25 Kasım 2024
weather
2°
Twitter
Facebook
Instagram

MHP'yi HDP ile koalisyona çağırmıştın değil mi?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
MHP'yi HDP ile koalisyona çağırmıştın değil mi?

          Çok açık ve net söylüyorum. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu içerikli bir yazı yazdığımda midem bulanarak, tiksinerek yazıyorum. Milli konulardaki emperyalist ve mandacı dilleri, terör örgütleriyle ilişkileri, HDP ile işbirlikleri, CHP’li Belediyelerdeki vurgun ve yolsuzluk ağı, yalanlar, iftiralar, ikiyüzlülükler... Bunların hepsi midemi bulandırmaya yetiyor. Bu durum Türkiye’nin varlığı ve geleceği adına hassasiyeti olan kimin midesini bulandırmaz ki?

CHP’nin geldiği hale bakın...

         PKK’lı teröristler öldürülüyor, Kemal Kılıçdaroğlu’na “Başınsağolsun” deniliyor. PKK’lı teröristler yakalanıyor, Kemal Kılıçdaroğlu’na “Geçmiş olsun” deniliyor.

          Geçen hafta, ben de bir yazımda Suriye’de terör örgütü YPG’ye yönelik yapacağımız operasyona “Kemal Kılıçdaroğlu’na Veda” adının verilmesini istemiştim. Kemal Kılıçdaroğlu’nu sevdikleriyle imtihan etmek de diyebiliriz buna...

          Kemal Kılıçdaroğlu FETÖ’nün, CHP’nin koltuğunu kaset operasyonuyla boşaltmasından sonra CHP’nin başına bela olmuş kişidir. CHP’nin başına geldiği günden bu yana sinsi sinsi CHP’yi tamamen rayından çıkardı. Kemal Kılıçdaroğlu’nu görebilenler için özeti şudur: Siyasi omurgası esneyen plastik gibi her yana eğiliyor, bükülüyor, çok rahat siyasi yalanlara başvuruyor, ihanetleri o kadar rahat anlatıyor ki, “Yapacağım-edeceğim” derken adeta toplumu uyuşturmaya çalışan siyasi büyücü gibi davranıyor.

          Binlerce askerin, polisin şehit edilmesinde, masum kişilerin öldürülmesinde azmettiricilik yapmış azılı PKK’lı Demirtaş’ı cezaevinden çıkarıp, ona şeref madalyası takmayı ve “Türkiye’yi Demirtaş ile birlikte inşa edeceklerini” söylerken o kadar rahat ki, sanırsın herkese cennet vaat ediyor. Geçtiğimiz günlerde de “KHK’ların tamamını görevlerine iade edeceğiz” derken tüm FETÖ ve PKK bağlantısından dolayı devlet kurumlarından atılan kişilere söz verdi. Gelen tepkilerden sonra kıvırmaya çalışsa da aynen bu sözü verdi. Bu adam HDP’nin Eşbaşkanı falan değil, bu adam 9 Eylül 1923 (98 yıl önce) Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partide Genel Başkanlık yapan birisi...

          ABD merkezli “Central Asia- Caucasus Institute” tarafından hazırlanan “Prospects for a ‘torn Turkey: A secular and Unitary Future” isimli raporda Deniz Baykal’ın ikna yoluyla (kaset) koltuğundan indirilip yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun oturacağı, Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olmadan iki yıl önce yazılmıştı. Bugün CHP’nin geldiği nokta, aslında o raporla nasıl bir planın işlediğinin delilidir.

          Şimdi böyle bir profili olan adam geçtiğimiz günlerde gazeteci Enver Ayseven’in, “Devlet Bahçeli Bey bugün şahsınıza yönelik çok sert konuştu. Neredeyse tırnak içerisinde sizden hesap soracağım dedi. Vatan hainliği ile eşdeğer haline getirdi. Buna ne diyeceksiniz?” sorusuna nasıl cevap verdi biliyor musunuz?

          Aynen şöyle: Ben ona Başbakan ol dediğimde neden olmadı? Şimdiden soralım. Niye? Sayın Bahçeli’nin bana yönelik tavrını ben anlarım. Niçin? E oy kaybediyor. Samimi olan bütün ülkücüler bizim yanımızda. Biz onlarla beraberiz. Vatanseverlik ülkücülükse biz de ülkücüyüz.

          Oysa MHP Lideri Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Başbakanlık koltuğunu Bahçeli’ye vermeye hazırım” sözüne hak ettiği cevabı hem de CHP’nin kendi yayın organı sayılan Sözcü gazetesinden şu cümlelerle vermişti:

          Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu sözü talihsiz. Çin’den gelen yeni bir oyuncak türümüdür bu? MHP bu cümleye kapılarak bu sözün arkasından nasıl gidebilir? CHP’nin içerisinde 3’te 1 oranında HDP paraleli düşünen bir milletvekili grubu var. “O grupla HDP’yi ve CHP’yi birleştirip, koa- lisyona MHP de destek versin” diye tekliflere karşı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bunlar kim? CHP’nin köklü tarihini ateşe atan kimdir?” sorusunu sorması lazım. Bunu sorduğu zaman CHP birçok şeyi ve kendisini de kurtarmış olur. Bunlar PKK’nın siyasal uzantısıdır, bunları yok sayıyoruz, bunları muhatap almak istemiyoruz. Etnik temelli ayrışmanın, mezhep temelli bölünmenin, birçok olayın getirmiş olduğu son durum, toplumsal yarılmadır. Bu yarılma devam ettiği ya da körüklendiği takdirde veya millet iradesi ile bu çözüme kavuşturulamadığı takdirde Türkiye daha büyük sıkıntılar içine girebilir.

                  ***

          Kendini çok uyanık sanan Kemal Kılıçdaroğlu, Enver Aysever’e cevap verirken niçin MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye “Gel CHP, HDP ve MHP olarak koalisyon kuralım. Sen de Başbakan ol” dediğini açıkça ifade etmiyor? PKK’nın siyasi tasmalısı HDP ile MHP’yi koalisyon kurmaya davet eden bu adamın yanında bir de “Samimi ülkücüler” varmış, kendisi de Ülkücüymüş!

Al bak mide bulantım daha çok arttı!

          FETÖ’ye özgürlük vaatleri dağıtan, Türk Devletinin terörle mücadelesine hep takoz olan, HDP ile yerel seçim ittifakı yapan, PKK’lı sözde sanatçılara CHP’li belediyelerde konser vermesine müsaade eden, HDP ile Anayasa taslakları hazırlayan, İslam’a hakaret edenleri, Atatürk’e düşmanlık besleyenleri, Türklükten nefret edenleri CHP’ye dolduran Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında “Samimi Ülkücü” sunulan kim varsa, olsa olsa menfaatleri için kendini satmış haysiyetsiz ve şeref yoksunlarıdır.

         Bu “Samimi Ülkücü” diye sunulan haysiyetsizler, Kemal Kılıçdaroğlu terörist Demirtaş ile Türkiye’yi inşa ederken ihanete çimento, kürek, el arabası mı olacaktır?

         MHP’de kalıp Bozkurt olamayanlar, CHP’de neyin çakalı olmuştur? MHP’ye “Gel HDP ile bir olup koalisyon kuralım” dediği günleri hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu aynı cümlesi içinde “Samimi olan bütün ülkücüler bizim yanımızda. Biz onlarla beraberiz” ifadesini kullanıyorsa buna tepki göstermeyen Ülkücü kahrolsun...

        CHP’de Ülkücü olmaz, olsa olsa CHP-HP(P)KK işbirliğine hizmet eden, menfaatleri için her türlü değeri satacak alçaklar olur!

Kemal Kılıçdaroğlu o “Samimi Ülkücü” dediği kişilerin ismini söyleyebilir mi?

         Kemal Kılıçdaroğlu, terörist Demirtaş’a şeref madalyası takarken, ihanete paspas olan o “Samimi Ülkücü” diye bahsettiği adamlara da “Şerefsizlik” madalyası takabilir.

          Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz hafta “HDP ile görüşüyoruz çünkü tarihin bize yüklediği bir misyon var” demişti... Bu şerefsizlik madalyasını onlara takarken “Tarihin yüklediği misyon” neymiş onu da anlatmayı unutmasın.

          Kemal Kılıçdaroğlu, o şehit analarının, babalarının, çocuklarının ve eşlerinin ahı seni öyle bir hale getirecek ki, “Deniz Baykal’a niye kaset operasyonu yapıp, beni CHP’nin başına getirdiler” diye kafanı duvardan duvara vurup cinnet geçireceksin...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *