22 Aralık 2024
weather
6°
Twitter
Facebook
Instagram

Kimse anlamak için dinlemiyor sadece cevap vermek için

YAYINLAMA:
Kimse anlamak için dinlemiyor sadece cevap vermek için

Ülkemiz genelinde ve özellikle tarımda öyle bir dönem yaşıyoruz ki, kimse burnundan kıl aldırmıyor. Tartışmak, tartışarak doğrulara ulaşmak diye bir usul, bir gelenek asırlar öncesindeydi sanki! Herkes bilge, herkes filozof, herkes entelektüel… Hiç kimse yanlış yaptığını, yanlış bildiğini asla ve asla kabullenmiyor. Kabullenmediği gibi karşısındakine ilk fırsatta bodoslama dalarak haklılığını teyit edeceğini sanıyor. Dolayısıyla duyuyoruz ama dinlemiyoruz. Diğer insanların söyledikleriyle genelde ilgilenilmeyen bir toplumda yaşıyoruz. Çünkü bizim için önemli olan başkasının söylediği değil, bizim zaten inanmış olduğumuz şey!

Hem ülkemiz tarımına hem de etrafa baktığımda herkes cevap verilecek şeyler için değil de kafasındakileri karşıya kabul ettirmek için dinliyor ve konuşuyor. Yani kimse anlamak için dinlemiyor sadece cevap vermek için dinliyor… Ancak cevaplar da sorulanların cevabı değil, genelde kendi bildikleri oluyor. Bunun da tek anlamı o konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak ve kültürsüzlük olarak karşımıza çıkıyor.

Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü. Bu konuşmayı cevap vermek için değil de anlamak için dinlenilmesi halinde; ülkemiz tarımı paydaşlarına ve karar vericilere çok şey katacaktır düşüncesindeyim.

“2023 yılında tarımsal hasılamızın 68,5 milyar dolara ulaştı. Avrupa'da 1’inci, dünyada ise 9’uncu sıradayız. Tarım ve orman sektörünüm, bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 4,6 oranında büyüdü.”

“2023 yılında 31 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Buğday unu, fındık, kuru üzüm, kuru kayısı, kabuksuz Antep fıstığı, ayva ve incir ihracatında dünyada birinci sırada.” 

“Ülkemizde 206 çeşit ürün yetiştiriliyor. Sebze üretiminde 4’üncü, meyve üretiminde 6’ncı sıradayız. Bitkisel üretim, 2023 yılında 138,6 milyon tona ulaştı ve Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı.”

“Tohumluk üretimimizi 1,3 milyon tona ulaştı. Bitkisel üretimde kullanılan sertifikalı tohumların yüzde 97’sini yurt içinde üretir hale gelindi. Ayrıca üretilen tohumlar 117 ülkeye ihraç ediliyor.”

“Tohum Gen Bankasında toplam 121.515 tohum örneğini muhafaza ediliyor.” 

“Islah ve geliştirme çalışmaları, üstün vasıflı hayvan varlığımızı artırmayı sürdürülüyor.”

“Nitelikli damızlık ve besilik varlığını artırmak için TİGEM işletmelerinde büyükbaş hayvan rezervi oluşturuluyor.”

“Yapılan proje kapsamında üretilecek hayvanlar, 2025 yılından itibaren uygun koşullarla aile işletmelerine verilecek.”

“Şap hastalığına karşı kendi ürettiğimiz aşılar kullanılıyor. Şap hastalığı vaka sayısını yüzde 85 azaltıldı. Hayvan sevk ve hareketlerini 7 gün 24 saat denetleniyor. Dört ilde Veteriner Yol Kontrol İstasyonları hizmete alındı. Brusella hastalığına karşı da kitlesel olarak aşılama çalışmaları devam ediyor.” 

“Su ürünleri yetiştiricilik üretimi, 575 bin tona ulaştı. Ülkemiz, su ürünleri yetiştiriciliğinde Avrupa’da 2’nci, dünyada 16’ncı sırada.” 

“2023 yılında 100’e yakın ülkeye 1,7 milyar dolar su ürünleri ihracatı gerçekleştirildi.” 

Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı; Tarım ve Gıda Denetimi, Üretim Planlaması, Yeni Destekleme Modeli, Kırsal Kalkınma, Organize Tarım Bölgeleri, Su ve Sulama Yatırımları, Ormancılık Faaliyetleri gibi konularında mevcut durum ve hedefler hakkında bilgilendirme yaptılar.

2025 yılı Bakanlığımız bütçesi, bir önceki yıla göre yüzde 55 artarak 438 milyar lira oldu.

Dolayısıyla duyuyoruz Sayın İbrahim Yumaklı’yı ama dinlemiyoruz. Yetkili, konu uzmanı insanların söyledikleriyle genelde ilgilenilmeyen bir toplumda yaşıyoruz. Çünkü bizim için önemli olan yetkili veya konu uzmanının söylediği değil, bizim zaten inanmış olduğumuz şey!

ASIL BEKA SORUNUMUZ TARIMDIR!

Günümüzde bekayı oluşturan dört temel nokta vardır. Fakat herkes tarafından ilk üçü bilinmekte ve dördüncüsü dile getirilmemektedir. Öncelikle coğrafya veyahut topraklardır. Yani bir devlete karşı, komşusu olan ya da olmayan bir siyasi güç tarafından izlenilecek bir çıkar politikası vardır. Bu politika her daim o devletin bekasını tehlikeye atar. İkincisi ise devletin siyasi sistemi ya da siyasi mimarisiyle ilgilidir. Devletin siyasi mimarisi demokrasiden ziyade etnik referanslı bir yapıya mı dönüştürülüyor yoksa dönüştürülme çabası içerisinde mi olacaktır? Üçüncüsü halk için değerli ve anlam ifade eden şeylere; insan hayatı, sosyal hayat ve aile hayatı gibi kişisel değerler risk ve tehdit altında mı? Yani onların varlığıyla ilgili bir sorun mu var? Sonuncusu da “TARIM!”

Önce yeme-içme, sonra da barınma olamaz mı? Kesinlikle…! Bilgisayarımız bozulsa da yaşıyoruz, arabamız çalışmasa da idare edebiliyoruz. Denemelerini yaptık, pandemi bize çok şey öğretti. Rusya-Ukrayna savaşı üretimin ne kadar kıymetli olduğunu sadece bizlere değil dünyaya gösterdi. Dolaysıyla günün sonunda beslenmek zorundayız, kaynağımız MUHAKKAK TARIM olmalıdır!

Tarım ve Orman Bakanlığı hak ettiği konuma gelemediği müddetçe… Tarım Bakanının kabinede yeterince söz hakkı olmadığı müddetçe… Kabinede ilk 3 bakanlık içerisinde hatta Cumhurbaşkanının göz bebeği bir bakanlık olmadığı müddetçe… Yapılacak, iş ve işlemlerde, tarımsal desteklemelerde vs., Hazine ve Maliye Bakanını ikna etmeye çalıştığı müddetçe… Temsil ettiği çiftçiler; ekonomik olarak güçlenmeden, ürettiği ürünlerin fiyatının belirlenmesinde söz sahibi olmadan, yeterli temsil ve yaptırım gücüne kavuşmadan; öncelikle ülkemiz tarımını sonra sanayi ve hizmet sektörlerini geliştiremeyiz!

Son söz: Ülkemizin kalbi “tarım sektörü” dür. Bu durumda kalbi iyi atmayan, kan dolaşımını yeterince sağlayamayan vücutta; hücrelerin, dokuların ve organların yeterince beslenemeyeceği, gelişemeyeceği bir gerçektir.

“İyi atmayan bir kalbe sahipseniz, ekonomik olarak gelişmeyi beklemeyin.”

 


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *