6+HDP masasındaki kavgalar, tezgâhlar ve umutsuzluk hâlleri
6+HDP masasında işler iyi gitmiyor. Moraller çok bozuk, psikolojileri çok kötü. Adaylarını bir türlü açıklayamamaları da gerginliklerini artırıyor. Gün geçtikçe 6+HDP masasında yer alanlar kendi hesabı için konum belirlemeye başladı. Bunu kendi aralarındaki kavgalardan, birbirlerine laf sokmalarından, sanatçılarının, yazarlarının, yorumcularının açıklamalarından çok net anlıyoruz. Cumhur İttifakı’nda “Aday Belli, Karar Net” olunca huzur var, 6+HDP masasında aday belli olmayınca sürekli kavga var.
Siyasi ve kişisel menfaatler için yan yana gelip hükümeti devirme projesini gerçekleştirmeye çalışınca da, doğal olarak yine siyasi ve kişisel menfaatler için aralarında kavga yaşanıyor. Vatandaş da doğal olarak bunlara yaklaşmıyor. “6+HDP masası şimdiden böyle kavga ediyorsa, yarın bunlara Türkiye’yi teslim edince neler olur” korkusu bile vatandaş için yeterli kanaat oluşturuyor. HDP’nin varlığı ve diğer 6 partinin HDP’den vazgeçememesi, Türkiye’nin bir muhtarlığının bile bunlara teslim edilmemesi için bir sebep oysa…
Türkiye ekonomik kriz cenderesinden geçtiği için muhalefetin sesinin çok çıktığı bir dönemi yaşadık, ekonomik kriz başlamadan iki yıl önce “Erken seçime gerek yok” diyorlardı. Türkiye ekonomik krizden düzlüğe çıktığı gün, bu toplumda muhalefetin yüzüne bakan olmaz… Gerçi ekonomik kriz yaşanan şu süreçte bile itibarları da, güvenirlikleri de yok…
6+HDP masasının yazar ve yorumcularının açıklamaları hâllerine ışık tutmaktadır. İsmail Saymaz’ın “Muhalefet “erken ve kolay” seçim zaferi beklemesin!” uyarısı, daha sonra bir anket şirketinin “bugün seçim olsa İstanbul ve Ankara’yı Cumhur İttifakı kazanıyor” paylaşımını yapıp sonra silmesi, Nevşin Mengü’nün “Muhalefet, ‘her kafadan bir ses çıkıyor, bunlar daha içinde kavga ediyor imajı vermeye devam ederse’ seçimi kaybeder. Belirsizlik seçmen için bayrak etrafında toplanma etkisi yaratır” açıklaması ve CHP merkezli propaganda yapan komedyen Şahan Gökbakar’ın "Altılı yattı gibi... Masa değil yaaa... Ganyan Ganyaan" açıklaması inanın özetleri gibidir.
Bu durum Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde çok büyük psikolojik baskı oluşturmaktadır. Nasıl bir psikolojik baskı yaşıyorsa o mülayim adamın içinden âdeta bir canavar çıktı.
Kemal Kılıçdaroğlu, kendine partisi ve ittifak içinden aykırı sesler çıkmaya başlayınca "Ya bana katılın ya şimdi şu anda yolumdan çekilin. Açık ve net söylüyorum" demişti. Durdurmayı bırak, aykırı sesler artarak devam etti.
Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz hafta da Kurtlar Vadisi filmindeki gibi “Kelle koltukta”, “Biz daha ölmedik”,” Ateş olsalar cürmü kadar yer kadar” içerikli şu açıklamayı yaparak yine kendine karşı çıkan kendi mahallesindeki kişileri uyardı:
“Son zamanlarda kerameti kendinden menkul bazı kişiler bir anda muhalif yazar oldular. 20 yıllık yandaşlıktan sonra, bir baktık oluvermişler işte. Bunların bazıları köşe yazarı, bazıları araştırmacı formatında önümüze çıkıyorlar; muhalefet nasıl yapılır, kelle koltukta mücadele eden bana öğretmeye kalkıyorlar. Defalarca suikast teşebbüsüne uğramış bana, köşelerinde ders vermeye kalkıyorlar. Şunu çok iyi bilsinler ki biz daha ölmedik. Onların da ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Haksızlıklar karşısında kalemini dahi oynatmayan, televizyonlarda konuşmayan, “Alo Holdinglerin” medyası bana ders vermeyi bıraksın, ateş olsalar cürmü kadar yer yakarlar. Bu böyle biline.”
(Bu arada “Defalarca suikast teşebbüsüne uğramış bana…” diyor. Bir PKK’nın CHP konvoyunu koruyan güvenlik güçlerine saldırısı oldu, bir de şehit cenazesinde kendisine saldırı… PKK “CHP ve Kılıçdaroğlu kesinlikle herhangi bir biçimde hedeflenmemiştir” açıklaması yapmıştır. Şehit cenazesinde de “PKK’lılara sahip çıkıp şehit cenazesine gelmeye utanmıyor musun?” saldırısına uğradı. Yanlış bilgi vermese iyi olur.)
Bu ağır abi sözleri Kılıçdaroğlu’na yakışsa neyse diyeceğiz de. Bu ağır abi replikleri tipine de hiç gitmiyor. Çok komik kalıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinden ilk akla gelen Fatih Altaylı oldu. Zaten Halk TV aynı akşam Fatih Altaylı aleyhinde yayın yaparak bunu ispatladı. Çünkü Altaylı “Kılıçdaroğlu aday olursa kaybeder” demişti…
Fatih Altaylı da sözler alenen kendine söylendiği hâlde mezarlıktan geçerken ıslık çalanlar gibi davranarak, “Kemal Bey’e yakın biriyle görüştüm, sözler bana söylenmemiş” diyor. Oysa Kemal Kılıçdaroğlu o açıklamasında tüm eşkâli çizmiş, bir Fatih Altaylı ismini vermemişti.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden alınanlardan birisi de Deniz Zeyrek olmuş. Çünkü o da Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkan açıklamalar yapıyor, yazılar yazıyordu. Deniz Zeyrek kendini çok kurnaz sanan biri ama basit olay örtme-yönlendirme çabalarıyla da kendini rezil eden birisidir.
Deniz Zeyrek de Fatih Altaylı gibi “O haberlerden bazılarını alıp Kılıçdaroğlu'na gönderdim ve “Bu haberler doğru mu? Kastettikleriniz arasında ben de var mıyım, yanıtınızı köşemde yazacağım” diye doğrudan sordum. Kendisinin cevabı net oldu: “Hayır” açıklamasını yaptı.
Bunların hâli de Vizontele filmindeki şu diyalog sahnesi gibi:
-ne dedi ne dedi?
-deli emin dedi fikri abi git dükkândan istediğini al dedi hani radyodan ona borcumuz vardı ya ona mahsuben.
-ona mahsuben?
-evet, abi.
-sende bunu yedin?
-evet abi.
-çay söliyim abi?
-yok sen geç içeri geç ben söylerim geç geç…
Oysa Kemal Kılıçdaroğlu kendi mahallesinde kendine karşı çıkan herkese öfke kusmaktadır. Bunun içinde Fatih Altaylı, Deniz Zeyrek ve benzerleri vardır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2019 yerel seçimleri öncesi CHP-HDP-İP ittifakını kurmak için gizlice buluştuğu Ahmet Türk, o görüşme deşifre olunca ne demişti: Sayın Kılıçdaroğlu’nu biliyorsunuz. Öyle çok açık konuşmaz."
Fatih Altaylı, Deniz Zeyrek gibi 6+HDP masasının tetikçileri bu sözden kendilerine ait dersi çıkarmalıdır. O yüzden Kemal Kılıçdaroğlu’nu fazla sinirlendirmesinler. Adam “Biz daha ölmedik” diyor. Dilinizi, kaleminizi ona göre denk alın… Kemal Baba çok öfkeli çok…
Parti kurmasına yardımcı olduğu, seçimlere girmesi için 15 milletvekili verdiği, Meclise girmesi için ittifak yaptığı, televizyonlarını, gazetelerini hizmetine açtığı, sosyal medya trollerini hizmetine verdiği, belediyelerinde ihale almalarına, kadrolaşmalarına göz yumduğu Meral Akşener de Kemal Kılıçdaroğlu’nu öfkelendirecek gözüküyor.
Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili “Alevi olması sorun”, “Kazanamayacak aday” propagandalarının çıkış merkezi hep Meral Akşener’in İP’i olmuştur. Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş tahterevallisini kurması da gözden kaçmamaktadır.
Meral Akşener esnaf geziyor, tesadüfen o esnafta İP’li çıkıyor. Meral Akşener’e “İlla Kılıçdaroğlu olsun derseniz, gidip oy bile kullanmam. Vermediğim insana neden oy vereyim?” diye tepki gösteriyor. Meral Akşener’den çıt yok. Demiyor ki, “Bizim partimize bu kadar sahip çıkmış değerli birisidir. O da aday olsa hepimiz destek olacağız.”
Sonra FOX TV’ye çıkıyor. Program sunucusu “Sizce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu kazanacak bir aday mıdır kriterlerinizde?” diye soruyor. Cevabın can alıcı yerleri “Bu şimdi çok iyi bir soru olmadı. Tekrar söylüyorum ben henüz bilmiyorum, samimiyetle söylüyorum gerçekten bilmiyorum.” ve “Kemal Bey ise Kemal Bey, başka biriyse başka biriyle olmak durumunda. Ama tehlikeye atamayız. Akıllı, mantıklı ve sağduyulu, sakin olmamız lazım” şeklindeki açıklamalarıdır.
“Biz daha ölmedik” diyen Kemal Kılıçdaroğlu bunları elbette not alıyordur.
6+HDP masası önümüzdeki günlerde bol kavgalı, bol tezgâhlı, bol senaryolu günleri birbirine yaşatacaktır. Bunların psikolojisi bozuk olmasın da kimin olsun?