CHP bir adım ileri, iki adım geri!
6 partinin 28 Şubat’ta açıkladığı Yarının Türkiye’si Mutabakat Metni, adındaki “yarın” sözcüğüne rağmen geçmişe dönüşün özlemi. Halk onayıyla tasdiklenmiş yeni sisteme yönelik yapıcı eleştiriler sunmak yerine kaseti geriye sardırarak tarihin dehlizlerine itilen tartışma iklimine dönmek yarına değil, düne ulaşmanın yolu.
1980 darbesinden sonra yapılan değişiklikler parlamenter demokrasiye darbe ruhunu üflemişti. Cumhurbaşkanı ve başbakan arasında çift başlılık yaratarak hükümetin ayağına takoz oluşturan bir yapıydı parlamenter sistem.
Ancak ağır aksak da olsa bir işleyişi vardı.
Sistemin tabutuna son çivinin çakılması, eşi başörtülü olan Abdullah Gül’ü Çankaya’da görmeye tahammülü olmayan vesayet yapısının ve onların siyasi ayağı olan CHP’nin harladığı tartışmaların eseriydi.
Parlamenter sistem son nefesini 2007’deki halkoylamasında verdi. O zamana kadar TBMM tarafından yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin halka devredilmesi, zaten çift başlılık sorunu üreten sisteme bir de halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı eklemleyerek süregelen siyasi tartışmaları büsbütün artırdı.
2007’de, yani 15 yıl önce gelecekteki kaçınılmaz krize işaret eden kişi, MHP Lideri Sayın Bahçeli’ydi. Şöyle diyordu: “Bu Anayasa değişikliğinin Türkiye’yi yeni bir tartışma ortamına sokacağı şimdi bütün çıplaklığıyla görülmektedir.”
Süreç tam anlamıyla Devlet Bey’in öngördüğü biçimde sistem krizinde çarpan etkisi yaratarak Türkiye’yi geri dönüşü mümkün olmayan bir yol ayrımına getirdi.
Sistemin kriz üretmeye elverişli yapısını darbe sebepleri arasına iliştiren Yurtta Sulh Konseyi, 15 Temmuz akşamı yayınladıkları bildiriye “Sistematik bir şekilde sürdürülen anayasa ve kanun ihlalleri devletin temel nitelikleri ve hayati kurumlarının varlığı açısından önemli bir tehdit haline gelmiş” sözleriyle başlıyordu.
Türkiye bir daha aynı kriz ortamına sürüklenmesin diye tasarlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 16 Nisan 2017 halkoylamasında milletten geçer oy alarak yasalaştı ve 2018 seçimlerinden sonra fiilen uygulanmaya başlandı.
CHP’nin başını çektiği muhalefet partileri yeni sisteme entegre olmayı kabul etmediler. O gün bugündür eskiye dönüşün taşlarını döşemek için uğraş halindeler. Türkiye’nin birçok sebepten kaynaklanan ekonomik sıkıntılarını Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yıkarak, katili oldukları parlamenter sistemi diriltmeye çabalıyorlar.
2007’de yüzbinlerce kişiyi sokağa dökerek gerçekleştirdikleri Cumhuriyet Mitinglerinde, Cumhurbaşkanı seçtirmemek için ayak direttikleri Abdullah Gül, sonradan en önemli akıl hocalarından birisi oldu. Her seçim döneminde CHP’nin muhtemel Cumhurbaşkanı adaylarından birisi olarak gösterilen kişi Abdullah Gül’dü.
CHP’nin yakın tarihi hep böyle, bir adım ileri, iki adım geri düzeninde ilerledi. Önce bir adım atıp sonra nedamet getirdiler. Başörtüsü konusunda da aynı durumu yaşamış ve yaşatmışlardı. Yıllarca şiddetle karşı çıkıp sonra “hata ettik” çizgisine doğru büküldüler. Parlamenter sisteme dönüş özlemi hatalar zincirinin son halkası. Fakat Türkiye’ye bedel ödetmeden idrak edemiyorlar…