Göbek kordonu HDP'ye bağlı muhalefet
6’lı masanın icazet kapısı HDP’dir.
40 bine yakın insanın ölümünden mesul bir cinayet şebekesinin iş birliğine ihtiyaç duyulması muhalefet partilerinin üzerine yapışan kara bir leke olmuştur.
10 defa bir araya gelen 6’lı masa partileri 100 defa da toplansalar özgül ağırlıklarıyla bir isim belirleyemezler. Çünkü bu masanın göbek kordonu HDP’ye bağlıdır.
HDP’den birkaç gün önce yapılan açıklamanın "Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ya da Ali Babacan ortak aday olarak çıkarsa destekleriz" şeklinde olması, 6’lı masaya verilen bir işaret fişeği olmuştur.
HDP kendi adına en kullanışlı gördüğü isimler olan Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Babacan’ı HDP’siz bir denklemde hayal bile kuramayan güdümlüler güruhuna dayatmıştır.
Dayattıkları isimlerden birisi aday yapılmazsa kendi adaylarıyla seçime girecekleri tehdidini de masanın üstüne fırlatmışlardır.
6’lı masanın bütün toplantıları kendilerine umut besleyen seçmen kesimlerinin gazını almaya yarayan, “Dostlar alışverişte görsün” toplantılarıydı.
Masanın kamera arkası hâllerinde, HDP’nin kapısına yüz sürmek için birbirleriyle rekabet eden müritlerin mücadelesi dönmekteydi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, PKK ideolojisine yakın Nuşirevan Elçi’yi danışman olarak atayarak, özerklik, ana dilde eğitim, “Selahattin Demirtaş’a özgürlük” gevelemelerini ağzından hiç düşürmeyerek HDP’nin gözdesi olmayı çok önceden başarmıştı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da seçildiği günden beri Selahattin Demirtaş güzellemeleri yaparak, İBB’ye işe alımlarda HDP’ye öncelik tanıyarak, kayyum atanan HDP’li belediyelere geçmiş olsun ziyaretlerinde bulunarak HDP’nin özel ilgisini üzerine çekmişti.
HDP’nin “kullanışlı isimler” listesine son katılan ise DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan olmuştur.
Saraçhane Tiyatrosu’nda sahneye fırlayıp “Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum” diyerek en büyük alkışı toplayan birisine HDP icazet vermeyecek de ne yapacak?
Vatandaşlık tanımını değiştireceklerini ve Kürtçeyi ana dil olarak anayasaya koyacaklarını söyleyen bir Babacan’a olur vermeyecekler de kime verecekler?
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, muhafazakârlık kimliğini bölücülüğün değirmenine su taşımak için istismar eden birisidir.
Siyasi dilini PKK ve HDP’nin taleplerine göre yuvarlayan bir muhafazakâr neyi muhafaza ediyor olabilir?
Bunun bildiğimiz anlamda bir muhafazakârlık olmadığı kesindir. Bu olsa olsa PKK’nın DEVA’sı olmaya niyetlenen Ali Babacan’ın terörist muhafızlığına soyunmasıdır.
HDP’nin bu üç isme icazet verip, Meral Akşener ve Mansur Yavaş’ın üzerini karalamış olması ayrıca bir parantez açılması gereken bir durumdur.
Meral Akşener ve Mansur Yavaş’ın HDP tarafından veto edilmesinin en büyük sebebi, bu isimlerin HDP’nin güvenlik soruşturmasına takılan siyasi kariyerleridir.
Yoksa, Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Michael Roth’a “Halk, Kürt sorununu bizim çözeceğimize samimiyetle inanıyor” diyen bir Akşener, PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması çağrısına “İnşallah” diye karşılık veren bir Mansur Yavaş da pekâlâ HDP’nin elinde kullanışlı isimler olabilirdi.
Ama terör partisinin elini öyle kuvvetlendirdiler ki HDP şimdi bunların hepsiyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaktadır.
Türk demokrasi tarihinin hiçbir döneminde muhalefet partilerinin bu kadar sefil bir duruma düştüğü görülmemişti. HDP kapısına yüz sürmek için neredeyse birbirlerini ezecekler…