22 Kasım 2024
weather
13°
Twitter
Facebook
Instagram

Homoeconomicus'un zaferi, insanlığın ölümü

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’in dünya liderlerine hitaben söylediği “Zengin ülkelerin çoğunluğu aşılandı. Afrikalıların yüzde 90’ından fazlası hala ilk dozunu bekliyor.” sözleri tüm insanlığın geldiği vahim tabloyu özetlemekle kalmıyor, aynı zamanda görevlerinden birisi “ekonomik ve sosyal sorunlarla mücadele” olan BM’nin sorun çözme yetersizliğine yapılan özeleştiriyi de barındırıyor. Ülkemizde aşı bolluğundan kaynaklanan bir aşı karşıtlığı var, bu bağlamda şanslı sayılabiliriz. Diğer yanda açlık, salgın hastalıklar, iklim değişikliğinin hızlandırdığı kuraklık ve onun hediyesi olan susuzluk sorunu milyonlarca insanın yaşamını ablukaya almış durumda.

BM raporlarına göre Kenya’da 2 milyondan fazla insan açlıkla mücadele içerisinde. Açlıkla, susuzlukla nasıl mücadele edilir? Tükenmek üzere olan bedenlerini seyrederek ölüyor insanlar. Bunların 523 bini çocuk, 96 bini hamile ve emziren kadın. Kenya’nın yaşadığı durum dünya adına, insan adına utanç vesikası. Tabii dünya Kenya’dan ibaret değil. BM Özel Raportörü Prof. Dr. Hilal Elver’e göre dünya genelinde 35 milyon kişi açlıktan ölüyor veya ölmek üzere.

BM Genel Sekreteri Guterres sözlerini can yakıcı bir tespitle sürdürüyor ve “Milyonlar açken milyarderler zevkine uzaya gidiyor” diyor. Bu aslında, kutsanan rasyonel iktisadi bireyin -homoeconomicus’untüm insanlığı hırsları uğruna yok edişinin hazin anlatısı.

*

İnsan organize olmadan, toplumsal birlik ve işbölümü sağlamadan hayata tutunması zor bir canlı. Dünyanın aktığı uğrak, organize insan topluluklarının bir kısmının, yani küresel şirket ve emperyalist devletlerin, kaynakların tümünü gasp etme arzularının milyonlarca insanı ölüme sürüklediği bir çukurdan ibaret.

Güçlü olanın ayakta kalabildiği, zayıf olanın, yani kaynakları sömürecek bir organizasyon başarısına sahip olamayanların ölüme terk edildiği bir dünyayı yaşıyoruz. Bu sosyal Darwinist kayıtsızlık; homoeconomicus ’un yaşam tarzı ve ideolojisi…

Birey, gemlenemeyen tutkularının esiri. Mutluluğun mottosu olarak sunulan faydacılığın ve hazcılığın insani değerleri sürüklediği yer; milyonlarca insan açken zevk uğruna uzaya giden milyarderlerin hemen yanı başı…

*

Oxfam’ın 2020 raporuna göre, dünyadaki en zengin 2 bin 153 kişinin serveti 4,6 milyar kişinin servetinden fazla. 2021 raporuna göre durum daha da vahim. Dünyanın en zengin 10 erkeği, pandeminin başından bu yana toplam servetlerini yarım trilyon dolar arttırdılar ve bu rakam herkesin Covid-19 aşısına erişmesini ve kimsenin salgın nedeniyle yoksulluğa sürüklenmemesini sağlamak için fazlasıyla yetiyor.

İnsanı maşeri vicdandan ve toplumsal problemlerden yalıtan, sadece kendi haz ve arzularına yönelmiş arsız bir canlı olmaya teşvik eden ve bunu popüler kültür cazibesi altında sunan modern toplum, bu yıkımın müteahhidi.

Bir tarafta lüks ve şatafata ram olmuş hayatlar, israfı gırla yapılırken mazluma ulaşmayan kaynaklar… Diğer tarafta salgın hastalıkların ve yeterli beslenememenin vicdan kanatan kesif karanlığı… Toplumların aktığı bu karanlık vadide homoeconomicus’un sefil ruhu kol geziyor. Homoeconomicus ’un zaferi, insanlığın ölümünü doğuruyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *