Ağzından doğru söz çıkmayan lider
Geçmişte kullandığı titrinden dolayı kendisinden hesap uzmanı olarak bahsettiğimiz Kemal Kılıçdaroğlu, iki dudağının arasından devamlı olarak yalan üretmeyi nefes alıp verme hızına yükselterek siyasetin yalan uzmanlığı derecesine terfi etmiştir. Kemal Bey hesap uzmanlığı ve yalan uzmanlığında çift anadal yapma başarısı gösteren endemik bir genel başkandır.
Bilimde, “su yüz derecede kaynar” diye bir önerme varsa artık siyaset alanında da “Kılıçdaroğlu her zaman yalan söyler” diye bir önerme var. Gerçekteyse su sadece deniz seviyesinde yüz derecede kaynamaktayken Kemal Kılıçdaroğlu her seviyede, her iklimde ve her ortamda sürekli yalan konuşuyor.
Milyonlarca seçmeni bulunan bir genel başkana yalan uzmanı şeklinde hitap etmek benim de hoşuma giden bir durum değilse de bu hoşnutsuzluk yalan söylemeyi mesleki bir kabiliyet haline getiren Kemal Bey’den kaynaklanıyor. Şair Can Yücel’in mahkeme başkanına verdiği cevabı anımsatıp “Bizim orada yalancıya yalancı derler” dersek herhalde kâfi olacak.
“Kılıçdaroğlu her zaman yalan söyler” önermesinin kanıtlandığı son mecralardan birisi TELE 1 kanalı oldu. Enver Aysever’in konuğu olduğu programda MHP Lideri Devlet Bahçeli için “Ben ona başbakan ol dediğim zaman Sayın Bahçeli neden olmadı? Hala onun yanıtını almış değilim” diyor.
Oysa Sayın Bahçeli, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra güçlü bir ihtimal olarak ortaya çıkan koalisyon atmosferinde “HDP’nin içinde yer alacağı veya destek vereceği her formül bizim dışımızdadır ve gündemimizde değildir” açıklamasını yapmıştı. Bir ifade daha açık ve yalın nasıl dile getirilebilir ki? Ama yalan ve hesap uzmanı Kemal Kılıçdaroğlu işine gelmediği için bu açıklamayı hatırlamıyor. Zaten Kemal Kılıçdaroğlu orada çıkıp dürüstçe “Devlet Bey o dönem de HDP’nin varlığına karşıydı, şimdi de HDP’nin varlığına karşı” dese gururla taşıdığı hesap ve yalan uzmanlığı unvanlarının hakkını vermiş olur muydu?
Kemal Bey uzmanlık alanlarının gereğini yapmaya devam ettiği söyleşisinde konuyu Süleyman Şah Türbesi’nin Türkiye’ye taşınması olayına getirerek “Süleyman Şah Türbesi’ni kaçıran adamdan milliyetçi mi olur? Bunlar şimdi bizi eleştiriyorlar. AKP ve MHP’yi kast ediyorum. Devlet Bey’in demesi lazım, kardeşim sen buradan, kendi vatan toprağından bayrağı nasıl indirdin?” sözlerini kullanıyor.
Sayın Bahçeli Süleyman Şah Türbesi’nin Türkiye’ye getirilmesi operasyonuna en sert itirazı yapan siyasi lider değil miydi? Hafızamız ve arşivler mi yalan söylüyor yoksa hesap ve yalan uzmanı Kemal Kılıçdaroğlu mu?
Süleyman Şah Türbesi’nin Türkiye’ye getirilmesi operasyonundan dolayı dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Öze’in MHP Lideri’nden işittiği sözler herhalde bir askerin ömrü hayatında duyabileceği en ağır ifadelerdi. Sayın Bahçeli, operasyonun ardındaki ‘stratejik akıl’ olan Ahmet Davutoğlu’nu da “Başbakan ceketi çıkarmış masanın üzerinde haritalarla beraber muzaffer fotoğrafları çekilmiştir. Davutoğlu bu rezillikle övünmektedir. Ne hakla kime sorup vatandan vazgeçtiniz. Demek ki vatanı değersiz görüyorsunuz” sözleriyle eleştirmedi mi?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Süleyman Şah Türbesi’ni kaçıran adamdan milliyetçi mi olur?” sözünün siyasi muhatabı olan Ahmet Davutoğlu bugün onun ittifak ortağı ve 6’lı masa arkadaşıdır. Davutoğlu’na “Süleyman Şah Türbesi’ni kaçıran adamdan milliyetçi mi olur?” sorusunu sormuş mu bilmiyoruz. Ancak milliyetçiliğini eleştirdiği AK Parti ve MHP Türkiye düşmanı terör örgütlerini içerde ve dışarda imha eden Cumhur İttifakının iki ortağıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yalan rüzgarı yaratan her cümlesi ayrı bir tekzip metnine ihtiyaç duyuyor. Mesela yine diyor ki: “Suriye tezkeresine CHP hayır dedi diye bize kızıyorlar. Yabancı askerlerin Türkiye’ye davet edilmesi konusunda madde var orada. Terörle mücadele için sen hangi yabancı askeri Türkiye’ye davet edeceksin?”
Şu konuşmayı Kemal Bey’in hesap ve yalan uzmanı olduğunu bilmeden dinliyor olsak onu vatan topraklarının yılmaz savunucularından birisi zannedeceğiz. Oysa Kılıçdaroğlu PKK ve HDP’nin “Tezkereye hayır deyin” çağrısına boyun eğerek hayır oyu vermesi sebebiyle HDP’den teşekkür bile almıştı. Demek Kemal Kılıçdaroğlu’nun süper mantığına göre terör örgütünün partisi HDP de Türkiye topraklarına hiçbir yabancı asker girmesin diye tezkereye hayır oyu vermiştir. Buna sadece kargalar değil, tüm canlı alemi güler.
“Topraklarımıza yabancı asker girmesin diye tezkereye hayır oyu verdik” cümlesini yüzü kızarmadan kurabilen Kemal Kılıçdaroğlu noktası virgülüne kadar aynı olan tezkereye geçmiş yıllarda iki defa evet vermişti. Gördüğünüz gibi Kemal Bey’in hesap ve yalan uzmanlığında hiçbir ölçü ve sınır yok...
Mesela ülkemizde yabancı asker konusu açıldığında akıllara hemen Batılı güçler, özellikle de NATO güçleri ve ABD ordusu geliyor. Ama ABD askerleri tonlarca silah yardımı yaptıkları PKK’yla mücadele etmek için Türkiye’ye yardıma gelecek değildir. Zaten Kemal Bey “yabancı asker gelmesin diye hayır oyu verdik” bahanesini ABD ordusunu düşleyerek ileri sürmüyor. ABD kendi ordusundan ve siyasi varlığından rahatsızlık duyan bir parti için “Türkiye’de muhalefeti destekleyeceğiz” der mi? Peki ABD ve NATO’nun emperyalist planlarına karşı çıkan bir lider “NATO’nun Türkiye’ye demokrasi için müdahale etmesi gerekiyor” diyen Kadir Gökmen Öğüt gibi isimleri partisinde meclisi üyesi olarak tutar mı?
Kılıçdaroğlu’nun yabancı asker hassasiyetinde terör örgütü PKK/PYD’ye karşı Türk askeriyle omuz omuza çarpışan Özgür Suriye Ordusu vardır. HDP’ye yaranmak için terörle mücadele tezkeresine hayır oyu verdi, şimdi onu sahte vatanseverlik pozlarıyla kamuoyuna satmaya çalışıyor. Ama biliyorsunuz hırsıza hırsız olduğunu hatırlatmazsanız size ahlak dersi verirmiş. Kemal Bey’e de kallavi bir yalan uzmanı olduğu hiç hiç durmadan hatırlatılmalıdır.