20 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Yem borusu!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İnsan kendini oyalayan sözlerle mutlu olur. Üstelik gerçekleşmeyeceğini bile bile. Mesela askerlik vazifesi sırasında askerliğin kısalacağıyla ilgili bir haberden söz edilir. Bu söz gerçek dışı olsa da askerleri oyalar ve memnun eder, hatta onları askerliği bir an önce bitirme hayaline sürükler.

Bugünkü yazımda kısa bir zaman önce dinlediğim bir öyküyü sizlerle paylaşacağım. O aylarda hangi nedenle anlatılmışsa anımsayamadım ama öykü aklımda kaldı. Çok da hoşlanmış olmalıyım ki, zaman zaman arkadaşlara anlatırım…

Osmanlılar döneminde Arabistan’a asker gönderilmiş. Bu arada yiyecek, içecek ve hayvan yeminde hesap hatası yapılmış. Kızıldeniz’e gelindiğinde yiyecek olarak hiçbir şey kalmamış.

Asker yiyecek ve içecek yokluğuna bir süre dayanmış ama hayvanlar huysuzlanmaya başlamış. Akıllı bir subay, normal zamanlarda yem vaktinde çalınan yem borusunu çaldırmış. Hayvanlar sesi duyunca yem verilecek zannıyla bir müddet sakinleşmişler. Sonra gene huzursuzlanır, gene yem borusu çalar ve asker kıyıya gidene kadar durumu idare ederler.

Yem borusu deyiminin birçok öyküsü var. Aslı Pavlov teorisinin kanıtı. Aynı kapıya çıkıyor. Hanibal örneği bizim tarihimizde de var. Ben bizim tarihimizdekinden bahsettim, sizler eğer isterseniz günümüze göre yorumunuzu getirebilirsiniz.

Bazen naçizane mesajlarımı kimseyi kırmadan verebilmek için bilerek sözü dolaştırıp dururum. Burada da öyküye bağlı olarak aslında insanlar da atlar gibidir.  Gerçekleşmeyeceğini bile bile, kendini oyalayan sözlerle mutlu olur. Bu dönemde çiftçilerimiz her şeyin farkında, tarımsal girdi fiyatlarının pahalılığından ve girdi fiyatlarındaki artışın oransal olarak ürün fiyatına yansıtılamıyor olmasından da… Dolayısıyla üretim şevkleri, çalışma istekleri kırılmış bir vaziyette!  Traktör kullanmak için eller kalkmıyor, tarlaya gitmek için ayaklar tutmuyor! Böyle bir dönemde bakanlık bürokratlarından beklenen şeylerden bir tanesi “umut”!

O, “umut” dediğimiz şey yok mu? Beklentilerimizi karşılayabilme umudu! Tam da bu günlerde çiftçilerin-üreticilerin duymak istediği şey! “Yem borusu!..”

Çiftçiye umut olabilecek bakanlık çalışmalarından: Elektrikli traktör, Dijital tarım platformu (tarım işçilerine ulaşım, sözleşmeli tarım, ditap, hayvan sağlığı vb.), TAGEM Suet, akıllı küpe, yapay zekâ ve tarım (ilaçlama, çapalama makineleri vb.) bunlar gibi benzeri çalışmalar. “Çiftçilerimiz yeter ki üretsinler; ekimden hasada kadar tarımsal üretimin her aşamasında onların yanındayız ve olmaya devam edeceğiz” sözleri ve bakanlık çalışmaları yem borusu misali arada bir çalınması, anlatılması çiftçilerin-üreticilerin moral ve motivasyonunu şüphesiz artıracaktır.

Son söz: Siyasete girmek isteyenlerin, bakanlık bürokratlarının önce yem borusu öttürmeyi öğrenmesi gerekir mi?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *