24 Kasım 2024
weather
15°
Twitter
Facebook
Instagram

Özgürlüğün olmadığı yerde...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kaderi Lozan Antlaşması’na emanet edilmiş Batı Trakya Türkleri Yunanistan’a bağlı olarak nefes almaya çalışan 150 binlik bir Türk yurdudur. Yunan Devleti’nin baskıları altında Türk kimliklerini, dini inanışlarını ve eğitim seviyelerini korumaya çalışmışlardır. Fakat kinine gem vuramayan Yunan Devleti “Batı Trakyada Türk yoktur” diyerek Türk çatısı altındaki bütün kuruluş ve dernekleri keyfi olarak kapattırmıştır. Bunlardan en çok tanınanı Batı Trakya Türk Öğretmen Birliği ve Gümülcine Türk Gençler Birliği’dir.

700 yıllık Vatanlarında azınlık muamelesi görüp bunun hiç bir hakkından da yararlanamamışlardır. Antlaşmayla sözde garanti altına alınan bütün hakları çiğnenmiş ve halen çiğnenmeye devam etmektedir. Ne bir ehliyet alabilmişler, ne özgürce okuyup istediği makama gelebilmişlerdir. Bir nevi yok edilme çalışması yapılmıştır.

Artık bu baskılara daha fazla dayanamayan Batı Trakya Türkleri, Türklüğünü ve özgürlüklerini korumak adına 25 ocakta toplanıp mücadele kararı almış, 29 Ocak 1988’ de Gümülcine eski camii de Direniş yürüyüşü tertip etmişlerdir.

O sabah Gümülcine eski camii’den Vilayet konağına uzanan insan kalabalığının dilinde tek bir kelime; TÜRK’ÜZ!

Gümülcine’de bir günlüğüne bütün mektepler kapatılıp protesto yürüyüşü yapılacaktı. Batı Trakya’nın her bölgesinden Türk akınları Gümülcine’ye gelmiş, giriş ve çıkışlar kapatılmıştı. Bu yürüyüşe mani olmak isteyen Yunan Devleti çoğunun kadınlardan oluştuğu binlerce insanı yunan polisi ile karşı karşıya getirmiş, camilerinde ibadetleri bile çok görülüp kapattırmıştı. Bu zorbalıklara karşı Batı Trakya Türkleri “Özgürlüğün olmadığı yerde cuma namazı kılınamaz.” diyerek bütün camiilerinde cuma namazına ara vermişlerdir. Yunan polisinin Türklere yaptığı bu saldırılar sonucu, etnik kimliğini korumak isteyen Batı Trakya Türklerinde ağır yaralanmalar ve tutuklanmalar başlamıştır.

Bu ayaklanmanın ve yürüyüşün sembolü olarak 29 Ocak 1988 Milli Direniş Günü ilan edildi. Bu ayaklanmadan bir kaç yıl sonra Milli Direniş Günü yıldönümünde dualarla anılmak istendi, fakat Yunan Devleti yine soydaşlarımıza rahat vermedi. Anma törenini işiten Yunan devleti hain planlarını bir gün öncesinden hayata geçirmişti bile. Yunanistan’nın bütün radyolarında hastanede yatan yunanlıya Türk tarafından saldırıldığı hatta öldürüldüğü yalan haberi yankılandı. Yunan halkını Türklere karşı kışkırtanlar amacına ulaşmıştı.

Batı Trakya Türklerinin evleri, camiileri, marketleri yunan militanları tarafından yakılıp yıkıldı ve yunan polisi buna seyirci kaldı. Bu amaçsız saldırıyı haber alan Gümülcine camii’de mevlütte olan cemaate polis dur emri vermiş ve çevreden taşlanıp yaralanmalarına polis yine seyirci kalmıştı. O gün orada bulunan bir çok soydaşımız hem fiziken hem yürekten derin bir yara aldı. Gözler önünde seyirci kalan polis halen sessiz, halen seyirci.

Günümüzde de aynı baskılara maruz bırakılan Batı Trakya Türkleri mücadelesinden bir an olsun vazgeçmemiştir.Türkiye Sevdalısı Batı Trakya Türklerinin direnişine bir nefes olmak adına, bir parçamızın hala orada ocağının tüttüğünü unutmayalım.

Başta Batı Trakya Türklüğünü arşa kaldıran merhum Doktor Sadık Ahmet olmakla birlikte bu mücadelede canı pahasına savaş veren soydaşlarımızı rahmet ve saygıyla anıyorum.

Ne mutlu TÜRK’üm Diyene!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *