Fatih demişti bize...
Türkiye’deki mülteciler meselesi hükümet tarafından çözüm bekleyen konuların başında gelmektedir. Artık bu mesele köklü bir çözüm istemektedir. Gelenlerin gönderilmesi yanında başta Suriye olmak üzere son zamanlarda Afganistan ve Pakistan’dan aşırı gelişler önlenmelidir. Bu durum beka meselemizin bir başlığı arasındadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye 5 milyon kişiye geçici ev sahipliği yapmaktadır. Suriyeli kardeşlerimizin onurlu geri dönüşleri için çaba sarf ediyoruz” sözleri bu meseleye yeni bir derinlik ve çözüm yolu açacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir gün sonra MHP Lideri Devlet Bahçeli de geçmişte de ifade ettiği düşüncelerini tekrar ifade ederek “Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden ayrılış ve kopuşlarına neden olan ağır şartlar ortadan kalkar kalkmaz güvenli ve gönüllü bir şekilde geldikleri gibi uğurlamak da bizim asıl önerimiz, asıl önceliğimiz ve şaşmayacağımız hedefimizdir.
Misafirin ve misafirliğin süresi sınırlıdır.
Türk milletinin mevcut nüfus dokusunun, toplumsal huzur ve güvenliğinin sağlam esaslara bağlanması vazgeçilmez amacımızdır.
Her insanın kendi yurdunda emniyetli ve esenlik içinde yaşamaya hakkı vardır.
Özellikle önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların tekrar geri dönmelerine de hiç gerek yoktur.
Suriye’de ateş söner sönmez herkes evine barkına Türkiye’nin güvencesi altında kavuşmalıdır” şeklinde geniş değerlendirmelerde bulundu.
Bu meselenin çözümü hem Türkiye için hem de Suriyeliler için daha hayırlı olacaktır. Cumhur ittifakının bu meselenin çözümünde düşünce olarak buluşması kökten çözümleri hızlandıracaktır.
Ama ben bugün diliyle ve kalemiyle artık 6+HDP’nin propaganda elemanı olan Haber Türk yazarı Fatih Altay’ın “Pek yakında Suriyeli göçmenlerin suçlusu ‘cehape zihniyeti’ ve ‘Baykemal’ olarak gösterilirse kimse şaşırmasın. Emin olun bunun alıcısı da olur. Sokak röportajlarında izlersiniz. Fatih demişti dersiniz” sözünü havada bırakmamak için yazacağım.
Evet, Fatih demişti.
“Suriyeli meselesinin (günümüz) suçlusu CHP’dir.”
Sence değil mi Fatih?
Dostluk çizgisine getirilmiş Türkiye- Suriye ilişkileri Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı zamanında kokuşmuş “Stratejik Derinlik” masalları yüzünden bu hale gelmiştir. Türkiye’de herkes bunu bilmektedir.
Bugün bu Ahmet Davutoğlu Kemal Kılıçdaroğlu’nun “%99 aynı şeyleri düşünüyoruz” dediği ittifak ortağıdır.
CHP’nin sembol yazarı Yılmaz Özdil Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken ne demişti: “Ahmet Davutoğlu ile masaya oturmuşlar, Suriyelileri göndereceğiz diyorlar. Suriyelileri getiren adam zaten Ahmet Davutoğlu.”
***
Gelelim günümüzdeki Suriyeliler meselesinin çözülmemesi için Kemal Kılıçdaroğlu ve avanesinin sinsiliklerine…
Türkiye-Suriye sınırını bağlayan noktada Suriye’nin büyük kentleri kimin elinde?
YPG’nin değil mi?
Suriye’nin Türk kontrolündeki alanları, Afrin, El-Bab, Azez, Cerablus, Cindires, Rajo, Tel-Abyad ve Rasul-Ayn gibi şehirler dahil olmak üzere 1000’den fazla yerleşim birimini kapsayan 8.835 kilometrekarelik bir alandan oluşmaktadır.
Türkiye bu şehirlerde hayatı Suriyeliler adına normalleştirmeye çalışmaktadır. Buralarda hayat normalleştikçe Suriyeliler adına yaşam alanı genişlemektedir. Türkiye’nin PKK’nın Suriye uzantısı PYD-YPG’ye karşı gerçekleştirdiği terör operasyonları bu açıdan çok önemlidir.
Türkiye ve Suriye sınırında büyük şehirleri elinde tutan YPG temizlenir ve hayat buralarda normalleşirse Suriyelilerin dönüşü de hızlandırılabilir.
Peki, Türkiye bu mücadeleyi yaparken, ihanet yuvası CHP ne yapmaktadır?
CHP, HDP ile birlikte Türkiye’nin terörle mücadelesine karşı çıkarak, tezkere oylamasında “Hayır” oyu kullanmıştır.
Suriye sınırından terör örgütü YPG temizlenmeden bu kadar insanı nasıl göndereceksiniz?
Sürekli “Suriyeliler gönderilsin” istismarı yapan Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz yıllarda CHP’yi seferberlik haline sokarak niçin YPG’ye yönelik yapılan Afrin operasyonuna karşı çıkmıştı?
Niye olacak?
“YPG bize göre terör örgütü değil. Vatanına sahip çıkan bir oluşum” diyen Kemal Kılıçdaroğlu Türk Ordusu’ndan yana olacak değil ya!
Hem “Suriyelileri gönderin” diyorlar, hem de YPG safında yer tutuyorlar.
Hatta CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek “Biz kardeşsek sınırımızda başkası olacağına PYD olsun” dememiş miydi?
YPG’nin başındaki teröristbaşı Mazlum Kobani CHP’nin tezkereye “Hayır” demesi sonrası “CHP böyle bir şey yapıyorsa bu da Türkiye içerisindeki dengelerin değiştiğine işaret ediyor. Bu da umut verici” yorumunda bulunmuştur.
Teröristbaşı Mazlum Kobani, “CHP’den bir heyet davet etmek ister misiniz buraya?” sorusuna da “Olabilir. Bence olumlu da olabilir” yanıtını vermiştir.
Gördün ve anladın mı Zilletin dili ve kalemi Fatih Altaylı.
CHP’nin “Suriyeliler gönderilsin” propagandası önünde yine engeli çıkaran CHP’dir. CHP Suriye’de Kürdistan’ın kurulmasından yanadır. CHP Suriye’deki YPG’li teröristlerin yoldaşıdır.
CHP, terör örgütü YPG’ye sahip çıkarak Suriye’deki Arapları, Kürtleri, Türkmenleri terör örgütünün kucağına bırakmaya çalışmaktadır.
Bu Kemal Kılıçdaroğlu bir de hiç utanmadan “omurgadan” bahsedip Suriyeliler edebiyatı yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi eleştiriyor. Konuşmasını izlerken iğrendim dersem inanın abartmış olmam.
Kemal Kılıçdaroğlu cevap veremez CHP adına sen bize anlat Fatih…
YPG’yi bölgeden temizlemeden Türkiye’deki Suriyelileri nasıl göndereceğiz?
Terörle mücadeleye karşısınız. Türkiye’nin bölgeyi tekrar yaşanır hale getirme çabalarına karşısınız.
Hadi Fatih Altaylı anlat bize de, biz de “Fatih demişti” diyelim…