Halk arenasında kötü yola düşen Metin Akpınar!
16 Ekim 2018 tarihinde “Halk Arenası Mı Soytarı Yatağı Mı?” başlıklı bir yazı yazmış ve o yazı içinde program katılımcıları için “Arkasına sığındıkları kavramlar Atatürkçülük, laiklik ve Kemalizm ama takıntıları, saplantıları ve paranoyak halleriyle de sürekli tepki çekiyorlar.” değerlendirmesinde bulunmuştum. Uğur Dündar’ın yönettiği Halk Arenası programına genelde Yılmaz Özdil, ara sıra da Müjdat Gezen katılıyordu. Türkiye’de gündem olan, ceza alan ve katılımcıları hakkında soruşturma açılan son programa Metin Akpınar’ı da aldılar. Aslında bu ekip bir nevi Metin Akpınar’ı da yaktı. “Halk Arenası” takıntılı, saplantılı ve paranoyakların toplanma merkezi haline dönüşünce, geçmişte daha makul değerlendirmeler yapan Metin Akpınar o ortama girince aynı diğerlerine benzedi.
Metin Akpınar geçmişteki bir röportajında “Artık işçinin zincirlerini kırarak, ihtilal yapması, siyasi otoriteyi ele geçirerek, üretim araçlarının tümüne sahip olması, ürettiğini ülke içinde eşit olarak dağıtması fikri bitti. Bunun bir devrim ya da ihtilalle yapılma olasılığı yok. İsyanla, adam öldürmekle devrim yapılamaz” diyen biri iken, katıldığı “Halk Arenası” programında “Adnan Menderes randevu aldı, ihtilal oldu. Süleyman Demirel aynı şekilde kuzeye döndüğü zaman ihtilal oldu. Bakalım darısı kimin başına.” diyerek darbe beklentisini dile getirdi.
Ve "Bu kutuplaşma ve karmaşadan kurtulmamızın tek çaresi demokrasidir. O noktaya ulaşabilirsek kavga gürültü olmadan bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak ise belki lideri ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki de başka liderlerin yaşadığı kötü sonları yaşayabilirler” cümlesiyle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir nevi “ölümlerden ölüm beğen” demiştir.
Metin Akpınar gibi bir sanatçıya darbe çığırtkanlığı yapmak ve ölüm çeşitleri sunarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mesaj vermek yakışmadı.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de geçtiğimiz hafta medya mensuplarıyla yapmış olduğu kahvaltılı basın toplantısında "Sana zaten yazık olmuş. 21. yüzyılda, 2023 yılında Cumhuriyet'in 100. yıl dönümünün kutlanabileceği bir süreçte 1945'i örnek göstererek eleştiri yapmak. Bu eleştiri değildir. Metin Akpınar gibi toplumun genel kabul gören, sevdiği bir sanatçının bu duruma düşmesi kötü bir örnek teşkil etmiştir. Hem kendisine yazık etmiştir hem demokrasiye yazık etmiştir hem de gösterilen örnek kötü bir örnektir. Böyle şey olmaz, olmamalıdır. Başka örnekler var mıydı? Bizim Türk toplumunun geleneğinde ayaktan asılma yoktur, geçmiş dönemlere baktığımız vakit. Ayaktan asılmayı söylerseniz bunu kastediyorsunuz. Bunu kastettiğiniz takdirde faşizmi kastediyorsunuz, faşizmi kastettiğiniz takdirde Recep Tayyip Erdoğan'ı faşizmin lideri kabul ediyorsunuz, öyle yorumlamak istiyorsunuz demek ki. Türkiye'de hiçbir siyasetçinin hakkında düşünülmeyecek bir durumdur. Bu konuda mahkeme gibi konular değil Metin Akpınar Bey'in Halk TV'ye çıkıp 5 dakikalık bir konuşma yapmasını istiyorum. 'Ben yanlış bir örnek verdim, bu örnek yanlıştır, bu eleştiri değildir, benim gafletimdir, cehaletimdir, milletimden özür diliyorum' demesi lazım.” sözleriyle Metin Akpınar’ın içine düştüğü yanlışlığı değerlendirmiştir.
Geçmişte oynadığı filmlerde merhum Zeki Alasya ile birlikte hep iyiliğin peşinde koşan ve bu manada sembol olan Metin Akpınar’ın darbe temennisini yansıtması, ölüm çeşitleri sunması büyük hayal kırıklığı yaratmıştır.
Metin Akpınar solcu kimliğiyle bilinir ve kendini “en sosyalist bir adamım” diye tarif eder. Bu kimliğiyle bilinmesine rağmen toplumun her kesiminden sanatına büyük saygı ve sevgi duyulmuştur.
Metin Akpınar “Halk Arenasında” kötü yola düşene kadar hep makul, mantıklı ve sağduyulu olmuştu. Metin Akpınar Türkiye’deki birçok “sosyalistim” diyenin aksine milli duruşu olan bir sanatçıydı.
CHP, HDP ve bunların yancıları pkk safında yer almak adına Afrin’e yapılan Zeytin Dalı Harekâtına tamamen karşı çıkarken, Metin Akpınar “Askeri otorite değilim ama gördüğümüz, duyduğumuz kadarıyla gayet doğru gidiyor. Destekliyorum ama çok dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.” demişti.
CHP bile bugün pkk’nın çizgisine düşüp HDP’yi kendine yol arkadaşı edinmişken Metin Akpınar gibi sosyalistin Afrin operasyonuna bu bakış açısı çok önemliydi.
Onun en büyük hatası Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Müjdat Gezen gibi kişilerin dünyasına dahil olmasıdır. Bu üçlünün sözde muhalif takıntı, saplantı ve paranoyaklıkları için gitmeyeceği yol, peşine takılmayacağı adam yoktur. Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil’in 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası FETÖ’nün MHP’yi ele geçirme operasyonundaki figüranlara nasıl destek verdiği hafızalardadır. Müjdat Gezen’in ise “Halk Arenasındaki” küfürleri zaten onun kalitesini göstermişti.
İçki içmesini eleştirenlere Halk Arenasında "Sana ne pezevenk" diye seslenen, Yaşar Nuri Öztürk’ün ettiği ağır bir küfüre “Çok yorgunum benim yerime de koy.” diyerek destek veren ve Sultan 2. Abdülhamid'in torunu olan Nilhan Osmanoğlu'na yönelik Yılmaz Özdil ile arasında şu diyalogu yaşayanda Müjdat Gezen idi:
*Müjdat Gezen: Bekliyorum. Ayrıca Yılmaz ben kadını beğendim yahu.
*Yılmaz Özdil: Ada'yı veresin mi geldi abi?
*Müjdat Gezen: Ada'yı değil ama neyse sonra konuşuruz.
Evli bir kadına bu diyalogla muhatap olacak kadar ölçüsüzlerdi.
Müjdat Gezen’in ahlaksızlık boyutu elbette bununla sınırlı değildi.
“Sübyancı” kimliğini de ‘‘Öztürk Serengil'in 16-17 yaşındaki asistanıyla dünyam değişti. Ama eşim son derece onurlu bir kadındı. Bu ilişkiyi hazmedemedi. Ayrıldık” sözleriyle itiraf etmişti.
İşte Uğur Dündar’ın “Halk Arenası” programında vazgeçemediği Müjdat Gezen böyle biridir.
Metin Akpınar böyle bir ekibin içinde olmamalı ve 77 yaşında karakolda imza atan bir duruma düşmemeliydi. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin kendisine yönelik yorumunu ve çağrısını dikkate almalıdır.
Yok, eğer “Halk Arenası” kafasıyla devam edecekse zaten gideceği yol onlara benzemek olacaktır. 15 Temmuz’da kanlı bir darbe girişimini atlatmış Türkiye’de darbe çığırtkanlığı yapmak ve ölüm seçenekleriyle siyasi iradeyi tehdit etmek Metin Akpınar’a yakışmamıştır. Keşke hep filmlerindeki rolü gibi kalsaydı…