onu da istemek hakkımız olsun…
“Suat abi…” dedik ama o sıcak iletişimi kuramadık, o yüzden o defteri kapatıyoruz Suat Başaran…