Etiket elinde bekleyen fırsatçılar
Dünyada olduğu gibi Türkiye’mizde de Kovid-19 salgın hastalık sürecinde başlayan özellikle gıda, enerji, barınak, araç konularında ekonomik bir kriz yaşanmaktadır. Böyle bir kriz yok diyen zaten hem dünyada hem de Türkiye’de yaşamadığını iddia etmiş olur.
Türkiye’de hükümet bu ekonomik kriz karşısında iyileştirici adımlar atmaya çalışıyor. Asgari ücrete, emekliye, memura yapılan maaş zamları, KDV indirimleri ve düşük faizli krediler ile hayat pahalılığı karşısında vatandaşa nefes aldırmaya çalışan adımlar olmaktadır.
Ama tüm bunlar karşısında kontrol edilemeyen bir sıkıntı da fahiş fiyatlar konusunda denetim ve disiplin mekanizmasının tam kurulamamasıdır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz haftalardaki konuşmasında yer alan “Ahlaki olmayan, insani değerlerle bağdaşmayan ve istikrara hizmet etmeyen piyasa uygulamalarını köklü şekilde sorgulamadıktan, ekonomik güvenlik, ekonomik özgürlük, ekonomik eşitlik, ekonomik adalet kapsamında A’dan Z’ye revize etmedikten sonra varılacak yer gene kriz, gene toplumsal ve siyasal çalkantıdır” şeklindeki uyarısı bu açıdan çok önemlidir.
Hatırlayın döviz yükseldiğinde kur artışını bahane ederek iğneden ipliğe her şeye zam yapanlar, döviz tekrar düşmeye başladığında yaptıkları zamları geri çekmemişti. O zamlar yerinde dururken bu sefer benzin-mazot fiyatlarının artışlarını bahane ederek yine zam yağmurunda bulunmuşlardı. Eğer döviz artışındaki zamları döviz tekrar düşünce geri çekselerdi, benzin-mazot artışında yaptıkları zamlar kendi şartlarında makul görülebilirdi.
Hükümet bazı temel ihtiyaçlarda KDV’leri kaldıracağını kamuoyuna duyuruyor. Birçok firma anında etiket değişikliğine gidiyor. 10 TL’lik ürünü anında 15 TL’ye yükseltiyor. Düşecek KDV’yi onun üzerinden hesaplatıyor.
Hükümet asgari ücrete zam yapar yapmaz “Alım gücü arttı” diye yine etiketler büyük seferberlik halinde değiştirilmeye başlandı.
Hükümet bu konuda halkın alım gücünü korumak istiyor, işçiye-memura-emekliye yaptığı zammın değerini muhafaza etmek istiyorsa bu konuda ciddi önlemler almak zorundadır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin aylar önce yaptığı “En başta, döviz fiyatları, gıda fiyatları, enerji fiyatları, kira ve konut fiyatları alanında gözlemlenen dengesizliklerin, insanımızı tedirgin eden fahiş oynaklıkların kuşkusuz ekonomik bir temeli, makul ve meşru bir nedeni yoktur. Fiyat istikrarını sakatlayan piyasa aksaklıklarının yanı sıra, bu sorunu siyasi bir fırsata dönüştürüp toplumsal dayanaklılığı yıkmayı amaçlayan, spekülasyon ve manipülasyon silahıyla ekonomik huzur ve güvenliği yıpratmayı projelendiren iç ve dış odakların üzerine kararlılıkla gidilmektedir” tespiti ve uyarısı bu meselenin özetidir.
Piyasada bir fırsatçılık hali oluşturulmuş ve herkesin buna ayak uydurması istenmektedir. Bir mahallede kurulan pazardaki patates, soğan fiyatıyla, diğer mahalledeki patates, soğan fiyatları çok farklıdır. Bir markette aynı sakızın fiyatı 4.5 TL iken başka markette 7.5 TL’dir. Bir markette karpuzun kilosu 3.5 TL iken, başka markette kilosu 15-20 TL arasında olabiliyor.
1 milyon TL olan bir evin anında 2.5 milyon TL olmasının bir izahı var mıdır? Ev yeni de yapılmamış, 10 yıl önce ekonomik şartlar iyiyken yapılmış ama böyle bir fırsatçılık, böyle bir aç gözlülük dalga dalga Türkiye’nin her tarafına yayılmış durumdadır.
Piyasa adeta “Tutturabildiğini kazıklama” pazarına dönmüştür. Halkın bu düzende ezilmemesi için hükümetin çok ciddi tedbir alması ve ekonomi alanında bu ahlaksızlığı yapanlarla mücadele etmesi şarttır. Bu düzen devam ederse ekonomi alanında belirleyici olan ahlaksızlar, işçiye, memura, emekliye yapılan zammı kendi ürünlerine yapılmış gibi fırsata ve haksız kazanca çevirmeye devam edecektir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ekonomik alanla ilgili yaptığı “A’dan Z’ye revize etmedikten sonra varılacak yer gene kriz, gene toplumsal ve siyasal çalkantıdır” tespiti bu açıdan çok önem arz etmektedir.
İşçi, memur, emekli başta olmak üzere halkımızın hiçbir kesimi bu fırsatçılar karşısında mağdur edilmemelidir.
Aksi halde samimi her adım ekonomik alanda “Ahlaksızlık pazarı” kuranlar karşısında heba olmaya devam edecektir. Türk milletinin ekonomik refahı ve huzuru için hiçbir fedakârlıktan ve mücadeleden kaçılmaması gereken bir süreci yaşıyoruz.