Türk Devleti kimlere emanet edilmiş?
Sabri Uzun. Eski İstihbarat Daire Başkanı…
Türk devleti çok doğru bir karar vererek bu şahsın rütbelerini geçtiğimiz günlerde söktü. Zaten bu isim bu rütbeye, sıfata ne kadar leke bulaştırdığını son yıllardaki düşüncesiyle çok net gösteriyordu.
Sabri Uzun daha önce de “Cumhurbaşkanına hakaret”, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “terör örgütüne yardım…” iddialarıyla tutuklanmış, bir süre cezaevinde kalmıştı. Temelde bir sıkıntı yaşadığı, birileri tarafından kullanıldığı yahut birilerinin gözüne girmeye çalıştığı çok açık ve nettir.
Bir de utanmadan sosyal medya profil sayfasına “Hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz...” mesajını yazmış… Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı “Görev Yetki ve Sorumluluklarımız” tanımını şöyle yapıyor:
“Polis, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine ve genel güvenliğine dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak, emniyet ve asayişi sağlamak üzere, ülke seviyesinde istihbarat faaliyetlerinde bulunur, bu amaçla bilgi toplar, değerlendirir, yetkili mercilere veya kullanma alanına ulaştırır. Devletin diğer istihbarat kuruluşlarıyla işbirliği yapar.”
Bu görevin sıfatını taşımış Sabri Uzun şimdi ne yapıyor peki?
“T.C. Anayasası’nın 90’ıncı maddesi gereğince Selahattin Demirtaş’ın yerel mahkeme tarafından tahliye edilmesini bekliyorum” twitleri atıyor.
İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış bir adam normalde “793 asker ve polis kardeşimi, Hendek-Çukur olaylarında PKK’lı teröristleri ‘Hendek kazanların alnından değil ellerinden öpüyorum’ sözleriyle azmettiren bir teröristi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nasıl serbest bırakmamızı ister?” diyeceği yerde tahliye edilmesini nasıl bekleyebilir?
Bu kişi ya zamanında Emniyet içine sızdırılmış bir Truva atıdır ya da sonradan çeşitli unsurlarca devşirilmiş birisidir.
İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış birisi bu kadar ölüme sebebiyet vermiş birisinin avukatlığını nasıl yapabilir yoksa?
“Devletiniz teröristtir. Baro başkanından sokaktakilere kadar Kürtleri öldür, katledemediğini tutukla, gazetecileri zindana at. Sonra PKK terör örgütü öyle mi?”
Bu twitin sahibi olan Ahmet Şık, “Türkiye Cumhuriyetini, yargı organlarını, askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından tutuklanmıştı. Bu Sabri Uzun ona da sahip çıkmanın alçaklığını şu mesajıyla göstermişti:
“Gazeteci Ahmet Şık tahliye olmuş; sevindim. Ahmet’in yerinde ben olsam yatağımı götürmem. Nasıl olsa gene tutuklayacaklar.”
Sabri Uzun “Sayın Meral Akşener Bakanımızı 27 Haziran 1997’den beri tanırım. Onda, tam bir ‘komutanlık’ karakteri görüyorum. Nene Hatun gibi...” diyecek kadar onun adamıdır. Meral Akşener PKK’lı Ahmet Şık cezaevinden çıkınca “Aramıza hoş geldin” derse, onun adamı Sabri Uzun da Ahmet Şık’ın tahliyesi için elbette sevindirik olacaktır.
Anladığımız bu Sabri Uzun’un zekâ düzeyi de oldukça problemlidir. Bunu yaptığı MHP-Ülkücü düşmanlığından anlayabilirsiniz. Meral Akşener MHP’ye yönelik küstah açıklamalar yaptığında MHP İstanbul İl teşkilatı onu evinin önünde sadece sloganlarla protesto etmişti. Zekâsı uzun Sabri bunu da “Sn. Meral Akşener’in evinin önüne giden ‘Amerikan milliyetçileri’ tehditler savurmuşlar” diye yorumlamıştı.
Sen, ABD’den tonlarca silah alıp terör eylemleri yapan PKK’nın itine-köpeğine sahip çık ama bu ülke topraklarının varlığı için en çok bedel ödemiş Ülkücüleri “Amerikan milliyetçisi” olarak yaftala…
Allah’ım, Yarabbim bu adam Türkiye Cumhuriyeti’nde İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış… Şaka gibi yahut kâbus gibi…
Böyle bir zihniyetin rütbesini sökmek mesele değil, asıl mesele böyle bir zihniyet sahibinin bu ülkede İstihbarat Daire Başkanı yapılmasıdır.
Bu adam, bu zekâyla, bu karakterle, bu zihniyetle, bu cibilliyetle hangi hayati olaylarda Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Emniyet Müdürlüğünü yanlış yönlendirdi, o olaylarda kimin hesabına çalıştı acaba?
Rütbelerinin sökülmesine vesile olan Canan Kaftancıoğlu’na sahip çıkma hadisesi bile Türkiye Cumhuriyeti’nin hücrelerinde zamanında kimlerin yer aldığını göstermektedir.
Canan Kaftancıoğlu’nun ideolojik profili nedir?
Ermeni Soykırım iftirasına eylem ve söylemleriyle sahip çıkan, Atatürk düşmanı, öldürülen PKK kurucularının ardından ağıtlar yakan, terörist Demirtaş’ın eğlence mekânlarında kadeh arkadaşı, terör örgütü MLKP’nin kurucusuna selam çakan, İslam’ın değer ve sembolleriyle sürekli dalga geçen, CHP içinde HD(P)KK’lılara en yakın kişi… Özeti budur.
Böyle bir profile yargı ceza veriyor. Bu ülkede İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış Sabri Uzun, “Sn. Kaftancıoğlu, Halide Edip, 23 Mayıs 1919 günü İngiliz işgali altındaki İstanbul Sultanahmet meydanında özgürlük nutku atmıştı. İşgalciler bile Ona, senin gibi ceza vermemişlerdi. Türk kadınlarını sizin şahsınızda kutluyorum.”
Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek, parçalamak isteyen teröristler için ağıtlar yakan, selamlar çakan, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganına alerji duyan Canan Kaftancıoğlu ile milli mücadele mitinglerinde, “Hanımlar! Sizin elinizde tüfek, top yok. Yalnız hak ve Allah var! Tüfek ve top düşer fakat halk bakidir. İman ve millet duygusu var, hiç korkmayacaksınız! Hanımlar, Türkler, Müslümanlar! Silahla çalışamazsanız hak ve Allah sizinledir” konuşmaları yapan ve Kurtuluş Savaşı’nda cephede Mustafa Kemal’in yanında görev yapmış bir sivil olmasına rağmen rütbe alarak savaş kahramanı sayılmış birini kıyaslamak akla ziyandır.
Atatürk ile beraber Milli Mücadele saflarında yer alan cesur Türk aydın kadını kimliği olan “Halide Onbaşı” ile terörist sevdalısı “Ateist ve Domuzcu Canan” nasıl bir tutulabilir?
Zekân Sabri Uzun zekâsı ise tutulabilir.
Sabri Uzun’un İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptığı tüm süreçteki yaşanan olaylar mercek altına alınmalıdır.
Bir de daha utanmadan televizyonlarda “Biz gücümüzü, tenekeden, rütbeden değil halkımızdan alıyoruz” şeklinde beylik cümleler kuruyor. Bu devlet sana o rütbeleri vatan hainlerini savun diye mi verdi be hey soyadı Uzun aklı kısa Sabri Efendi?