Terör örgütlerinin doğuranı, besleyeni, büyüteni ve yönlendireni ABD!
ABD Ortadoğu bölgesi üzerinde yine klasik şeytanca oyunlarına devam ediyor. Önce ABD Başkanı Donald Trump “DEAŞ’ı yendik, bölgede bulunmamızın tek sebebi buydu” açıklamasını yaptı. Daha sonra Beyaz Saray “DEAŞ’la mücadelenin yeni evresine geçiş yaparken, ABD askerlerini ülkeye geri çekmeye başladık” açıklamasıyla Trump’ın açıklamasını destekledi. Sonra ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) “Şu an için ortaklarımızla birlikte ve ortaklarımız kanalıyla çalışmaya devam ediyoruz.” açıklamasını yaptı.
Trump geçtiğimiz hafta, bu sefer de “Suriye’den çekilmemiz zaman alacak” açıklamasını yaptı. Tüm bunlar ABD’nin tımarhanelikler tarafından yönetildiğini gösterdiği gibi, aynı zamanda ABD’nin Ortadoğu bölgesindeki emperyalist hedeflerinden vazgeçmesinin mümkün olmadığını da göstermektedir. ABD elbette Suriye’den çekilmez. Suriye’den çekilmeyeceği gibi Irak’a da yeni üs kuracağı konuşulmaktadır. Terör örgütü DEAŞ’la mücadele adına Suriye’de bulunduğunu söyleyip, bir başka terör örgütü YPG’yi silahlandıran ABD, kendini akıllı, dünyayı aptal sanmaktadır.
Artık tüm somut bilgiler gösteriyor ki, DEAŞ’ı bir hayalet gibi bir gecede peydah eden ve DEAŞ üzerinden emperyalist hedeflerini meşrulaştırmaya çalışan bir ABD karşımızdadır. Dünyadaki tüm terör örgütlerini besleyen, yönlendiren ve kullanan ABD’dir. Hal böyle iken “terörle mücadele ediyoruz” yalanı da nedir? ABD’nin 11 Eylül saldırı senaryosu gibi terör örgütü DEAŞ’ı da Ortadoğu’daki hedeflerini meşrulaştırmak için kullanmaktadır. Derdi asla terörle mücadele değil, bizzat terörü yaratan olmaktır. “DEAŞ’la mücadele ediyorum” yalanı, yanına Batı ülkelerini almak ve Ortadoğu ülkelerini de bunun üzerinden ses çıkaramaz hale getirmektir. Bu planı da tıkır tıkır işliyor.
DEAŞ’ın bir gecede başlayan vahşetleri, daha sonra herkesi DEAŞ’a odaklayıp, terör örgütü pkk’ya yol açan eylemlerin hedefini anlamamak mümkün mü? DEAŞ, Irak ve Suriye’de bir yeri işgal ediyor, nasıl oluyorsa daha sonra oralar hemen terör örgütü pkk’ya (ypg) geçiyor.
İşte böyle planlar kuran ve uygulayan ABD’nin Ortadoğu bölgesinden elini çekmesi mümkün değildir. “Suriye’den asker çekiyoruz” yalanını ortaya atıp, onu da kendilerinin yalanlaması sadece dünyaya atılmış bir zarf olmuştur. Bu zarfı kim yedi, kim yemedi onun kontrolünü yaptılar.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un “ABD askerleri, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtleri korumaya yönelik bir anlaşma olmadan çekilmeyecek” açıklaması aslında ypg’yi korumaya yönelik tutumlarıdır. Türkiye’de “HDP’yi Kürtlerin temsilcisi” yapan zavallılar gibi, ABD zihniyeti de ypg’yi Kürtlerin temsilcisi olarak görmektedir. Oysa ypg’den temizlenen yerlerde yaşayan Kürtler huzuru, güveni Türk ordusuyla beraber bulmuştur. Afrin, El-Bab bunun en büyük örneği durumundadır.
Pos bıyık John Bolton’a teröristbaşı Öcalan’ın geçmişte söylediği “HEP’e destek vermeyen Kürt’ün tavuğuna kadar öldürün”, “Otoritemizi kabul etmeyenlerin evdeki faresine kadar başını ezin, göçertin. O topraklarda tarafsız kimse olmaz, ya bizdendir ya da düşman” sözlerini hatırlatıp, Kürtlere en büyük zulmü yapmış bu terör örgütünü nasıl Kürtlerin temsilcisi olarak gördüğünü sormak lazımdır. Terör örgütü pkk ve ypg gibi uzantıları büyük Kürt düşmanıdır. ABD bölgedeki hedefleri için kullandığı bu terör örgütünü meşrulaştırmak için böyle ahmakça sıfatlar vermemelidir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı ise Türkiye’ye gelmeden tavaf ettiği İsrail’de skandal bir açıklamaya imza atmış ve şunları dile getirmiştir: “Kuzey Suriye’den çekilmek için bir takvim yok. Çekilmenin gerçekleşmesi IŞİD kalıntılarının temizlenmesi ve Türkiye’nin ABD’nin müttefiki Kürt savaşçıların can güvenliğini garanti etmesine bağlıdır. Fren tutmayan bu doğan görünümlü şahin, Ankara’nın ABD ile tam koordinasyon halinde olmadığı sürece Suriye’ye askeri harekât yapmamasını zehirli bir dille beyan etmiştir. Bolton musun, Dalton musun bilmem, ama şunu açıkça sorarım; Türkiye bağımsız ve egemen bir devlet olarak neyi nasıl yapacağını sana ve patronlarına mı soracaktı? Bu ne küstahlıktır? Nasıl bir terbiyesizliktir? Kürtleri koruyacaklarmış, Kürtlerin Türkler tarafından katledilmemesini güvenceye alacaklarmış, müttefikleri Kürt savaşçılarmış. Trump’a diyorum, Pompeo’ya sesleniyorum, Bolton’a duyuruyorum; müttefiki olduğunuz insan kasaplarının, bölücü hainlerin Kürt kökenli kardeşlerimizle en ufak ilgi ve alakaları kesinlikle yoktur. Bunlar teröristtir, katildir, canidir, görüldükleri yerde imhaları vaciptir. PKK/YPG’yi Kürt kökenli kardeşlerimizle ilişkilendirmek ahlaksız bir sapmadır, adi bir saptırmadır, alçak bir sapkınlıktır.” şeklindeki milli haykırışı dosta da, düşmana da gerekli mesaj olmuştur.
Her halinden belli ki, ABD Kürt kartı üzerinden terör örgütü pkk’yı oyuna sokmaya çalışıp, meşrulaştırma gayretindedir. Türkiye’ye de bunun dayatmasını yaptığı her halinden bellidir. Son aylarda yaratılan gündem ve tartışılan konular bunu göstermektedir. 15 Temmuz sonrası olduğu gibi, böyle bir süreçte MHP’nin AKP’ye milli konularda özgüven desteği vermesi Türk milleti için büyük bir kazanç olmaktadır. Geçtiğimiz gün MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da milli duruş konusunda aynı şeyleri ifade etmesi, Türk milletinin birliği ve beraberliğini koruma açısından çok önemlidir. Biz bu manada milli duruşumuzu muhafaza edersek, ABD yine başaramayacaktır. Afrin’de elinde ABD silahlarıyla gömülen 4600 terörist leşi bunu herkese göstermiştir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi dinleyen yanılmaz, aldanmaz, aldatılmaz… Tarih bunun en büyük şahididir.
Mail: [email protected]
Twitter: Yildiraycicek9
Instagram: yildiraycicek1944