CHP'deki en büyük başörtüsü düşmanının hezimeti
CHP’de en büyük türban-başörtüsü düşmanlığını sözlü-fiili olarak yapan kim derseniz Kemal Kılıçdaroğlu birinci sırada çıkar.
Bu konularda neler demişti?
“Türban çuldur, türban bir metrekarelik bez parçasıdır."
“Sonunda ilkokulda başörtüsü de olacak. Döndük yine ilk noktaya çağdaşlık ödülü alındı kafa yine aynı kafa.”
"Başörtüsü laikliğe aykırı, başörtüsü ile okula gidilmesi hukuka aykırı, başını açıp üniversiteye gitmek devlet kuralı."
"Bir süre sonra belki de türban takan kardeşimiz türbanını açacaktır. İlla ömür boyu takacaksın diye bir kural mı var?"
AK Parti ve MHP birlikteliğiyle çıkan yasayla başörtü yasağı kaldırılırken, Kemal Kılıçdaroğlu'nun da aralarında bulunduğu CHP'li milletvekilleri Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) iptal başvurusunda bulunmuştu..
Bugün ise "Kadınlara giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız" şeklinde çözüme kavuşmuş mesele üzerinden muhafazakârlara parlak çekiyor.
Ekonomik meselelerin tartışıldığı şu günlerde Cumhur İttifakı’ndan herhangi birisi çıkıp başörtüsü konusunda konuşsa “Türkiye’nin ekonomik meseleleri varken çözülmüş meseleyi niçin ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyor, din istismarı yapıyorsunuz” diyecek adamlar, düşmanlık besledikleri konu üzerinden kendilerine siyasi istismar alanı açmaya çalışıyorlar.
Herhâlde embesilin birisi bunlara “CHP-PKK ilişkisi çok ayyuka çıktı. Tüm Türkiye CHP’nin ‘Tutuklu Gazeteciler Raporunu’ konuşuyor. Masum gazeteci dediğimiz kadın Kandil’de görevinin başında terörist çıktı. Hemen gündemi değiştirelim” aklını vermiş olmalı ki, başörtüsü tartışmalarıyla gündem yaratma işine girdiler.
Oysa CHP’nin İslam düşmanlığı sıcaklığını, tazeliğini korumaktadır.
Çocuklara Kur'an-ı Kerim eğitimi vermeyi çağ dışı gören Özgür Özel’in sözleri tazeliğini korurken, sahip çıktıkları Baro Başkanı’nın Kur'an-ı Kerim’i küçümsemek için söylediği “Sesi çağlar ötesinden gelen” sözü sıcaklığını korurken, ateist Canan Kaftancıoğlu’nun İslam düşmanlığı dillere destan iken kim CHP’nin samimiyetine inanabilir?
“Öyle puslu hava ki şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor” derken sanırım tam olarak CHP tarif ediliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte. Değişmeyi ve öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı“ sözü sadece muhafazakâr insanları tuzağa düşürmek, şayet onların da desteğiyle iktidar olurlarsa Türk-İslam düşmanlarına yol açmak için özel tasarladıkları propagandadır.
Ateizm inanç temelinde kurulmuş terör örgütü PKK ve İslam’ın tüm değer yargılarının içini boşaltmak için CIA tarafından kurulmuş terör örgütü FETÖ ile yol yürüyen Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Türk-İslam değerlerine bir katkı beklemek gaflettir.
Kemal Kılıçdaroğlu, Müslüman-Türk için tuzak bir kişiliktir. Onun tuzağına düşecek olan herkes Türk-İslam değerlerine kötülük katkısı sağlayan olur. Kemal Kılıçdaroğlu ABD ziyareti öncesi bubi tuzakları kuruyor, oraya gittiğinde bu tuzaklarıyla nasıl başarılı olacağına dair kendini pazarlamanın planını yapıyor.
Türk-İslam düşmanlarının umudu Kılıçdaroğlu’nun tuzaklarına ancak gaflet içindekiler ve aklını yitirmişler düşer.
Kemal Kılıçdaroğlu muhafazakârlara tuzak kurayım derken önce MHP Lideri Devlet Bahçeli’den "Başörtüsü meselesi Türkiye'de 414 milletvekilinin katılımıyla çözülmüş bir meseledir. Şimdi siyaset öncesi 'helalleşme kisvesi' altında başörtüsünü istismar etmenin bir manası yoktur. Böyle bir yasa TBMM'ye geldiğinde MHP geçmiş dönemde başörtüsü konusunda verdiği Meclis kararının arkasında durur, yeni karara da ihtiyaç olmadığını söyler. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu başörtüsü meselesine bu kadar hassasiyet gösteriyorsa milletvekillerinden başlasın başörtüsüne" şeklinde aldığı cevapla tökezledi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “CHP Genel Başkanı yaptığı açıklama ile bizim ömrümüzü verdiğimiz mücadele neticesinde çözdüğümüz başörtüsü meselesiyle ilgili güya günah çıkarıyor. Gerçi dün açıkladıkları kanun teklifiyle, önceki akşam atıp tuttukları arasında dağlar kadar fark var. Bu zatın bu teklifini anlamakta zorlandık. Biz bu konuyu ülke gündeminden çıkardık. Ülkemizde şu anda böyle bir mesele var mı? Ülkemizde kamuda veya özel sektörde böyle bir mesele var mı?” değerlendirmesi ve “Öyleyse, biz daha öte teklifle mukabele edelim. Eğer dürüstsen, samimiysen temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülke gündeminden çıkarmak için samimiyse, gençlerimizin hassasiyetleri olan bu meselenin ahdi temelini güçlendirmenin peşindeyse bunu yasa değil, anayasa düzeyinde sağlayalım.” Davetiyle yere serilmiştir.
CHP’liler bile Kılıçdaroğlu’na “Başörtüsü düşmanlığı sicilin ortada iken niye böyle konulara giriyorsun” diye öfke kusuyorlardı.
CHP’nin en geveze sesi Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısına “Meclis'e sunduğumuz kanun teklifimiz AKP'de rahatsızlık yarattı. Desteklememek için Anayasa değişikliği önerip başka değişiklikler için fırsat kolluyorlar. Her gün anayasayı çiğneyen bir anlayışla anayasa değiştirecek halimiz yok. Yeni Anayasa, yeni Meclisin işi olacak!” diyerek kendi kazdıkları kuyuya nasıl düştüklerini ispat etti. Kemal Kılıçdaroğlu ise Özgür Özel’i yalanlarcasına “Şartlı destek” verebileceklerini söylemek zorunda kaldı.
Kemal Kılıçdaroğlu “Bir metrekarelik bez parçası" dediği başörtüsü konusunda kördüğüm olmuştur. Onun en büyük meselesi Cumhurbaşkanı adayı olabilmek, aslında şu an için başka bir derdi yok… Bakalım 6+HDP masasında nasıl kördüğüm olacak?