Kandil ve Pensilvanya kokan ikili
Ne diyor Dede Korkut: Kahpe içerden olunca kapı kilit tutmaz oğul. Kötüye acımak, iyiye zulümdür. Zalimleri affetmek mazlumlara zulmettir.
Bu yazının konusu da yine bu sözlerin içeriğine örnek olacaktır…
Biliyorsunuz Türk devleti eski Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlarından Sabri Uzun ve Hanefi Avcı’nın rütbelerinin sökülmesine karar verdi. Emniyet içinde nasıl bu hayati görevlere geldikleri muamma olan bu iki şahıs terörist Demirtaş’ın serbest bırakılmasını isteyerek ve Canan Kaftancıoğlu gibi polis şehit eden terör örgütleriyle aşna fişne olan birine destek çıkarak Türk devletine ve meslektaşlarına ihanet etmişlerdi.
Terörist Demirtaş Hendek-Çukur olaylarında PKK’lı teröristleri “Hendek kazanların ellerinden öpüyorum” şeklinde azmettirerek 793 asker ve polisimizin şehit olmasını sağlamış, PKK’lı bir katil iken onun avukatlığını yapmak da Sabri Uzun ve Hanefi Avcı gibi Emniyet camiasının yüzkaralarına düşmüştür.
Hiç mi şehit ve gazi polislerimizin aziz hatıralarından utanmadınız?
Hiç mi şehitlerimizin, gazilerimizin ailelerinin yüreğine hançer sapladığınızı düşünmediniz?
Bu soruları sormak bile zaman kaybı olmaktadır. Çünkü bu iki şahıs çoktan keçeyi suya atmıştır.
Sabri Uzun, “T.C. Anayasası’nın 90’ıncı maddesi gereğince Selahattin Demirtaş’ın yerel mahkeme tarafından tahliye edilmesini bekliyorum” diyerek, Hanefi Avcı "Vekiller her türlü siyasi dokunulmazlıklara sahiptirler, fiili olarak örgütler bağlantıları olmadığı sürece tutuklanmaları evrensel hukuka aykırıdır. Fikirlerden dolayı kimse sorumlu olmamalı. Türkiye bunlara fatura kesiyor" diyerek emniyet camiasına ihanet etmiştir.
Terörist Demirtaş “PKK’lıların cenaze törenine katılmayan HDP’li milletvekillerine soruşturma açtırırım” diyecek, “PKK’lı gençlerin ölüsüne de, dirisine de sahip çıkacağız” diyecek, Sabri Uzun ve Hanefi Avcı isimli müptezeller de şehit polis arkadaşlarının katili olan bir alçak teröriste sahip çıkacak öyle mi?
Bu iki şahıs emniyete sızdırılmış ajan değilse, bir takım ülkelerin hesabına çalışmıyorlarsa kafalarına silah dayasalar da arkadaşlarının katili olan bir teröristi bu şekilde savunamazlar. Her iki ismin Meral Akşener hayranı olması, Meral Akşener’in ayağına diken batsa anında bu iki ismin zıplaması zaten gerekeni anlamamızı sağlıyor.
Gerekeni anlamamızı sağlayan bir başka gelişme de Meral Akşener’in önderi olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sabri Uzun ve Hanefi Avcı ikilisine sahip çıkarak “Sabri Uzun ve Hanefi Avcı'dan söz ediyorum. Sabri Uzun, Canan Kaftancıoğlu'nun haksız yere görevden alınması üzerine bir tweet attı. Vay sen misin bunu söyleyen. Arkasından Hanefi Avcı, Selahattin Demirtaş'la ilgili AİHM kararı uygulanması gerektiğini söylüyor. Vay sen misin bunu diyen. Onların sökülen rütbelerini aynen iade edeceğiz” açıklamasında bulunmasıdır.
Bu ülkede hem Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yapacaksın, polis ve askerlerimizin katilleri için özgürlük isteyeceksin hem de şehitlerimizin katili HD(P)KK ile her türlü işbirliği yapan Kemal Kılıçdaroğlu sizi savunacak…
İnsanın şerefine, namusuna, haysiyetine bundan daha büyük zül olabilir mi?
Kemal Kılıçdaroğlu “Selahattin Demirtaş’ı serbest bıraktırmak istiyorsanız CHP’nin peşine takılın” diyor, Sabri-Hanefi ikilisi anında CHP’ye kuyruk oluyor. Nasıl olsa Meral Ablaları da “Demirtaş serbest bırakılsın, Osman Kavala serbest bırakılsın, Canan Kaftancıoğlu’na dokunulmasın” tarikatının kuyruğu olmuş durumda…
Terörist Demirtaş’a şeref madalyası takan Kemal Kılıçdaroğlu sizin rütbelerinizi geri takacaksa bu sizin için ikinci büyük utanç olmalıdır. Birinci utancınız Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yaptığınız halde polislere ihanet ederek o rütbelerinizi söktürmenizdi, ikincisi de böyle birinin rütbenizi geri takacak olmasıdır.
Sizi kim yoldan çıkardı Sabri-Hanefi ikilisi?
PKK-FETÖ elinde esir misiniz?
Bu ihanet propagandalarını kimden talimat alarak yapıyorsunuz?
Kemal abiniz mi hattın ucunda, yoksa Meral ablanız mı?
Terörle mücadele eden askerimize, polisimize “Gazetelere bakın büyük temizlik operasyonuymuş… Siz kimsiniz ya? Siz kimi nereden süpürüyorsunuz? Siz ancak bu toprakların kanalizasyonunu temizlersiniz” diye hakaret eden terörist Demirtaş’ı savunmak için polis arkadaşlarınızı, şerefinizi, namusunuzu neyin karşılığı CHP’nin, HDP’nin, İP’in ihanet politikalarına ipotek ettirdiniz?
FETÖ’nün evlerinde kaldığını, “O zamanlar adı ışık evleri değildi. 8-9 aylık bir öğretim döneminde kaldım. O zamanlar FETÖ’nün adı yeni yeni duyuluyordu. Çocuklarım da FETÖ okullarında okudu” şeklinde açıklayan, silahlı her türlü eylemin ve darbe girişimin içinde olan yapıyı “FETÖ’ye terör örgütü diyemezsiniz, PKK ile aynı safa koyamazsınız. FETÖ organize suç örgütü değil” şeklinde savunan birisinin düğmesine herhalde bir Kandil’den, bir Pensilvanya’dan basıyorlar…
Bu ikilinin düğmesine basılınca da bir PKK’yı, bir FETÖ’yü savunuyorlar…
MİT ve Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı bu ihanet cephesinden seslenen Sabri Uzun ve Hanefi Avcı ikilisini çok dikkatli mercek altına almalıdır. Bu ikisinin görev sürecinde altına imza attığı her olay geçmişe dönük incelenmelidir.
Geçmişte Türk devletinin en hayati kurumlarının başında bulunmuş bu iki kişinin başka ülkelerin yahut terör örgütlerinin hesabına çalışıyor olması yüksek bir şüphe kıvamındadır. Ya da şantaj ve tehditle terörist ve terör örgütü savunur hale getirilmişlerdir.
Bunlar hainse en ağır bedelleri ödesinler, bir yerlere esir düştülerse hemen kurtarılsınlar.
Aksi halde Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış bu kişilerin bu ihanet söylemleri katlanılır gibi değildir.
Onlarda utanma, yüz kızarma emareleri görünmüyor ama onların ihanet söylemlerini dinlerken ve okurken bizim midemiz bulanıyor.
Çünkü hep Kandil ve Pensilvanya kokuyorlar…