HADEP'ten girip, HD(P)KK ilişkilerine alan açma şeytanlığı
Türkiye’de MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin ağzından “HDP’nin aldığı tüm oylar PKK’nın oylarıdır” şeklinde bir cümlesine şahit olan var mı?
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin hiçbir zaman böyle bir ifadesi olmamıştır. Bunu niye gündeme getirdim?
Çünkü geçtiğimiz hafta CHP’nin besleme medyasının “ODA TV’nin Bahçeli’nin arşiv videosu gündem oldu: HADEP’in oyları PKK’nın değil halkın oyu” başlıklı haberi tekrar piyasaya sürmesi ve diğer CHP beslemelerinin bu haber üzerinden kendi HD(P)KK ilişkilerini meşrulaştırma gayretlerini gördüğüm için bu konuyu kaleme alıyorum.
HDP’nin yönetim kadrosuyla, HDP’nin oy aldığı taban sosyolojik bir analize muhtaçtır. Aksi halde 6 milyon oy alan HDP=PKK demek gerekir. Silahların baskısında oluşturulan korku atmosferi, aşiretler üzerinden kalabalıklara oynama, HDP’yi Kürtlerin temsilcisi görme yanılgısı yapılacak sosyolojik değerlendirmeyi güçlendirecek argümanlardır. Ama şu çok nettir. HDP yönetim kadrosunu PKK-Öcalan bağlılığında oluşturmaktadır. Meselenin asıl ana kaynağı da burasıdır.
v“HDP’nin aldığı tüm oylar PKK’nın oylarıdır” demek bir sonraki seçimlerde HDP’nin elinde bulunan bir belediyenin, milletvekilliği sıralamasının başka bir partiye geçmesindeki durumu izaha muhtaç hale sokar. Çünkü bu seçimde HDP’ye oy veren, sonraki seçimde de başka bir partiye oy verebilir. Bunun çok örneği vardır.
Bu yorumu da MHP Lideri Sayın Bahçeli’nin haberleştirilen videosu için tasarlamış değilim.
10 ay önce Ahmet Nesin isimli PKK sevdalısına yazmış olduğum yazıda da bu düşüncemi şöyle ifade etmiştim:
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da HDP’ye oy veren seçmen yeri geliyor, başka partilere oy verebiliyor.
Mesela CHP’nin 2015 yılından beri “barajı aşsınlar” diye HDP’ye oy verme geleneği vardır. CHP Genel Başkan Yardımcısı bile “Ailecek HDP’ye oy verdik” itirafında bulunmuştu. Şimdi o ruh hastası CHP’lilere PKK’lı demek mantıklı olmaz. Olsa olsa iktidarı devirme uğruna şeytanla bile yatağa girme eylemi olur.
PKK’nın Doğu ve Güneydoğu’da terör baskısıyla HDP’ye oy kazandırması, baskı yahut gönül yoluyla çeşitli aşiretlerden aday göstererek geniş oy kitlesi kazanması da başka bir etkendir. Bir şeye dikkat edin, Türk devleti PKK’yı ezdikçe bölge insanı Cumhur İttifakı’yla bütünleşiyor. Yerel seçimlerde HDP’nin elinden alınan yerlerde on binlerce kişi elinde Türk bayraklarıyla sevinç gösterileri yapmıştı. O yüzden tekrar tekrar söylüyorum, çeşitli sosyolojik etkenlerden dün HDP’ye oy veren vatandaş, bugün başka partilere de oy verebiliyor. Bölgede HDP’nin eriyip, Cumhur İttifakı’nın oyunun artması bu yüzdendir. (6 Ocak 2022)
***
Terör örgütü PKK ile mücadele ederek, onların her alanında nefesini tıkayarak, HDP’ye oy veren kişilerin oyunu kazanabilmek, onları yanlış yoldan döndürebilmek vatan ve millet için en makul olanıdır. Ama şuan ki muhalefet HDP’nin üst düzey yönetimiyle anlaşarak, kendileri de PKK’lılaşarak oy kazanma peşindedir. HDP ile hareket eden partiler şimdi HDP’den daha çok PKK’cılık oynamaktadır. Zaten meselenin anlaşılması gereken yönü budur. PKK’nın büyük partisi haline gelen CHP meydanlardan, televizyonlardan, gazetelerden terör örgütü PKK’nın kötülüklerini, şeytanlıklarını anlatarak oy isterken gören var mı?
Teröristbaşı Öcalan’ın kurduğu YPG için “Terör örgütü olarak görmüyoruz. YPG bize göre vatanını koruyan oluşum” diyen Kemal Kılıçdaroğlu ile iş birliği yapan HDP yönetimi onun PKK’ya sahip çıkmasını cazibe olarak görmektedir.
Mesela terörist Demirtaş, MHP Lideri Devlet Bahçeli için “Kan görünce yanaklarına can geliyor” derken, niçin HDP tabanına CHP ve İYİ Parti’ye oy verme çağrısında bulunmuştu? Çünkü bu iki parti siyasi ve kişisel menfaatler için PKK’nın dümen suyunda ilerliyor.
Evet, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli terörle mücadele konusunda "Önce halkı tahliye edin sonra da Nusaybin'de taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmayın" ve “Ya Afrin yıkılsın, ya da teröristler yakılsın” diyecek kadar çok sert ve nettir. Bu konuda da hiç taviz vermemiştir. Türk devleti bugün bu mücadeleyi başarılı bir şekilde yürütmektedir. Son 6 yılda 36 bin teröristin öldürülmesi ve oluşturulan atmosferde birçok PKK’lı teröristin Türk devletine teslim olması bu başarının somut delilidir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Kürt kökenli vatandaşlarımızın iradesini gasp ederek, onları istismar ederek PKK’nın terör eylemlerine alan açmaya çalışan HDP’nin kapatılmasını da en net isteyen liderdir. Aynı HADEP’in o noktaya geldiğinde kapatılmasını istediği gibi…
MHP Lideri Devlet Bahçeli işte bu duruşun sahibi olarak, 18 Nisan 1999 yılında Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32. Gün programında gazetecinin (HADEP) ile ilgili “HADEP yüzde 4,7 oy aldı. Bu PKK’nın oyu mu? Halkın oyu mu?” sorusuna "Halkın oyu, neden PKK’nın oyu olsun. Oylar sandığa giriyor etnik tasnif olmaz" açıklamasında bulunmuştu.
CHP’nin besleme medyası bunu kendi HD(P)KK ilişkilerini meşrulaştırmak için “Devlet Bahçeli’nin başını ağrıtacak unuttuğu HADEP açıklaması” diye servis ediyor. Bunlar gerizekalılık sınırını bile aşmışlar…
32.Gün programında gazetecinin sorduğu bir soruya verilen makul bir cevap üzerinden algı yaratanlar, niçin aynı programdaki Sayın Bahçeli’nin PKK-Öcalan konusundaki şu açıklamalarını görmüyorlar?
***
Gazeteci: Bu son seçimde yükselen söylemin milliyetçi söylem olduğu DSP’de MHP’de en azından ortak paydanın bu olduğu yorumları yapılıyor ama Güneydoğu’ya baktığımız zaman ulusal bütünlük açısından en büyük teşkil eden PKK’nın da eriyip gittiğini görüyoruz. Güneydoğu’daki sorunun çözümü için en uygun zamanın geldiği yorumları da yapılıyor sizin Güneydoğu projeleriniz nedir.
SAYIN BAHÇELİ: Ben tabi şimdi Güneydoğu meselesi Türkiye’de yanlış kavramlarla açıklanmaya çalışılmıştır. Yani bölgeler arası sosyal ve ekonomik farklılık değişik üsluplarla ifade edilerek zaman zaman bir Kürt meselesi şeklinde takdim edilmiştir zaman zaman sosyal ekonomik farklılığın ortaya koymuş olduğu sebeplere dayandırılırmıştır ama Milliyetçi Hareket Partisi, Güneydoğu Anadolu’daki son yıllarda ortaya çıkmış olan gelişmeleri bir Kürt meselesi olarak görmemektedir. Bir bölücü terör faaliyetinin orada yaygınlaşması üzerine duruyoruz.
Gazeteci: Güneydoğu için çözümünüz nedir?
SAYIN BAHÇELİ: Güneydoğu Anadolu’yu çözüme kavuşturabilmek, sosyal bütünleşme içerisinde yer almasını sağlayabilmek, ayrımcı unsurlara istismar edilebilecek bir konumdan kurtulabilmesi için öncelikle bölücü terör faaliyetinin tamamen kökünün kazınması lazım. Böyle bir terör tehdidinin ortadan kalkması lazım.
Gazeteci: Şu anda epey bir mesafe alındı o konuda.
SAYIN BAHÇELİ: Bu konuda önemli bir mesafe katedildi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değerli mensupları PKK örgütünün başı olan Abdullah Öcalan denen şahsı alıp Türkiye'ye getirmiş ve bağımsız yargıya teslim etmiştir. Bağımsız yargının sonuçlarını beklemek zorundayız ama bununla da yetinmemelidir. Bu bizi bir rehavete sokmamalıdır. PKK unsurunun militan ve liderlik seviyesindeki grupları da tamamen tasfiye edilip, devreden çıkarılmalıdır. Bölücü terör tamamen ortadan kalktıktan sonra şuurlu bir şekilde çok yönlü bir politika ile Güneydoğu meselesi ele alınmalıdır.
Gazeteci: DSP ile bu konuda ortak nokta görebiliyor musunuz?
SAYIN BAHÇELİ: Sayın Ecevit'in daha evvelki ifadelerinde Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü üzerinde toprak bütünlüğü üzerinde, üniter devlet yapısı korunması üzerindeki görüşleri bizce de kabul edilebilir görüşlerdir.
Bölücü terör örgütünün kökünün kazınmasından bahseden MHP Lideri Devlet Bahçeli ile bölücü terör örgütünün tüm taleplerini parti politikası haline getiren CHP ve kuyrukları nasıl kıyaslanabilir?
***
Hadi bunları işinize gelmediği için görmediniz, görmek istemiyorsunuz… Ya 2000-2002 yılındaki şu HADEP açıklamalarını nasıl gizleyeceksiniz?
“Türk milleti ve devleti, kendi vatanına kastedenlere, eline silah alıp tehditler savunanlara ne göz yumar ne de fırsat verir. Bu gerçeğin herkes tarafından iyi kavranması gerekmektedir. Türkiye'nin yeni çağın eşiğinde yakaladığı gelişme azminin ve dinamizminin heba olmasına yol açacak davranışlardan ve girişimlerden sakınmak, bu ülkede yaşayan herkesin temel vatandaşlık görevlerinden biridir.
Geçmişten bu yana ismi ile faaliyetlerinin PKK terör örgütleriyle birlikte anılmasına sebep olan siyasi söylemlerin sahiplerinin de, artık bir yol ayrımına geldiklerini kavramaları önem arz etmektedir. Türkiye'nin birliğinden ve dirliğinden yana açıkça tavır koyarak, ikircikli siyaset anlayışlarını terk etmeleri zorunludur. HADEP ve benzeri siyasi oluşumların, "demokratik rejimden ve yasalardan istifade etmek" ile "PKK stratejilerinin uygulama enstrümanlarından biri olmak" arasındaki çizgiyi net bir şekilde çizmeleri, hem bölge insanının, hem de bütün halkımızın ve ülkemizin yararınadır.
Türkiye'nin diğer bölgelerinde olduğu gibi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki yerel yönetimler de, aynı düşünce ve yasal çerçeveler içinde faaliyetlerini düzenlemek ve hizmet üretmek zorundadır. Ancak, bazı belediyeler, daha çok uluslararası temaslarıyla ve PKK stratejisiyle paralellik arz eden siyasi mesajlarıyla dikkat çekmişlerdir. Bu yolun bir çıkmaz sokak olduğunu en kısa zamanda fark etmeleri gerekmektedir.” (MHP Lideri Devlet Bahçeli/ 24 Şubat 2000)
***
“Aynı Avrupa Parlamentosu, bu toplantı ve kararın ardından sadece 4 ay geçtikten sonra Türkiye'ye ve Türk milletine büyük bir saygısızlık anlamına gelen yeni bir karara imza atmıştır. Kendi kendisiyle de açıkça çelişen 2002 yılı Şubat ayı sonundaki karara göre Avrupa Parlamentosu Türkiye'den bazı taleplerde bulunmuştur.
Buna göre, parlamento Türkiye'den soykırım masalını resmen tanımasını istemiş, HADEP'e yönelik soruşturmaların derhal durdurulmasını ve partinin kapatılmamasını talep etmiştir.
Görüldüğü gibi, Avrupa Parlamentosu 4 ay içinde birbirinden tamamen farklı olan iki karar alabilmekte, ülkemizden birçok haksız talepte bulunmakta ve beklenti içine girebilmektedir”. (MHP Lideri Devlet Bahçeli/25 Haziran 2002)
***
“Türkiye'ye gelerek PKK-HADEP ilişkilerini araştıran aynı komisyon ve başkanı Brüksel'e dönüşlerinde 10 Mayıs 2002 tarihinde yaptıkları basın toplantısında bölücü-yıkıcı örgütün terör listesine alınmasının yanlış olduğunu söylemiş ve bu örgütün yeni etiketli hali olan KADEK'in ise listeye alınmaması gerektiğini açıkça ifade etmiştir.
Aynı Hollandalı parlamenter aynı ayın sonunda bir Türk gazetesine verdiği ve 01 Haziran 2002 tarihli nüshasında da yayınlanan demecinde ise "varlığı sona eren PKK'nin listeye alınmasının mantığı olmadığını ve bunun için de Avrupa Birliği'nin KADEK'i terör listesine alması gerektiğini" belirtmiştir.
Evet bütün bunları bir ay içinde aynı şahıs söylemektedir. Biraz önce aktardığım komisyon toplantısında en son ifade edilen görüşleri hatırladığımızda, ortaya ya çok büyük bir ciddiyetsizlik ve samimiyetsizlik ya da çok büyük bir oyunun oynandığı gerçeği çıkmaktadır.” (MHP Lideri Devlet Bahçeli/25 Haziran 2002)
***
Niyetleri habercilik değil, şeytanca propaganda yapmak olduğu için elbette gerçekleri yansıtmak işlerine gelmiyor.
Hiçbir HD(P)KK’lı çıkıp da “MHP ile aramızda Öcalan-PKK asla sorun yaratmıyor” diyemez. Böyle bir söz kıyametin kopması demektir. Ama HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar CHP Genel Merkezi’nde “CHP ile aramızda Öcalan-PKK asla sorun yaratmıyor” demiştir. Bu söz karşısında başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere onun tüm avanesi CHP Genel Merkezi’nin son katından kendini aşağıya bırakarak namuslarını kurtarması gerekirken sözün sahibine zerre tepki göstermediler. Çünkü CHP bu konularda asla tepki gösteremez. Çünkü CHP’nin başında teröristbaşı Öcalan’ın ev hapsine alınmasını isteyen, PKK’nın her şeyine sahip çıkan, onları koruyan, onları öven, onlara yol açmaya çalışan Kemal Kılıçdaroğlu vardır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin HADEP değerlendirmesiyle, Kemal Kılıçdaroğlu’nun HD(P)KK ilişkilerini eşitlemeye çalışan ahmaklar meseleyi iyice anladınız mı?
Anlamazsınız… Çünkü siz de öyle bir karakter, öyle bir ahlak yoktur.
Yarın yine başka bir alçak propagandayla karşımıza çıkacaksınız… Çünkü cibilliyetiniz bunu yaşatıyor.