'Gel' çağrısını bekleyen elastik muhalefet
AK Parti’nin cumhuriyet tarihinin en başarısız iktidarı olduğunu ve Türkiye’yi felakete götürdüğünü türlü tekerlemelerle gündeme getiren muhalefet siyasetçileri bir taraftan da iktidarla ortak paydada buluşabilmek adına etrafı kolaçan ediyorlar. Bununla ilgili birçok örnek söz konusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, PKK, Öcalan ve Demirtaş arasındaki iç hesaplaşmaya dikkat çekmesinden sonra, HDP jet hızıyla denkleme dâhil olup “İmralı’da yürütülecek diyalog görüşmelerini sonuna kadar destekleriz” açıklamasını yaptı. HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu da daha önce “Cumhurbaşkanı Erdoğan çözüm süreci için adım atsa HDP tekrar AKP ile uzlaşır mı?” sorusuna, “Tabii ki” sözleriyle karşılık vermişti.
Örnekler HDP ile sınırlı değil. CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu AK Parti’yi kastederek “Bu siyasal hareketin yönetim kadrosuna gösterilecek her türlü sempati bu millete ihanettir” sözlerini kullandı ama 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra AK Parti’yle koalisyon kurabilmek için geçmişteki kavga iklimini tamamen ortadan kaldırmayı teklif eden kişi kendi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Kılıçdaroğlu AK Parti’ye karşı rövanşist olmayacaklarını, 17/25 olayları da dahil olmak üzere hükümete yönelttikleri tüm eleştiri ve ithamdan vazgeçeceklerini söylemişti.
24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra AK Parti’ye yanaşanlar “MHP AKP’nin arka bahçesi oldu” diyerek MHP’yi bölenler oldu. İP kurucularından Mehmet Aslan AK Parti’ye meclis çalışmalarında destek verebileceklerini belirtip “Millet için faydalı bir kanunsa MHP’ye ihtiyacı yok, İyi Parti’yle de çıkarabilir” demişti. İP Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş “MHP ile sorun yaşamaları durumunda, meclisin tıkanmaması için AKP ile ortak hareket edebileceklerini” söyleyerek ve dönemin İP Grup Başkenvekili Küfürbaz Lütfü Türkkan, “Ak Parti ile koalisyon yapar mısınız?” sorusuna “Yaparız... Ben söylüyorum yaparız. Öyle MHP gibi otopark, büfe alıp da koalisyon olmaz. En az 5-6 tane sağlam Bakanlık isteriz” diyerek partileri ve genel başkanları adına niyet yoklaması yapmışlardı.
İktidardan bekledikleri geri dönüşü alamayınca bu kez Meral Akşener “Bir masa etrafında toplanmamız lazım, ortak aklı işletmemiz lazım. Bu masanın adına da Memleket Masası diyelim” sözleriyle aynı teklifi farklı sözlerle dile getirmişti.
Demek ki muhalefetin iktidarla bağdaşmaz görünmesinin kaynağında AK Parti’nin “ülkeyi ne hale getirdiği” ithamlarından çok, iktidarın muhalefetin türlü talep ve beklentilerine kulak asmamasının payı var. Son birkaç yılda binlerce terör elemanını operasyonlarda kaybeden PKK’nın siyasi kanadı bile iktidardan uzanacak dayanışma elini kolluyor. Her konuda Türkiye’nin uluslararası itibarını zayıflatabilmek için birbirleriyle yarışan muhalefet partileri Öcalan’a özgürlük, açılım sürecine dönüş veya 5-6 bakanlık koltuğu karşılığında tüm ilkelerinden arınmayı hiç düşünmeden pazarlık unsuru haline getirebiliyorlar. Bu omurgasızlığı gösteren siyasi kurnazlar, bir yandan da Türkiye’nin âli menfaatleri doğrultusunda 15 Temmuz gecesinin samimi mücadelesinden doğan Cumhur İttifakı’nın birlikteliğini sorgulamaya kalkıyor.
Muhalefetin güven vermeyen ikircikli siyaseti kedi-ciğer hikâyesinde olduğu gibi elde edemediğini karalayan, gayri samimi bir hal. Övündükleri siyasi duruşlarının ardında “Gel” çağrısıyla eğilip bükülmeye hazır elastik bir yapı var.