CHP-HDP-İP kakofonisi
"İktidar gidici” fikrinin sübut bulduğu CHP cenahında, muhafazakâr kesimin kadim korkularını canlandıran görüntüler sergileniyor. CHP’li Edremit Belediyesi’nin öncülüğünde düzenlenen Edremit’in işgalden kurtuluş günü anmasında, çarşaflı kadınların örtülerinin açıldığı mizansen, uyuyan devin uyandığını gösterdi. İşgalden kurtuluşu “çarşaftan kurtuluşla” ortak bağlama yerleştiren elitist-seküler dil, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yarı çıplak semazen gösterisiyle pekişerek “halk değerlerinden kopuk CHP” imajını harladı.
Fotoğrafın içeriğinde; başörtüyü, çarşafı, saçı, sakalı ilericilik-gericilik paradoksunun değişmez kriteri olarak okumaya eğilimli zihin yapısının, güvenirliği müphem anket şirketlerinin sökün ettirdiği “iktidar değişecek” diyagramından cesaret alarak kadim alışkanlıklarına yeniden büründüğünün anlatısı var.
CHP’nin yaydığı toplumsal endişeyi bastırma görevi mütedeyyin siyasetin ötelenmiş çocukları sıfatını taşıyan Davutoğlu ve Babacan ikilisine verilmiş durumda. CHP’nin muhafazakar kitle üzerine saldığı korku bunlar tarafından göğüsleniyor. Davutoğlu ve Babacan zülfüyâra dokunmayan eleştiriler yaparak elbette CHP zihniyetini dini tedrisattan geçirmeyi değil, muhafazakârların millet bloğundan kaçışında tıpa görevini üstleniyor. Bu iki ismin, Akşener’in siyasi zihin haritasında kilit bir role sahip olduğunu vurgulamak gerekli. Davutoğlu ve Babacan’ın parti kurmaya hazırlandığı kertede Akşener, “Tek eksiğimiz muhafazakâr dindarlara ulaşmak. Babacan ve Davutoğlu’nun partisi bu açıdan muhafazakâr dindar seçmene çabuk ulaşmayı kolaylaştıracak yapılar olacak” diyerek “Erdoğan’ı devirme” senaryosunda bu ikiliye verdiği önemi dile getirmişti. Hepsinin yegane amacı Erdoğan’ın yenilgiye uğratılması. Erdoğan sonrası ne olacağı, Erdoğan’ı iktidardan düşürmekten çok daha önemsiz.
İttifakın pratik siyasetini tıkayan kriz, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağının halen belirginleşememesi. “Türkiye yönetilemiyor, sistem krizi var, ekonomi bunalımda” söylemini popülist bir dille sündürürken birbirlerinden habersiz vaatlerde bulunarak inorganik birlikteliklerinin güven vermeyen yönünü besliyorlar.
Kılıçdaroğlu parti kamuoyunun itişleri sonucunda “ittifakın onay vermesi halinde” Cumhurbaşkanı adayı olacağını söyledi ve adaylık tartışmasında kendisinden öne geçen İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarına bir dönem daha görevde kalma şartı koştu. Fakat İP cenahından beklediği desteği alamayınca, “çoklu adayla seçime girebiliriz” düşüncesini masaya koydu.
Akşener, Kılıçdaroğlu’ndan farklı olarak, seçime tek adayla girilmesinden yana olduğunu belirtiyor. Ortak aday olarak kendisinin ilan edilmesini, bu teklifin de CHP’den gelmesini arzuluyor. Kılıçdaroğlu karşısında, muhafazakâr seçmenden oy aparabilme noktasında kendisini şanslı görüyor.
İP lideri 24 Haziran 2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olmuş, fakat partisinden daha az bir oy alarak toplumda Cumhurbaşkanı mertebesinde görülmediğini tecrübe etmişti. Bu sebeple, kendisi aday yapılmayacaksa belediye başkanları formülü üzerinden gidilmesi gerektiğini “İstanbul ve Ankara’yı kazandığımız gibi Cumhurbaşkanlığını da kazanırız” sözleriyle gündeme getirdi. Ekrem İmamoğlu’nu, zorlama bir metaforla Fatih Sultan Mehmet’e benzetmesi, Kılıçdaroğlu’nun adaylık heveslerini perçinlediği bir dönemde CHP’nin kalesine atılan gol oldu.
CHP-İP hattında hala Cumhurbaşkanı adayının netleşmemesi büyük bir problem. Bu belirsizlik, Kılıçdaroğlu’nun “aday yıpranmasın” diye şimdiden açıklamama görüşüne dayandırılıyor. Seçime iki yıldan az bir süre kaldı ama kim olduğu hala belirlenemeyen Cumhurbaşkanı adayına eskimesin diye rafta tutulan ayakkabı muamelesi yapmak siyasetin gerçekleriyle bağdaşan bir tutum değil. Asıl sorun, herkesin aday olmak istemesi ve ittifak içi bağdaşmazlıkların çözüme kavuşturulamaması. Cumhur İttifakı’nın istişareye dayalı söylem birliği topluma istikrar vaadinde bulunurken, dağınık ve düzensiz yapısıyla dikkat çeken Millet İttifakı’nda her kafadan farklı bir sesin çıktığı kakofonik bir hava hakim.
İP Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı’nın Kılıçdaroğlu’na yönelik “Tekil konuşuyor“ eleştirisi, CHP tarafından “maksadını aşan tonda” görülmüştü. CHP Barzani ziyaretinden İP yönetimini haberdar etti mi bilinmiyor. Fakat bu durumun İP tabanında hoş karşılanmadığı aşikâr. Asıl gürültü, HDP’nin açıklamaya hazırlandığı tutum beyannamesinden sonra kopabilir. HDP 2019 yerel seçimlerinde CHP ve İP’le ucuz bir birliktelik kurdu. Bu defa kendisini daha pahalıya satmaya hazırlanıyor. “Kürt sorununa açık bir çözüm sunmazsanız sizi desteklemeyiz” mesajı vermeleri bekleniyor. Ekonominin toparlanması, göstergelere yansıyan büyüme verilerinin vatandaşa sirayet etmesi bu yapay ittifakın sonunu getirebilir. CHP-HDP-İP hattının kendi iç çelişki ve açmazlarıyla baş başa kalacağı bir dönem başlayabilir.